Güçlüydüm.Biliyordum.Benim hayatım her ne kadar kaybettiklerimden ibaret olsa da güçlüydüm.Acı'ya alışmıştım sanki.Kaybettiklerim bana güçlü olmayı öğretmişti.Artık kaybetmeye niyetim yoktu, kazanacaktım.Ve bu tehdit'i onun yanına bırakmayacaktım.
Şu an lanet okul müdür'ün nasihatlerini dinliyordum.Herkes çoktan sınıfına gitmişti! Ama bu müdür benimle özel olarak konuşmak istediği için sınıfa gitmemiştim.Herkesin zaten beni açık açık süzen ve kınayan bakışları altında sinir küpüne dönüşürken, bu müdür de nereden çıkmıştı?
"Begin birkaç ay önce aileni kaybettiğini biliyorum."
Dediğinde odayı inceleyen bakışlarım, karşımda ki Atatürk köşesinde dondukaldı.Kim söylemişti? Tabii ki de dayım!Ne gerek vardı da söyledi? Herkesin bana zaten acı bakışları yetmezken, buna müdürün de eklenmesi ne kadar güzeldi değil mi?
"Bilmeniz birşeyleri degistirecek mi?"
Dedim gayet de sinir bozucu bir ukalalıkla.Benim maskemdi; umursamazlık ve ukalalık.
"Bu davranışını ilk günün diye affediyorum.Sınıfın 12/ CT. İyi dersler."
Artık birşey söylememe gerek yoktu ve hemen dışarıya çıktım.Sarı saçlarımı geriye doğru ittirip, başımı ovaladım.Başım çok ağrıyordu.Bu ilk gün saçmalığı ne zaman bitecekti?
İkinci kata çıktım.Sınıf sanırım bu kattaydı.12/ CT yazısını görünce içim mümkünü varmış gibi daha da daraldı.
Kapıyı çalmadan içeriye girdim.Ve o an bütün bakışlar beni buldu.Şaka gibi birgün geciriyordum.Ögretmenin kınayan bakışlarına aldırmadan en arka sıranın bir önüne oturdum.
Keşke oturmaz olaydım.Arkamda ki Arsen'den başkası değildi.Günüm daha ne kadar berbat olacaktı merak ediyorum.Yanımdaki kız bana bakarken, ben de ona dönüp boş boş baktım.O da bu boş bakışlardan rahatsız olup, önüne döndü.İçten bir gülüş attım.
Ada'nın bölümü sayısaldı.Aslında bir tek onu tanıdığım için sayısal bölümü seçebilirdim.Gelecek göremiyordum zaten.Başarısız olacağımı biliyordum.Ben daha yarını göremiyordum ki.Daha bir saat sonra ne olacağını bilmeden yılların hayalini kurmak bana saçma geliyordu.Bir de gerçeklesmedigini düşünün; sonu kocaman hayal kırıklığı.Ada için sayısal seçerdim ama inanın bana fizik dersini en son dokuzuncu sınıfta işlemiştim ve nefret ederdim.Ne gerek vardı yani fiziğin, kimyanın, biyolojinin?
"Yeni böcek, ön sırama oturmakla neler kazanacaksın bilemezsin."
Arkamda hissettiğim ılık nefesle, gözlerimi kırpıştırdım.
Boynumu hafifçe arkaya çevirip, gözlerimi gözlerine sabitledim.Bu mavi'nın tonu favori rengim olabilirdi mesela.Daha önce böyle bir ton görmediğime emindim.Sanki bu renk o'na özelmiş gibi.
"Neler kazanacakmışım?"
Diye fısıldadım.İlk günden yeterince göze batmıştım.Hoca'nın nefretine ihtiyacım yoktu.
"Zamanla göreceksin."
Diyerek kahkaha attı ve bütün gözler onunla bana döndü.Pislik.Dikkat çekmek için yapmıştı.
Sinirle soluyarak önüme döndüm.
*
Sıra'nın altındaki telefonumun titreşim sesini duyunca, uyuklayan halimden sıyrılıp, telefonuma gelen mesajı açtım.
Kimden: Efe'm
"Daha gideli bir hafta oldu ama ben seni şimdiden çok özledim.Sensiz buralar o kadar boş ki...Sen nasılsın? Umarım iyisindir.Seni tanırım; kolay alışmazsın seni soğuk şey :] ama mutlu ol.En kısa zamanda görmeye çalışacağım.Seni seviyorum "
Efe.Ah, Efe ah.Hala beni düşünüyordu.Aslında onunla iliskimiz çok karışıktı.Aynı apartman da oturuyorduk.Hatta karşılıklı dairelerde.Sevgiliydik ama; sınırlandırma yoktu.İstedigimizi yapabilirdik.
"Seni seviyorum"
Diye yazıp gönderdim ve telefonumu sıra altına tekrar koydum.Başımı kaldırdığımda sınıfın boşaldığını gördüm.Teneffus zili çalmıştı.Telefonumu tekrar alacakken, biri benden önce telefonumu almıştı.Hızla arkama dönerken; Arsen elinde benim telefonumu sallayarak, gülüyordu.Ah, o gülüşü tehlike doluydu.Sinirle soluyarak elindeki telefonu almaya çalıştım ama o da aynı zaman da kolunu havaya kaldırdı.Boyum çok kısa değildi ama ayağımdaki vanslerle ondan biraz kısa kaliyordum.Keşke başka ayakkabi giyseydim.
Elinden almak için zıplarken, çok komik göründüğüme eminim.
"Ver şunu geri zekâlı!"
Diye bağırıp, tekrar zipladim.
"Yeni böceğin bir sevgilisi varmış.Ay ne tatlılar öyle."
Diye bağırıp, kahkaha attı ve sınıfta olan kişilerinde güldüğünü gördüm.Daha da sinirle soluyarak koluna tırnaklarımı geçirdim.Ve bastırdıkca bastırdım.Gülüşü donuklasirken o da sinirle soludu.Hızımı kesmeden tenine iyice geçirip, aşağıya doğru parmaklarımı kaydırdım.
"N'oldu artık gülmüyorsun sanırım?"
Dedim ve bu sefer ben.kahkaha attım.
Aslında beni tehdit etmesinin de hıncını alıyordum.O ise dişlerini sıkarak bana bakıyordu .Bir şeyde yapamıyordu.Kolunu kıpırdatirsa telefonu alma şansım yüksektı.
"Seni pişman edeceğim!"
Diye dişlerinin arasından tısladı.
"Dur.Asıl hamlem geliyor."
Tırnaklarımı kolundan çektim.Ama bu sefer sağ bacağımi, bacak arasındaki bölgeye sertçe geçirdim.Yüzü şekilden şekile girerken, tepki veremedi.Ama pek de acı çekmediğine emindim.Sadece beklemiyordu.
"Asıl şimdi pişman değilim.Al telefonum senin olsun.Görüşürüz Arsen"
Sinir bozan bir şekilde gülüp, sınıftan çıktım.
Begin: 1 Arsen:1
Kaybetmeyecektim.
Son#
ehhee umarim begenirsiniz :* Beni tesfik eden Ase, Ebru, Gonca, Kardo'ya selam :] Seviyorum sizi.
Vote ve yorum yapmayi unutmayin :* iyi aksamlar .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTULUŞ
RomanceYeni bir şehir,yeni bir hayat demekti benim için. Adım Begin.Begin Ateş.Ailemi bir ay önce trafik kazasında kaybetmiştim.Annem,babam,abim...Hepsi beni bırakmıştı ama o lanet kazada birtek ben kurtulmuştum.Herkes büyük bir şans olarak görse de benim...