Soğuk ara sokağın sessizliğinin celladı, biraz ilerideki okulun ziliydi. Kış ayının soğuk sessizliğinin içinde acı bir feryat gibi uğuldayan zil sesini, yavaşça dışarı taşan öğrencilerin gürültüsü takip etti. Sonunda görmek istediğim o tanıdık sima okulun kapısının önünde belirdiğinde ruhumun içinde sızlayan güçsüz bir acı nefesimi tutmama neden oldu.Uğursuz kara bulutların örtü gibi serildiği, kasvet dolu kış havasının içinde bile güzelliğiyle parlıyordu. Siyah pantolonun içine beceriksizce soktuğu beyaz düz bluzunun buruşmuş olduğu, giydiği kırmızı paltosunun altında bile belli oluyordu. Omuzlarının üzerinden dökülen dümdüz, kahverengi saçları yaşadığı yoğun günün ardından karışmıştı. Son gördüğüm günden yana epey değişmiş, büyümüştü. Soğuğun ruhu gibi gezinen fısıltılı ocak rüzgarı düz saçlarını biraz daha dağıtınca, onu son bıraktığım yerde görememenin şaşkınlığı beynimin kuytu köşesine çekilmiş fermuarı araladı.
Hayatı öylesine alt üst olmuştu ki sanki onun bildiği her gerçek maskesini çıkarıp; tüm çıplaklığıyla onun karşısına geçmiş, onunla alay etmişti. Öylesine bir alaydı ki bu bildiği her şey yer değiştirmiş; sağ bildiği sol olmuştu, biliyordum.
Arkasındaki kızlardan birisi onu omzundan hafifçe ittirince yüzünde pervasız bir gülümseme belirmiş, sonra da yerini o az önceki solgun ifadeye bırakmıştı. Onun fıtratında yer almayan bu donukluk beni epeyce şaşırtmıştı. Neşeli, gülen yüzü koparılıp bir köşeye fırlatılmış bir çiçek gibi solmuştu. Sanki o kısacık yıllar ondan umduğundan da fazlasını götürmüştü. Onda tanıdığım çoğu şey silinmiş ve yerini buhrana bırakmış olsa da gözlerinde yanan umut ışığı hala sönmemiş; tutunacak, büyüyecek bir yer arıyordu.
Onun omzuna binen yükler onu aşağıya çekmekten çok uzaktı. Tanıdığım ilk andan beri dimdik duran omuzlarını takip eden 'Beni hiçbir şey yıkamaz' ifadesi güzelliğiyle çevrelenen çehresinden hiç silinmemiş, aksine oraya eskisinden daha güçlü kollarla tutunuyordu.
Karşısına tam şuan atılmak istesem de bu, onun kendince toparladığı her şeyi yeniden ters yüz etmek olurdu. Böyle olmamalıydı. Acemi davranmak sadece onu değil beni de yıkardı. Domino taşlarını iyi dizemezsem, en sonunda bir uçta devrilen benim hayatım da olacaktı.
Adımlarımı beni bekleyen başka bir gürültüye çevirmeden hemen önce ona, onun bile fark etmediği lekeli bir veda busesi bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEPETAKLAK (DÜZENLENİYOR)
General Fictionİçinde yaşadığı hayatın gerçekleri ona ayna tuttuğunda, sır perdesi aralandı. Yavaşça her şey perdenin arkasından çıkarak ayaklandı. Ayaklanan her sır onun eteğine yapıştı. Geçmişte bilmeden yaptığı küçük bir hata kapısını çaldı ve o gün o aynada bu...