- Benim geri zekalı kardeşim nasılsın?
- Sağol abla haftalardır görüşmüyoruz ve ilk telefon ettiğinde söylediğin lafa bak bu kadar yıkıntımın üstüne çok güzel geldi. İyi işte sürünmenin dibindeyim.
- Sizin uzak doğu turu ne zaman başlıyor. -Arife gecesi yola çıkıyoruz işte ne neee neyi sorguluyon gene - Hayır efendim turunuz 1 gün önce perşembe gecesi başlıyor güzel kardeşim bende bunu söylemek için aradım - Abla ciddi misin sen? - Evet Gürkan bey, tur şirketini aradım ve teyit aldım. Ablam senin arkanı hep birileri toplamak zorunda mı? -Sisterim sana minnettarım ama şu anda şoktayım, ne diyeceğimi bilemiyorum az kalsın bir çuval inciri berbat edecektim. Ablam ben seni daha sonra arasam kafam bir yerine gelsin olur mu? Abla bir şey söyleyebilir miyim? -Söyle Gürkan bey. - Abla arkamı toplamak zorundasınız çünkü bu ailenin en küçüğü benim byesssss........ Telefonu kapattım zaten paydos' a 2 yada 3 dakika kalmıştı. Soyunma odasına gidip üstümü değiştirdim ve dışarı çıkıp servisin gelmesini beklemeye başladım. Ben niye çoğu zaman ayrıntıyı kaçırmadığım halde çok hayati konularda ayrıntıları göz ardı ediyorum. Serbest bölgedeki işimde de çok çabuk göze batmadım mı? Firmaların yaptıkları hataları yada kendi çıkarları için yaptıkları üçkağıtçılıkları yakaladığım için başarılı değil miydim? Gerçi bu yaptıklarım beraber çalıştığım devlet memuru arkadaşların( bu arada ben devlet memuru değildim) işine gelmemişti ve beni huzursuz etmeye başlamışlardı. Zaten 5 yılın sonunda da sıkılmıştım. Tamam parası iyiydi, neredeyse her gece ana şirket bizi bir yerlere eğlenceye götürüyordu. Ama ben bu tarz yerlere ait değildim. Takım elbise giyip kravat takmak bana göre değildi. Kaçınılmaz sona gelmiştim. İstifamı verdikten birkaç ay sonra hatun evi terk etti.[demek ki aşkımız ölümsüz değilmiş]. Evimin içinde geçirdiğim depresyondan sonra evden çıkıp diye başlamak istiyorum ama ilk önce yaşadığım depreşyonu anlatmak istiyorum. Sabah kalktığım gibi sigara içmeye başlıyordum. Sadece çok acıktığım zamanlarda ölmeyecek kadar bir şeyler atıştırıyordum. Çok mecbur kalmadıkça evden çıkmıyordum. Zaten Vural 3 4 günde bir uğruyor bütün istediklerimi getiriyordu. Vural yıllar önce yüksek okul da tanıştığım bir insanlık abidesi daha sonra aynı evde yaşamaya başladık 4 sınıf arkadaşıydık bir evde yaşadık ve çok eğlenmiştik 2 yıl boyunca neyse bu da başka bir dünya. İnsanları çözümlemek benim için çok eğlenceli bir şey ama Vuralı hiçbir zaman çözümleyemedim ama şu bir gerçek ki en sıkıntılı anlarınızda Vural gibi bir insan her zaman lazım. Yaklaşık 2 yıllık bir inziva hayatından sonra tam yeniden sokağa yavaş yavaş çıkmaya başlamıştım ki babamı kaybettik. Aslında babamla çok yakın değildik ama artık hayata gönder gelsin demek istiyordum nedense. Bu olayın üstüne annemin yanına geri taşındım ve bir iş buldum. Artık bildiğin düz işçiydim yeni işimi sevmeye başlamıştım en azından saçma salak kibirli insanlarla uğraşmayacaktım. Sabahları 08.30 da işime başlıyordum ve mesai yoksa 18.30 da paydos ediyordum ki çoğu zaman dibine kadar mesai yapmaya başlamıştım. Akşam mesaisi olduğunda gece 22.30 da çıkıyordum eğer sabahlama varsa ve ben kabul ettiysem sabah 04.00' a kadar mesai yapıyorduk 4 saat uyuyup normal çalışmaya devam ediyorduk yorucuydu ama ben mutluydum sorumluluk almayı artık gerçekten istemiyordum. Bu arada annem sürekli ota boka ağlıyordu. Babamı kaybetmek onu çok derinden etkilemişti. İşte tam bu sıralarda benim içimde de pozitif şeyler oluşmaya başlamıştı. Birçok şeyi kaybetmiş olabilirdim ama daha yaşama sevincimi kaybetmediğimi fark ettim. Başkalarını bilmem ama en büyük hayalim yurt dışına çıkmak yeni yerler görmek ve yeni kültürler tanımaktı ve bunun için araştırmalara başladım. İlk düşüncem yakın coğrafya olması sebebiyle Ukrayna yada Rusya olabilirdi. Tahmin edin ne oldu. Gönder gelsin. Daha sonra neden Filipinler olmasın diye düşündüm mesela Boracay'ı görebilirdim yada Angeles City olabilirdi. Ama THY' nin bile direk uçuşu yoktu ve okuduklarım bende biraz çekince yarattı. En sonunda kararımı vermiştim ve Tayland'a gidecektim. Tayland hakkındaki her şeyi araştırmaya başladım. Gidilecek yerleri görülmesi gerekenleri kısacası her şeyi ama her şeyi araştırıyordum hiçbir noktayı es geçmek istemiyordum ama nedense sırt çantalı gezgin olmak çokta rahat hissettirmiyordu bana. Sonuçta 11000 km uzağa gidecektim ve tek başıma olacaktım. Bu olaylar devam ederken çok iyi hatırlıyorum hafta sonuydu ve durduk yere ağzımdan şu kelimeler döküldü. - Anne ben Tayland'a gitmeye karar verdim benimle gelmek ister misin? Şimdi düşünüyorum da bu soruyu iyi ki sormuşum eğer yollara tek başıma düşseydim ve annem yanımda olmasaydı ölene kadar vicdan azabı çekerdim. Bu arada sanki annem benim bunu sormamı bekliyormuş gibi sakince cevap verdi. -Turla gidersen düşünürüm. Hayde gel buradan yak. Bütün planlar iptal gençler. Hadi bakalım turları araştır. Aylardan temmuzdu ve benim bunu çözmek için iki ayım vardı. Tamamı Taylandı kapsayan turlarda vardı. Daha değişik destinasyonlarda vardı mesela Singapur-Tayland-Hongkong ve biz bu destinasyonda karar kıldık. Hadi gelin ikinci bölüme
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzakdoğu heyecanı
Short StoryDünyadaki diğer toplulukları tanımak gezmek görmek bana annemim bir atlas almasıyla başladı. içindeki haritalarla beraber ülkeler hakkında bilgiler veren sayfalar ilgimi çektiğinde işte nüfusu başkentleri para birimleri geçim kaynakları vb şeyleri o...