Hayallerin Peşinden...

4 1 0
                                    

7 Yıl sonra...

''Ben gidiyorum Zeynep.''

Neredeyse lisenin başından beri o tatlı gülümsemesine hayran olduğum çocuk, şuan karşımda benimle vedalaşıyordu. Gözlerinin içindeki ışıltı sönmüş, yüzündeki gülücük gitmişti. Ahh! Batuhan... Şuan yaşadığımız duygular karşılıklı ve gerçek olabilirdi. Şuan bu dediklerin okul gösterisi olmasaydı eğer!

''Nereye gidiyorsun Mehmet?''

''Dağlara. Vatanı bölmeye çalışan hainleri öldürmeye! Hakkını helal et sevdiğim. Eğer ki olur da dönemezsem, sevdanı da benimle birlikte toprağa göm.''

''Deme öyle Mehmet! Ben senin hasretine dayanamam! Geleceksin elbet. Evleneceğiz biz. Bak bu nişan yüzüğü sen ölsen de ölmesen de parmağımdan çıkmayacak Mehmedim.''

İlk defa Batu'yla bu kadar yakındık. Bu oyun olmasa çocuğun benimle konuştuğu bile yoktu. 

''Olmuyor! Açelya rolünü biraz daha hisset lütfen.''

'Tamam' dercesine kafamı salladım. Hoşlandığın çocukla böyle bir rolde oynamak pek de kolay olmuyordu hani! 

''Nereye gidiyorsun Mehmet?''

''Dağlara. Vatanı bölmeye çalışan hainleri öldürmeye! Hakkını helal et sevdiğim. Eğer ki olur da dönemezsem, sevdanı da benimle birlikte toprağa göm.''

Başlıyorduk. Yine...

  ''Deme öyle Mehmet! Ben senin hasretine dayanamam!'' 

Batuhan'ın elini tuttum ve elimin üstüne getirdim. Gözlerinin içine baktım. -ne kadar zor olsa da-

''Geleceksin elbet. Evleneceğiz biz. Bak bu nişan yüzüğü sen ölsen de ölmesen de parmağımdan çıkmayacak Mehmedim.'' 

''Zeynep... Ay yüzlüm, önce Allah'a sonra da ailene emanetsin. Kendine iyi bak Ay yüzlüm. Ben gidiyorum!''

Alnımdan tuttu ve alnımı öptü. Uzun bir sarılış ve...

''Evet çocuklar bu çok iyiydi. Oyuna 1 hafta var aynen böyle devam etmenizi istiyorum. Cuma'ya kadar çalışma olmayacak. Yani 2 gün serbestsiniz. Seslerinize dikkat edin fazla bağırmayın sakın.''

''Merak etmeyin hocam.''

Tiyatro salonundan sınıfa doğru yürümeye başladım. Okul daha yeni başlamıştı. Verilen şehitler çok  fazla olduğu için okulumuz böyle bir gösteri sunmak istemişti. Çalışmalara çok önem veriyordum. Yeni gelenlerin önüme geçmesine asla izin veremezdim.  

Sınıf kapısının önüne geldiğimde zil çaldı. Ama nedense kimse çıkmadı. Sesler geliyordu.

''Ben Gizem. Gizem Atasoy.  17 Yaşımdayım. Bu kadar.''

Yeni kız mı geldi? Dayanamadım ve kendimi içeri attım. Uzun boylu,  beline kadar inen sarı saçları, yeşil gözleri, güzeldi. Evet ama... O sinsi gülümseme, bu kız sinirimi bozacaktı bundan emindim. 

''Açelya!''

Eylül her zamanki ses tonuyla -kesinlikle bağırarak değil- bana seslendi. 

''Yeni kız geldi. Ya sanki egolu gibi ha? Değil mi?''

''Ya bize ne ondan? Hem bak ben sana ne anlatacağım, dün akşam annemle hafta sonu işini konuştum. Tabii ki hayır dedi. Bilirsin annemden kalabalık bir ortamda izin almak daha kolaydır. Dedemler yemeğe bize geldiler. Dedem yanında arkadaşlarını da getirdi. Fırsat bu fırsat dedim ve herkesin içinde izin aldım. Biraz tiyatro yaptım vee... Gidiyoruz!''

''Ya sen ciddi misin? Bekle bizi Antalya'da 1 hafta sonu!''

Heyecandan kucağıma atladı. Seviyordum bu manyak kızı. 


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 08, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MESTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin