''Cehenneme git!'' diyerek kapıyı kilitledim.
Hiç tanımadığın birine aşık olmak niye? Soruyordum sessizce kendime.. Boş bakışlarında hep bir umut aramıştım. Şimdi ne yapacaktım ben? Kimi arayacaktım, kime anlatacaktım dertlerimi? Zayn'in kokusu üstüme sinmişti. Benden nane çikolata karşımı bir koku geliyordu ve ilk defa bu koku midemi bulandırmama yardımcıda bulunmuştu. Yukarıya çıkarak üzerimdekilerden kurtuldum. Duşa girmeye karar verdim, soğuk suda yıkanacaktım. Hava soğuktu fakat benim için sinirden alev alev yanıyordu. Soğuk suyun damlaları vücudumdan yavaş yavaş süzülürken düşünebileceğim tek şey Zayn'in ve Evan'ın kalbimi nasıl kırdığıydı.Lanet olsun ben neden bunları düşünüyordum? Neden kalbimin kırıldığı anlara tekrar tekrar gidip o anı tekrar yaşıyordum? Neden yapıyordum bunu? Göz yaşlarımı tutamamıştım.
Su damlaları ve göz yaşlarım birbirine karışmıştı. Uzun süre duşta kalmıştım, hıçkırarak ağlıyordum. Evde kimse olmadığı için şanslıydım. Duştan çıktıktan sonra bornozumu giyip beyaz havluyla kafamı sarmıştım. Odama gittikten sonra giyindim. Saçlarımı kurutmak istemiyordum bu yüzden havluyu başımdan çıkartıp saçlarımın suyunu akıttım. Üzerime en rahat pijamalarımı giyip Laptoptan korkunç bir film açacak, mısır patlatacak ve rahatlayacaktım. Mısır patlarken laptoptan korku filmlerine bakıyordum. Genelde isimlerine değil filmin afişine bakardım. En büyük hobilerimden biriydi. Mısır patladıktan sonra bir kaseye tüm tencereyi boşalttım ve odama çıktım. Kağımı kilitlemiştim, daha rahat hissetmemi sağlamıştı. Filmi açıp ilk yirmi dakikasını rahat bir şekilde izlemiştim. Yirmi dakikadan sonra gözüme ağırlık düştüğünü ve esnemeye başladığımı fark ettim. ''Hayır aşağı kata inme seni aptal! Sorunun ne senin? Elektrikler gitti ve aşağıdan gelen esrarengiz sese mi bakmaya gidiyorsun? Ciddimisin sürtük?'' Sinirimi filmdeki zavallı kızdan çıkartmayı kesmeliydim. Nasıl olsa bir kaç dakika içinde ölecekti. Gözlerimi kapattım ve gözümün önünden geçen çizgileri izlemeye başladım.
Sabah kalktığımda saat 10:30'du ''Tanrım!'' diye inleyerek kolktukta doğruldum. Her tarafım tutulmuştu, özelliklede boynum çok ağrıyordu. Bir kaç dakika olduğum yerde durup kalktıktan sonra elimle boynumu ovmaya başlamıştım. Karnımdan gelen gurultu sesleri ile irkildim mutfağa doğru yol aldım. Buzdolabını açtığımda hiç bir şey yoktu. ''Lanet'' diyerek mırıldandıktan sonra dışarıya çıkmak için üzerimi değiştirdim.
Yeni aldığım kareli gömleğimi ve altımada siyah pantolonumu giydikten sonra dışarıya çıktım. Hava dünden daha açıktı fakat soğukluk yerini koruyordu. En sevdiğim kahvaltı yerlerinden bir yere oturup siparişimin gelmesini bekledim. 15 dakika içersinde kahvaltı tabağım gelmişti.Her biri ''Ye beni Jenna!'' diye yalvarışları hayali bir şekilde duyuyordum.Yemeğimi bitirdikten sonra hesabı ödemek üzere kasaya doğru gittim. O sırada karınımda bir soğukluk hissettim adam içkisini yalnışlıkla üzerime dökmüştü.
''Lanet olsun! Derdin ne senin?!''
''Be-ben özür dilerim lü-lütfen temizlemenizde size yardımcı olayım..''
Genç çocuğa patlamak istemiyordum cevap vermeden yoluma devam ettim. Hesabı ödemiştim tabiiki. Nasıl çıkacaktım dışarıya? Ya Zayn görüp benimle dalga geçerse? Ya başka birşey olurda insanlar benimle dalga geçerse? Sorular aklımdan bulut gibi geçerken yanımdan geçen arabanın yavaşladığını duydum. Lanet olsun klütfen Zayn olmasın, lütfen Zayn olmasın, lütfem Zayn olmasın diyerek düşünürken birinin ''Jenna?'' diye seslenişini duyduğumda sesin geldiği yöne baktım. Kıvırcık saçları gördüğümde rahatlamıştım. Harry gruptandı tamam ama en azından Zayn değildi. Acaba Zayn onlara anlatmışmıydı? Peki Harry'de onun gibi piçin tekiyse?
''Kötü görünüyorsun bırakmamı istermisin?''
İstemeyerek kafamı onayladıktan sonra sürücü koltuğunun yanına geçtim.
''Ne oldu sana böyle?'' diyerek kaşlarını çattı.
''Ne gibi gözüküyor? Lanet olasıca bir çocuk yanlışlıkla üzerime içki döktü! Hayatım o kadar boktan gidiyor ki bunu dert ettiğime inanamıyorum! Tam bir ahmağım. Gerçek bir 'ahmak' ve kendimden nefret ediyorum, herşeyden nefret ediyorum ve neden sein arabandayım bilmiyorum?! Evren neden bunu bana yapıyor anlamış değilim ama-''
''Hey sakinleş. Şimdi seni eve götüreceğim ve üzerini temizleyeceğiz. Rahatla burada sadece ben varım.'' diyerek elini kıvırcık buklelerinin arasına götürdü.
''Üzgünüm, pek rahatlatmadı!''
''Tamam Jen sakinleşmelisin, ben o değilim tamam mı? Biz sadece aynı gruptayız ama farklı kişiliklerimiz var yani bizi karşılaştırma''
''Lütfen onunla aynı olmadığını bana söylemeye çalışma Harry, siz aynı gruptasınız yakın arkadaşsınız nedeni ise kötü biri olmanız!'' Gözlerimin dolduğunu hissediyordum.
''Sana ne yaptı bilmiyorum ama-''
''Tabiiki de biliyorsun!'' diyerek ona bağırdım. Ne saçmalıyordu? Ona inanmamı mı?
''Bak grubumuzda ki tek pislik o tamam mı? Biz iyi insanlarız Jen''
''Sana inanmıyorum.'' dediğinde evin önüne arabasını park ettiğini gördüm.
''Teşekkür ederim.'' sesim o kadar soğuk ve isteksiz çıkmıştı ki bi an nasıl böyle konuştum diyerek kendimi sorguladım.
''Kanıtlamama izin ver! Lütfen!''
Gözlerimi devirmeden önce ona döndüm. ''Pekala..''
Ne pekala mı? O korku filminde ki sürtük gibi olmuştum. Öleceğimi bile bile aşağıya iniyordum. Ve evet hiç bir farklılığımız yoktu, ikimizde kendi toprağımızı kazıyorduk ve ikimizde sürtüktük.
Harry 'pekala' deyişimi duyduğunda gülümsedi. Gülümseyince gamzeleri daha çok derinleşmişti.''
Kapıyı açtığımda ağzım açık olanları izliyordum.
Emily Zayn'in kucağına otmuş, ateşli bir şekilde öpüşüyorlardı. Emily İngilterede değilmiydi? Ve neden öpüşüyorlardı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Kahvem
Fanfiction''Kirpiklerini sayacak kadar yakın olmak istiyorum sana, dizime başını yaslamış haldeyken saçlarınla oynayıp seni uyutmak istiyorum. Seni hayata bağlandıracak kişinin ben olmasını, ilkinin ben olmasını istiyorum'' dedi nefesini dudaklarımın arasına...