[2] Elinizi ödünç verir misiniz?

17.7K 1.5K 1.3K
                                    



[2] Elinizi ödünç verir misiniz?

JUNGKOOK

Tanrı bütün güzellikleri kendine saklayacak kadar bencildi bana göre. Kendisine hasret bırakacak kadar acımasız güzelliğini gizleyecek kadar duygusuzdu. Titriyordu ellerim bütün güzelliklerin kollarımda parçalanmasına. Gökyüzünden rüzgarla birlikte suratıma vuran kar taneleri üşütmüyordu beni parçalıyordu. Tanrı'dan bir parça yatıyordu sanki kollarımda. Güneş sarısı tutamları alnından intihar edercesine dökülürken, güzelliğini gölgelemeye binlerce öpücük yetmeyecek alnından süzülüyordu kan. Buraya nasıl geldim idrak edecek durumda değildim. Neden ağlıyordum umrumda değildi. Canı acıyan oydu. Ölen sanki bendim. Öyle derin nefesler alıyordu ki, soluğu çarpıyordu tenime. Bu kış aynında birimiz üşüyor, birimiz yanıyorduk.

Bir öksürük kaçmıştı dudaklarının arasından gömleğime tükürürcesine ağzındaki kanı boşaltmıştı. Yavaşça uzattı o soğuktan morarmış parmaklarını gömleğime. "Üzgünüm bayım." dedi sesi çıkmıyordu sanki. "Gömleğinizi kirlettim. Gömleğiniz benden daha değerli olmalı." Ağlamamak için sıktığım dudaklarım birbirine çarpıyordu. Birazdan parçalanacakmış gibi acıyı hissediyordum içimde. "Önemi yok tamam mı? Hiçbir şey senden önemli değil." Bir gülümseme oturmuştu suratına yara içindeki suratında çiçekler açmıştı aniden o gülünce. Güzellik buydu. Herkes kirli ellerini sürmüş üzerine ama o bir güldü bütün kirlerinden arındı saniyesinde. "Üşüyorum." dedi çenesi titriyordu kendime gelmiştim hemen. "Seni hemen hastaneye götüreceğim arabamda ısınacaksın birazdan yorma kendini." dedim onu tamamen kucağıma aldığımda arabanın içine yerleştirmiştim bedenini.

"Bayım." dedi tekrardan. "Üşüyorum ellerinizi ödünç verir misiniz?" Klimaya uzanmıştı elim sonuna kadar açmıştım. Üzerimdekileri ısınması için ona giydirdim. O elini uzatmıştı bana. "Hiçbir ısıtıcı bir elin sıcaklığını veremez annem öyle söylemişti." dedi direksiyonu tutan ellerim titremeye başlamıştı. Ona uzanmaktan korkuyor gibiydim. "Benden ne istiyorsun?" dedim midem ağzıma kadar gelmişti tek kelime daha etsem kusacak gibiydim. "Elinizi." dedi. "Elinizi ödünç verir misiniz?" uzanamamıştım ona. Boşta kalmıştı eli. Telefonumu çıkarıp Jimin'i aramıştım hemen. Bir kaç çalışta sesini duymuştum. "Hastanede misin?" dedim duraksadı. "Evet ama çıkacağım." dedi panikledim o an. "Çıkma sakın çıkma. O üşüyor." dedim ona bakmıştım yüzü yana düştüğünde vücudundaki acılarla birlikte kapatmıştı gözlerini.

Bomboş kalmış eline uzunca baktım. Ürkekçe uzattım elimi. İç içe geçirdim parmaklarımızı. "Kim üşüyor Jungkook?" dedi o da paniklemişti şimdi. "Ben kaza yaptım bir çocuk bana çarptı sanırım." dedim Jimin'in nefes alışverişleri değişmişti anında. "Jungkook sen iyi misin? Telaşlanıyorum." dedi sustum sadece iyi değildim. "Üşüyor." dedim sesim titriyordu buz dağı gibi. "Ellerimi verdim ona çok üşümüş Jimin." dedim sesimdeki buz dağı kırılmıştı batmıştı canıma. Yanağımdan çeneme kadar bir sızı hissettim. Ağlıyordum. Jimin telefonda ne kadar bağırabilirse o kadar bağırıyordu bana. Elimden düşmüştü telefon. Ben onu izlemeye devam ettim. Hastane'yi görene kadar öylece baktım birleşmiş ellerimize. Aceleyle çıktım arabadan tekrardan kucağıma aldım onu. Tuttuğu elimi bırakmıştı aniden. Nefesini hissedemiyordum da.

"Doktor!" dedim çığlık çığlığa. "Lütfen yardım edin çok üşüdü." sedyeye yatırmışlardı onu hızlıca. Acil odasına doğru koşarken kapının dışında bırakmışlardı beni. Jimin deli gibi beni arıyordu. "Buradayım." dedim koştum yanına. "Aptal sana bir şey oldu sandım." dedi sarılmıştı hemen ona karşılık verecekken ellerimin kan içinde olduğunu gördüm. "Jimin ben iyiyim." dedim ellerimi görmüştü. "Ne yaptın sen Lisa'yı mı öldürdün yoksa?" dedi geçiştirdim onu. "Bir çocuk getirdim yaralı." dedim bir kaç kez yutkundum o görüntüsünü aklımdan silebilmek için. "Beni almıyorlar içeri Jimin lütfen delireceğim." Omzumu sıvazlamıştı hızlıca. "Bekle geleceğim." dedi gideceği sırada bileğinden kavradım onu. Gözümün içine bakmıştı şaşkınlıkla. "Gelmene gerek yok." dedim. "Sadece elini tut." Başıyla onaylamıştı beni. Acil kapısından içeri girdikten sonra tek başıma kalmıştım buz gibi koridorda.

darlin' | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin