letzte|kestane çiçeklerinin uçuşan polenleriİster gecenin ister günün ortasında, o olayın her bir ayrıntısını zayıf bir belleğin hatırladıklarıyla değil de yalnızca yürekten gelebilecek bir zihin açıklığıyla görmek, istediğim anda onun büyüsüne tıpkı bir uyurgezer gibi geri dönebiliyorum.
Şu sonbahar günlerinde bile ilkbahar yeşilliğine bürünmüş o günkü her bir yaprağın resmini bu kâğıda çizebilir, kestane çiçeklerinin uçuşan polenleriyle dolu, sıcak ve yumuşak havayı tıpkı o zamanki gibi hissedebilirim.
Yıllar önce bana gülümsediği gece kaleme almıştım bu cümleleri. Ben onu gerçekten sevmiş, kalbimin en derinlerine gömmüştüm. Savaş benden çoğu şeyi alıp götürmüştü. Artık yanı başımda cinayet işlense bile umursamayacak vaziyette birisi haline gelmiştim. İnsanlar çoğu zaman bunu anlamıyorlar, eleştirirken düşünmüyorlardı bile.
Savaşlar, iyi adamları öldürürdü. Cephede ölmesen bile içindeki iyilik ölürdü. Parlak ve ışıltılı olan her şey küle bulanırdı.
Bazıları dayanırdı buna. Onlar sevdikleri insanlarla olanlardı. Bazıları dayanmaya çalışırdı. İşte bunlar, kavuşmak istedikleri insanlar olan askerlerdi. Ben iki gruba da girmiyordum. Ne sevdiğim insan beni bekliyordu, ne de yanımdaydı. En yakın olduğumuz günlerde bile kilometrelerce uzaktı bana.
İnsanlar için mutluydum. Savaşı biz kazanmıştık, doğrusu içten içe istediğim şey buydu. Oligarşi ben de dahil çoğu kişinin kurtulmak istediği yönetimdi. Lordlardan ve leydilerden bıkmıştık. Hepimiz bıkmıştık.
Jeno'nun babasına benzememesini çoğu zaman istemiştim. Babası gibi acımasız bir Lord haline gelirse ölmek zorunda kalırdı.
Öylede oldu.
Savaşı kazandığımız ilk gün şehrime geri döndüm. Jeno'nun ve ailesinin orada olmasını bekledim. Artık hepimiz eşittik. Onunla izin almadan konuşabilirdim. Gözlerine bakabilir, ona gülümseyebilirdim.
Ama öyle olmadı.
Şehre girdiğimde beni koca bir yıkıntı karşıladı. Moloz ve tahta yığınları içinde Jeno'nun bedenini bulmam neredeyse dört günümü aldı.
Ben hiçbir grupta olmadığıma hemen hemen emindim. Ama cesedini kollarımda tutarken hiçbir şey düşünemiyordum. Hiçbir şey hissedemiyordum. Ağlayamıyordum bile. Gözümün önüne aynı şekilde kollarımda tuttuğum silah arkadaşlarım geliyordu. Küçük çocukların cesetleri arasında yürüyor gibi hissediyordum.
Jeno hakkında hiçbir şey yoktu. Gülümsemesi bile aklıma gelmedi. Önceden zil gibi zihnimde çınlayan gülüşü, savaşta duyduğum acı çığlıklarına yenik düşmüştü.
Savaş insanları öldürürdü, evet. İnsanların bilmediği diğer şey ise bunu kişi yaşarken bile yapabilmesiydi.
O gün Jeno'nun ölü bedenini bulduğum gündü lakin ben ondan aylar önce, postallarım kana batarken ve ben bundan rahatsız olmadığım gün ölmüştüm.
(Na, Jaemin. Özgürlük Bedeli: Bir İnsanı Öldüren, İnsanlığını Öldürür. Seul Üniversitesi. 20 Eyl 2010.)
××××
Final hakkında ne düşünüyorsunuz?
Aklınızı karıştıran bir yer varsa sorabilirsiniz, hemen cevap veririm bu arada.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
flower : nomin
FanfictionLee Jeno sigaradan, alkolden ve inançsızlardan tüm hayatı boyunca nefret etmişti. Na Jaemin sigara kullanıyordu, su gibi alkol alırdı. Üstelik Jeno'nun görebileceği en büyük inançsızdı. Tüm bunlara rağmen Jaemin'in gözünde Jeno, bilinen evrenin en...