Misket Oynayalım

378 43 177
                                    

Aklıma vuruyor sesi.

Kim olduğunu biliyorum oysa gözümü açacak halim yok.

'Geldim Jisung. Kalk hadi.' diyor. İsmimi birçok kez sesleniyor. Buna sinir olduğumu biliyor.

Fakat ona kıyamadığımı da adı gibi biliyor.

Herkese kıyabiliyorum. Ona kıyamıyorum. Küçük sevgilime kıyamıyorum.

'Misket oynayalım. Hadi ya. Annemden zorla izin aldım.'

Alt ediyor beni. Ne desem boş geliyor. Ona ne desem lafları beni çeliyor.

Elleri kafamı karıştırıyor. Elleri küçük. Avucumda kayboluyor.

'Chenle, misket için büyümedik mi?' diyorum. Fakat gözlerim hala kapalı. Uyku çekiyor ne yapayım.

Nefes veriyor usulca. Yatağımın ucunda bir hareketlilik oluyor. Gitti sanıyorum, biliyorum zor izin alıp geliyor. Annesi katı birisi.

Çeviriyorum kafamı. Sırtını bana dönmüş, omuzları düşük, usulca soluklanıyor.

Küçük misket torbası elinde, biliyorum. Sallıyor onu. Odamı güzel seslerle süslüyor.

Kıyamıyorum yine.

Doğruluyorum yataktan, sarılıyorum omzuna.

'Tamam.' diyorum.

Yine kabul ediyorum onu.

'Ama Limon benim.'

Gülüyor karşımda. Onu ne kadar sevdiğimi biliyor mu acaba?

Başıyla onaylıyor beni.

'Al.' diyor.

'Al Limon senin olsun. Hatta artık hep senin olsun. Limon da seni seviyor. Hep onunla kazanıyorsun.' diyor.

Dudaklarını büküyor. Bir sevilesi oluyor ki, sormayın.

Gülüyorum.

Benden büyük. Bir yaş var aramızda. 19 yaşında. Oysa sanki 9 yaşında, sokakta, birlikte, koşturduğum çocuk.

'Limon'a kızarım ben. Ne demek benim sevgilimi üzmek?'

Gülüyor.

'Kız ona.' diyor. Oynuyor benimle.

Nefesleri kesiliyor gülmekten. Oysa komik de değil.

O gülüyor, ben, onun gülüşüne gülüyorum.

O yanımda mutlu. Ben onun kalbinde.

'Hadi dağıt artık misketleri.' diyorum. Gülüşü kesiliyor.

'Tamam.' diyor. Elini torbasına atıyor. Karıştırıyor güzelce. Seçiyor birini.

'Bu senin.' diyor. Tekrar atıyor elini içeri. Sallıyor bir güzel. Çekiyor birini daha.

'Bu benim.' diyor. Görüyor misketi yüzü düşüyor.

'Jisung,' diyor.

'Jisung, Limon da beni sevmiyor. Beni neden kimse sevmiyor?' diyor. Dudakları büzük, boynu bükük.

Küçük sevgilimin kalbini çok kırmışlar, kırıyorlar.

'Ben seviyorum ya bebeğim. Zaten birisi seni sevince çıldırıyorum ben. Bırak, sen sadece benim ol. Kimse sevmesin, kimse dokunmasın.'

Bükük dudakları titreşiyor.

'Sen beni hep seversin, hiç bırakmazsın değil mi?'

Gözleri doluyor. Boncuk taneleri gözlerine yerleşiyor, birer birer aşağı yuvarlandıklarında, benim kalbime düşüyorlar.

Lu Han'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin