Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Çektin mi Lisa?"
"Çektim unnie, çok güzel çıktın!"
Aynı yurtta kaldığım arkadaşlarım Lisa, Chae ve Jisoo unnie ile asansörden indikten sonra son fotoğrafımızı da çekinip,
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
, kafeye ilerlemeye başladık. Evet, kafede çalışıyoruz.Çünkü biz daha öğrenciyiz. Üniversite öğrencisi.
Kafede garson olarak çalışıyoruz. Aşçımız annem, Lee Chaerin. Buranın sahibi ise babam Kwon Jiyong. Babam genelde uğramaz ama ben, annem, kızlar ve diğer birkaç garson hep burada oluruz. Küçük kafemizden içeri girdiğimizde bizi hafif kalabalık bir yer karşılıyor.
"Hazır mısınız?"
"Eve-"
"Hazır değilim, Lisa'yım."
Sorduğum soruya cevap veren Jisoo unnie ve Chae'nin sözünü kesen Lisa'ya sert bir bakış atarken onlar da göz devirmişti. Yersiz şakası hiç de komik değildi.
>~<>~<>~<>~<>~<>~<>~<>~<>~<
Üçüne de önlüklerini uzattıktan sonra önlüğümü giydim. Önceden gelenleri Han-Eul ve Min-Ji halletmişti. Biz de içeri giren yedili ile ilgilenecektik. Siparişlerini almaya ben gidiyordum. Yüzlerine henüz bakmamıştım bile. Elimdeki defterime bakarken sordum.
"Ne istediğinize karar verdiniz mi efendim?"
Gözlerimi üzerlerinde gezdirdim. Soluk tenli, çekici bir çocuk cevap verdi.
"Bize ne önerirsin?"
Benim aksime samimi konuşması sinrimi bozsa da umursamamaya çalışmıştım.
"Alkollü isterseniz meyve kokteyllerimizi önerebilirim, ama alkolsüz isterseniz buzlu milkshake öneririm."
Bana kur yapıyor gibiydi şu soluk tenli çocuk. Tatlıydı aslında, ama-nE dİYORUM bEN!?
"Neli buzlu milkshake var?"
"Kurabiyeli-"
En küçükleri gibi duran tavşan dişli çocuk heyecanla lafımı kesti.
"Ben kurabiyeli istiyorum!"
Yanındaki her an ona sırnaşacak gibi duran kısa çocuk konuştu.
"Kurabiyem kurabiyeli istiyorsa ben de kurabiyeli istiyorum."
Düşününce... Cidden hepsi yakışıklıydı. Ama şu soluk tenli dikkatimi çekmişti.
Defterime;
Cookie's Milkshake x2
Yazdıktan sonra tekrar onlara döndüm.
"O zaman ben saymaya devam edeyim. Çilekli-"
Sabahtandır garip hareketler yapan burnunda ben olan çocuk bağırdı.
"Bir tane çilekli buzlu milkshake!"
Uzun suratlı (I don't want say J-Horse to J-Hope.) tatlı çocuk ayağa kalktı.
"İki oldu!"
Defterime;
Strawberry's Milkshake x2
Yazdıktan sonra onlara baktım.
"Mu-"
"Çikola-"
"Kızın lafını kesmeyin de öğrenelim artık."
Çikola- diyen çok yakışıklı bir yüzdü. Ama aç gibi duruyordu. Beni koruyan ise soluk tenli idi.
"Çikolatalı, muzlu ve vanilyalı. Neli istersiniz?"
Az önce lafımı kesen yakışıklı konuştu.
"İki tane çikolatalı ve sanırım Yoongi de vanilyalı içecek?"
Sorgularcasına soluk tenliye baktığında beğendiğim çocuğun adının Yoongi olduğunu öğrenmiştim.
Defterime;
Chocolate's Milkshake x2
Yazdıktan sonra adının Yoongi olduğunu öğrendiğim çocuğa baktım.
"Vanilyalı mı istiyorsunuz efendim?"
"Evet."
Yediliye döndüm.
"Peki, başka bir isteğiniz var mı?"
Yakışıklı yüz yine konuşmaya başladı.
"İki pasta ve üç tane mocha."
"Pastalar neli olsun ef-"
Ben soru soracakken onun beni hiç takmadığını, yanındaki çukur gamzeli ile tartıştığını farkettim ve sustum.
Arkamı dönüp gidecekken gamzeli ile yakışıklının kavga seslerini duymuştum.
"Ben kilo almıyorum Namjoon, tamam mı? Alsam bile beni öyle de sevmek zorundasın!"
"Zaten severim Jin, ne saçmalıyorsun? Sonra 'Ben kilo mu aldım Namjoon?' diye triplenen Yoongi mi?"
Uzaklaştığım için gerisini duyamamıştım. İçecekleri hazırlaması için Chae'ye, pastaları hazırlaması için ise Jisoo unnie'ye siparişleri gösterip bir yere oturdum. Çok garip kişilerdi. Nasıl tüm gün dayanacağım?
