...
Mevsim yaz.
Bana ayaz. Üşüyorum titreyerek.
Bedenim çıplak.
Yokluğunla örtünmeye çalışsamda biliyorum nafile. Yokluğun bile yok bende.
Susuzum bir denizin ortasında.
Yalnızım kalabalıkta.
Ve sensizim senin yanında..
Kula Rahman lazım.
Oysa kul aşık kula.
Nerede vuslat
nerede yol gösteren pusula.
Bize Rahim lazım kul aşık kula...
Nerede mesafelere boyun eğmeyen Aşıklar...
Maşuklar.
Nerede o deli sevdasını Rahmanın huzurunda edeple taşıyan divaneler.
Bize Rabb lazım. Kul aşık kula..
Ahh aşk.
Kaç yarayı kapatmadan iz bıraktın.
Kaç yüreği küs bıraktın.
Kaç aşığı deli kaç maşuğu divane yaptın.
Vuslat yüzü göstermeden nasıl dayandın. gerekmez miydi arzu etmemiz arş-ı ala.
Oysa kul aşık kula.
Daha kaç can feda eder kendini bu yola.
Yâr kime tebessüm ediyor yüreğimi ezerek.
Ne geçer yãr eline beni öldürerek..
Yıktım yıkılası sevda duvarlarını bu gece.
Saldım yârin hülyasını bedeni çoktan giderek..
Öyle özledim ki ömrüm boyunca duyamadığım kokunu.
Hülyanıda saldım rüyanıda..
Sevgin her geçen zaman zehir katıyor sevgime. Öldürüyor kalbimi.
Nefesimi kesiyor can.
Ben ölüyorum sevdandan.
Yâr bi haber aşkımdan.
Hangi bedenlere sunuyor hasret kaldığım sevdasını. Anladım ki bize gerekti mevlâ. Oysa kul aşık kula.. Kul aşık kula...