Adım Derin . Adım gibi hayatımda derin. 17 yaşımın verdiği gerginlikle büyüdüğümü kabullenemiyordum . Annem dışarda okumamı istiyordu . Hayatımın mahvolmasını istemiyordu ama olacaktı herşey şehir değişmemle bitti .
"Uyanmalısın artık" bir kuzen ve alarm tınısı.Eskişehirde küçük bir yerde kuzenimle birlikte yaşıyordum. Asya . Çocukluğumun annesi. O olmasaydı herhalde yaşayamazdım.
Saat sabahın yedisi, telde güvercinler , havada bulut. Bugün Yılmazer Koleji'nin ilk günü .
Heyecanım bir çocukta bile yoktu çünkü yeni arkadaşlar , yeni ortamlar , ve yeni duygular.
Daha kötüsü ne olabilirdi ki. "Kalkıyorum asya." Banyo yapmak için odamın içindeki gardırobumun yanındaki banyoya girip hemen bir duş aldım. Sonra gardırobumun yanına doğru yaklaştım ve heyecanla kapağını açtım. Siyah bir pantolon , siyah bir tişört , ve siyah spor ayakkabımı giydikten sonra gözüm fön makinesini aradı " Hadi in artık geç oldu."Bulamadım. Sonra Asya'nın sesi elimi ayağımı dolaştırdı. Kahvaltıya indim.
....Yemeğimide yedikten sonra kapıya doğru yöneldim . Otobüs durağının yerini bilmiyordum çünkü yeniydim burada yeni olduğum için taksi çağırdım ve yirmi dakika sonra Yılmazer koleji. " Lütfen tanrım." Çünkü bu okulda sakarlığımla nasıl durabilecektim.
Sınıfım 11-G'ydi ikinci kat soldan ikinci sınıf.
Sınıfa girmemle tüm bakışları üstüme çekmiştim. Soldan 3.sıra boştu ve oturdum. " Yanına oturabilir miyim? " yok diyemezdim ya "tabiki de." Esmer bir altmış beş boylarında bir kız. Adı Berfin'di . Sonra anlaştık biz iyi bir kanka olduk .Eve geldiğimde saat altıyı göstertiyordu daha ilk günden çok yorulmuştum . Okul sakindi kimseler yoktu. İlk gün diye kimse umursamadı galiba , sadece ben umursadım galiba.......
"Nasıl geçti ilk günün? " Ahiret sorusu başlamıştı "yastığı ağzıma bastırıp bağırmak istiyorum " dedim baygın bir sesle. Oh tanrım annem beni şehir dışında okutuyor ve sık sık arıyordu. "İyiyim anne,gerçekten sadece bir gram fazla yoruldum hadi iyi geceler." Deyip bir şey söylemesini beklemeden telefonu kapatıp odama çıktım. Asya yoktu o dershaneye gittiği için geç geliyordu. Bende hemen uykuya dalıyordum . Göz kapaklarım adeta benimle kavga ediyordu kapanmak için. Direndim ama yenik düştüm uyudum.
" evet olaylar felan yokmu, sakarlığınla dillere düşmüssündür diye düşünmüştüm" öyle bir baktım ki gözlerim içine dönecekti " hayır tabiki de kimse yoktu " " hadi kalk o zaman bugün gelen vardır gidiyosun Derin. Hadi mırıldanmadan doğru mutfağa."
Mavi yırtık pantolonum ve siyah tişörtümü giydikten sonra mutfağa yöneldim . " annen aradı seni sordu bende benimle birlikte olduğun sürece meraklanmamasını söyledim " dedi asya. Ama annem bu ne kadar meraklanmasada meraklanacaktı. Son lokmayı da ağzıma aldıktan sonra okula giden ilk otobüse atlayıp gittim. Otobüs çok kalabalıktı onlarca insanın aynı anda nefes alıp vermesi o iğrenç kokular başımı döndürüyordu 'sadece beş dakika kaldı dişini sık Derin' içimden bunu tekrarlıyordum . Sonunda o muhteşem kokulu halk otobüsünden inip okula doğru yürüdüm. Yürürken arkamda sanki birileri vardı. Nefesi enseme enseme vuruyordu hissediyordum. Arkamı dönmeye korktum bakamadım. Sonra birden bire arkamı döndüm eli omzumda "korkma ben Barkın." Dedi . Ne tepki vereceğimi bilmeden elimi uzattım , tabiki tutmadı. egoist bi şekilde okul bahçesinin yoluna adım attı. Tanrım çok tatlıydı. İlk kez bir erkeğe böyle bir cümle kurdum. Sonra ders zili daha fazla tınlamadan sınıfa çıktım . Aklım hala o eli omzuma dokunan tatlı çocuktaydı sanki o eliyle omzuma değil de ruhuma dokunmuş gibiydi .
....
O kadar çok merak ettim ki onu herşeyini araştırdım herşeyini öğrendim . Ona aşık oldum . Hiç olmamıştım. Çok güzeldi . Aşk , Barkın . Onun olduğu herşey... Zaman geçtikçe içimde büyüdü. O ilk bakışta içini yakan ateş hiç unutulur mu ? Bazen içime attım içime attıkça daha da hızlı büyüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZ'DIN
Non-FictionYalnızlıktan bahsediyorum kalabalığın içinde yalnız olmaktan....