sonsuza kadar

5 0 0
                                    

Mike ile henüz on beş yaşlarımızdayken tanışıp iki yakın arkadaş olmuştuk. O zamanlar, onların bahçesinde oturur,   bir şeyler yiyip saatlerce konuşturduk. Mike'ın bir kız arkadaşı vardı, benim de bir erkek arkadaşım. Onun okulumuzun en iyi çocuklarından biri  olduğunu düşünüyordum .

Mezuniyetten birkaç yıl sonra Mike'ın düğün davetiyesi ulaştı elime. Düğüne tek başıma gitmek zorunda kalmıştım.  Mike kapının önünde bütün güler yüzlülüğüyle bekliyordu. Sıkıcı sarıldık ve sımsıkı bir sohbetin içinde bulduk  kendimizi. Bu güzel sohbetten sonra nedendir bilinmez içeriye adımımı atamadan arabama bindim ve eve döndüm. Bir süre haberleşmedik. Lisemizin mezunlar kutlamasına gittiğimde gözlerim etrafta onu arıyordu. Ve uzun sürmeyen bir arayıştan sonra gözlerim gözleriyle buluştu. "Neler yaptın bu kadar zamandır?" diye sorduğumda "boşanıyorum" diye bir cevap aldım." Sen neler yapıyorsun*" diye sorduğunda ise benim cevabım "Evlilik hazırlıklarıyla uğraşıyorum," oldu ve ona davetiyemi uzattım.

O akşam bir yerde  oturup uzun uzun konuştuk ve bu kez iletişimi koparmamaya karar verdik. Yılda birkaç kez birbirimize mektuplar yazarak hayatımızda neler olup bittiğini  bildirdik seneler boyunca.

Tekrar karşılaştığımızda ise son görüşmemizin üzerinden yedi yıl geçmişti. Evliliğim sona ermişti ve kızımla birlikte yaşıyordum.

Mike beni aradı ve "Senin için ne yapabilirim? Evinle ilgili bir sıkıntın yok değil mı? Kızının bir şeye ihtiyaçı var mı?" gibi bir kaç soru sordu.

Ben ise yanlızca eski bir arkadaşımı görmek istiyordum. Böylece bir kahve içmek için buluştuk. Bir kez daha eski günlerden konuşurken bulduk kendimizi. Saatlerce süren sohbetten sonra oturduğumuz mekanın kapanma saati geldiği için kalkmak zorunda kaldık. Birkaç kez daha böyle buluştuk . Saatlerin nasıl geçtiğini anlayamıyorduk.

Bir akşam Mike yemek yemek için eve davet ettim. Gelirken yanında eski fotoğraflara albümlerini de getirmişti. Eski fotoğraflara bakarken birden kendimi " Sana aşık olmak üzereyim" derken buldum. Kendimi tam anlamıyla küçük düşürdüğümü düşünüyordum. Koşarak kendimi banyoya kilitledim. Buradan kaçabilmek adına her ihtimali düşünüyordum ama salona dönmekten başka bir şansım yoktu.

İçeri döndüğümde Mike yüzünde piyangoyu tutturmuş gibi bir gülümseme vardı!" liz, ben seni  20 yıldır seviyorum... Sen diğer kadınları düşünürken hesaba kattığım  mükemmel kadın ölçütüsün. Bu şansın, bu kez yanımdan kaçıp gitmesine izin vermeyeceğim."

Ben ise ona bunu yürütemezsek dostluğunu kaybetmekten korktuğumu açıklamaya çalışıyordum.

Uzun süren bir  konuşmanın ardından dostluğumuzu asla bozmamak koşuluyla birbirimize duyduğumuz bu sevgiye  bir şans vermeye karar verdik. 

Bir sene bile geçmeden evlenmiştik. Alyanslarımızın içinde " sonsuza kadar" yazıyordu. Kızımla beraber tam bir aile olmuştuk...

Yıllar sonra bir gün lise yıllığımız elimize geçti. Benim onun sayfasına neler yazdığıma baktık. Öylesine  uzun yıllar geçmişti ki tek bir kelimesini bile hatırlamıyordum. Yazdığım satırları okurken gözlerim dolmuştu:" Mike sen tanıdığım en nazik erkeksin. Hayatımızın kalanında sıkı dost olacağımıza eminim. Hatta seni öylesine seviyorum ki, büyüdüğümüzde evlenmemiz en doğrusu olur...."

Kimin aklına gelir ki? Yıllar önce bahçe oturup bir şeyler atıştıran iki çocuğun gerçekten yakın iki dost ve hatta sevgili olabileceği.... Bununla da kalmayıp hayatlarında yaşanan onca şeye rağmen gün gelince evlenip huzurlu bir yuva kurup mutlu olabilecekleri...Hem de sonsuza kadar....

kahve kokulu hikayeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin