coffee||jimina

rain

Şık restorandaki kırmızı örtülü masaya oturduklarında, yanlarına hızlıca gelen genç garsona siparişlerini verip arkalarına yaslandı iki genç.

"Myoui Mina, değil mi?"
"Evet,siz de Bay Jimin olmalısınız."
"Park, Park Jimin" dedi genç adam gülümseyerek.

Ortama sessizlik hakimken, iki genç de farketmeden dakikalarca birbirlerine baktılar.Şık restoranttaki sessizliği bozan şey Myoui Mina'nın telefonuna gelen bildirim oldu.

Genç kız telefonuna baktığında hayal kırıklığına uğramış bir surat ifadesiyle telefonunu ters bir şekilde yeniden masanın üzerine koydu.

"Mesaj kimden?"
"Hı?"
"Mesaj diyorum,kimden?"
"Şey, Hattımın ödenmemiş faturası varmış."

"Ah evet, bir insanı rahat bırakmıyorlar." Genç adam bir konuşma başlatabilmenin sevinciyle gülümsedi.

Birkaç saat boyunca konuştular, Myoui Mina'nın esnemesiyle Park Jimin konuştu, "Artık kalkalım mı?"

Myoui Mina'nın masadan kalkarken bilmediği bir şey varsa o da Park Jimin'in yine olayı klişe aşk filmlerine bağlayacağıydı.

Buraya geldikten sonra arabasını arkadaşına ödünç veren Park Jimin, yağmurlu havayı görünce açık mavi olan şemsiyesini çıkardı ve genç kızı kendine çekip şemsiyeyi yukarı kaldırdı.

Myoui Mina şaşkın gözlerini Park Jimin'e yöneltti.Park Jimin'in ona gülümsemesiyle içini huzur doldurdu.Bu genç adam ona farklı hissettiriyordu.

Yağmurun altında geçen birkaç dakika sonra bir şişe su almak için yakınlardaki küçük markete girdiler.

Market kasiyeri olan orta yaşlı kadın, Park Jimin suyu almak için eğildiğimde Myoui Mina'ya dönüp fısıldadı.

"Erkek arkadaşın da çok yakışıklı sakın kaybetme ha."

  Myoui Mina utançtan kıpkırmızı olmuş suratıyla yanındaki gömleği sırılsıklam olmuş genç adama döndü ve onun bunu duymamış olmasını umdu.

  Yağmurun altında biraz yürüyüş ve muhabbet sonrası, Park Jimin, sonra yeniden görüşmek üzere genç kızı evine bıraktı.