Bölüm 17

21.4K 1K 38
                                    

Şiddetin makyajı olmaz.

Keyifli okumalar^^

Hayatı en acısıyla yaşamıştım. Eziyet çekmenin her boyutunu daha 30 olmadan görmüş olmalıydım. Yaşadıklarımı düşününce daha ne olabilir diyordum. Beni nasıl yıkacaklar? Şimdi fark ediyordum. Burada beni yıkabilecekleri iki dalı tutmuş sallıyorlardı. Kenan benden vazgeçecek ve kızım benden gidecek. İşte o zaman yaşamam için sebep göremezdim. Yaşadığım onca acıyı atlatabilmemi sağlayabilecek iki şeyi kaybedemezdim. Bunu göze alamazdım.

Karşımda mavi gözlerini endişeyle bana dikmiş Kenan'ı kaybedemezdim. Onsuz bir hayata kabuldüm ama istemiyordum. O, ben ve kızım güvende olabileceğimi hissettiğim tek beraberlikti.

"Beni bırakma." Dedim ellerimi onun yüzüne değdirirken. "Ben deli değilim." Gözleri el hareketlerimle kapanırken o da fısıldadı.

"Biliyorum." Eli elimin üzerine geldi ve yavaşça çekip dudaklarına götürdü. Minik bir buse koydu. "Bu raporlar benim için hiç bir anlam ifade etmiyor." Gülümsedim. Ona doğru uzanıp başımı göğsüne yasladım. Kulağımı kalbinin hizasına getirip atışını dinledim. Dünyadaki en güzel şeydi.

Kendimi öylece ona bırakmışken telefon çalması ile birbirimizden ayrıldık. Telefonu alıp yanımdan giderken kendimi koltuğa bıraktım. Sakinleşmem uzun sürmüştü çünkü güvendiğim dallar kırılıyordu. Halam benden vazgeçmişti onu görmüştüm gözlerinde.

"Meryem, avukatla konuştum." Dediğinde gözlerim Kenan'a gitti.

"Davanız için tarihi alınmış. 27 Ağustos ." Dediğinde bir aydan daha az  bir süreç vardı önümüzde. O süreçte sağ çıkmak istiyordum. "Geçen annemin evin önünde geçen olaylarda dava dosyasında. Kanıtlanırsa ceza alabilir." Dediğinde gülümsedim. Ondan kurtulmak en çok istediğin şeydi. Ona öyle umutla bakarken Kenan'ın bir şey daha söyleyeceğini fark ettim.

"Sorun ne?"

"Hayat." Dedi ve derin bir nefes aldı. "Eğer velayet davasını kaybedersen ve Musa ceza alırsa yurda ya da koruyucu aileye yollanır." Rahatlamam için erken olduğunun farkındaydım. Bir şey bulmalıydım. Velayeti alacak bir şey. Kızım için rapor alabilirdim ama onun o yaralarını Musa'nın yaptığını nasıl kanıtlardım?

"Bir yolunu buluruz." Dedim yerimden kalkarken. "Değil mi?" Gülümsedi.

"Bulacağım." Kafa salladım. "Benim işe gitmem gerekiyor. Bir şey olursa ararsın beni."

"Tamam."

-

Beynimin içinde dönen geçmişimden şuan nasıl bir açık bulurum diye düşünüyordum. Lakin bir şey çıkmıyordu. Acılarımı gözlerimin önüne getirmek dışında bir işe yaramamıştı. Durmuştu her şey sanki çalışmıyordu. Bir şey görememiyordum, kitlenmiştim.

"Anne?" Dediğinde kendime gelip kızıma döndüm. "Bunu tak." Dediğinde elinde küçük lego parçalarına baktım. Yüzüme ufak bir gülümseme yerleştirip uzattığı parçaları üst üste takıp ona verdim. Memnun bir şekilde yerine dönerken zil çaldı. Kenan'ın gidişi 2-3 saat olmuştu gelir miydi hemen? Yerimden kalkıp kapıya giderken Cansu'yu gördüm.

"Ben bakarım." Diyerek onu yolladım. Kapıya ilerleyip açtığımda turuncu saçlarını sıkıca arkadan toplamış Burçin ve kısa saçlarını tek tel tokayla tutturmuş Irmak bana itici bir şekilde gülümsediler.

"Kenan yok!" Kapıyı kapatmaya yeltenecektim ki durdurdu.

"Kenan'ı görmek istesem iş yerine giderdim." Dediğinde gözlerimi devirdim.

Bu Benim YangınımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin