Gece saat iki civarı evinin iki sokak aşağısındaki caddeye dönüp ağır ağır yürümeye devam eden Selim,nedense son beş dakikadır takip edildigini hissini bir türlü üzerinden atamadı.Sokaklar her ne kadar aydınlık olmasa da, arkasına baktığinda birilerini görebileceği kadar loş bir ışığa sahipti. Ama uç dört kez bakmasına karşın hic kimseyi görememişti. Aklına Neval geldi ve gulumsedi. Çünkü Selim'e özellikle kızgın olduğu zamanlarda ona paranoyak olduğunu söylerdi. "Sen paranoyaksin çünkü kendinden başka hic kimseye güvenmiyor ve herkesten şüphe ediyorsun" derdi. Bazen bu söylenenleri düşünmüyor da degildi. Gerçekten paranoyaklaşmış mıydı? Senelerin verdiği bu acılar kendini paranoyak biri yapmış olabilir miydi? Bu akşam hissettiği takip edilme hissi bundan mı kaynaklanıyordu? Herkesten şüphe etmesi doğal değil miydi? Kendisi gibi insan görünümünde herhangi birinin Spiritus olma ihtimali yok muydu? Tüm bunlari düşünürken aniden aklına kendisi gibi melez biri tarafından takip edildiği düşüncesi geldi. Hiç dönmemesi gereken bir sokağa dalıp, az önce yürüdüğü caddenin en başına geçiş yaparak kendini takip eden biri var mı diye bakmaya karar verdi. Tam geçiş yaptigi esnada, kendi boylarında bir adam tarafından bogazini kavrayan bir el ile kuvvetli bir şekilde duvara yapisti. Bu, sadece iki saniye gibi bir zaman diliminde olmustu. Boğazına kavrayan el öylesine güçlü tutuyordu ki, kendini ondan kurtarmak için tüm gücü ile adama vurmaya başladı. Ama sadece gözlerine odaklanan bu adamın, vurduğu darbeler karsisinda milim bile sarsılmadigini gördü. Yoksa, arayip ta bulamadigi , tamamen insan formuna girmiş bir avcı mıydı? Nefesi kesilmis , darbeleri de zayıflamaya baslamisti. Belinden hançeri çıkarip rastgele adama sapladi. Ama,sanki bir betona saplar gibi eli hançer ile birlikte geri sekti. Üstüne üstlük hançeri de yanmiyordu. İnsan formuna dönmüş Spiritus olsa hem yanar,hem de sapladigi anda onu öldürürdü. Şaşkın bir halde ne yapacigini bilemeden paniklemeye basladi ,neydi bu? İlk defa böylesine bir panik yasayan Selim, şimdiye kadar yasadigi onca kaosa rağmen bu kadar korktuğunu hatirlamiyordu. Ne olduğunu veya kim olduğunu bile çözemediği biri tarafından, boğazından tutulup ayaklarinin yerden kesilmesine, sebep olacak bir güç ile zapt edilmesi, kendini çaresiz küçük bir çocuk gibi hissetmesi neden oluyordu. Bir şeyler yapip o öldürücü baskıdan kurtulmak zorundaydı. Çünkü sadece bir iki dakika sonra nefessiz kalip yere yığılmasi içten bile değildi. Madem spiritus değil,o zaman ondan kurtulmak için tek çaresi vardi,o da Spiritus'larin dünyasına geçiş yapmak. Çünkü Spiritus veya melez olmayan hic kimse onların dünyasına geçemezdi. Kendini her zaman gittiği Spiritus'larin dünyasına geçerdi. Ama bakislarin bicak kadar keskin olan adam da eli bogazinda onunla birlikte oradaydi. Bu nasıl mümkün olabilirdi? Melez olmasına imkan yoktu, çünkü bir meleze gücünün yeteceğini biliyordu. Spiritus olmadığını zaten hançeri göstermişti. Melez veya Spiritus değilse,bu adam farklı bir varlık mıydı? Şaşkın , çaresiz ve korkuyordu. Oraya geçtikleri esnada adam elini Selim'in boğazındaki hic ayırmadan yüksek bir kahkaha attı.
"Hah hah haaa,bak sen,kayıp ruhlar dunyasinin meleziyle karşılaştım,hah hah haaa!"
Selim bunu duyunca iyice şaşkın ve sinirli bir halde konuşmaya çalışsa d , boğazındaki baski bunu engelliyordu. Çatallı ve kısık bir sesle adamın gözlerine bakıp konuşmaya calisti.
"Kimsin sen?"
Adam elini biraz gevsetti.
"Debelenmeyi bırakırsan ,ben de seni bırakırim çocuk. Zaten kurtulamayacağını da anlamışsındır, ha haaa!"Adamın bu alaycı tavri her ne kadar sinirlerini son raddeye kadar germis olsa da , doğruyu soyledigini inkâr edemezdi. Ne yaparsa yapsın ondan kurtulması imkânsızdı. O anda Neval'in söylediği cümle aklina geldi " bazen korkmali ve bunu iliklerine kadar hissetmelisin" derdi. Galiba o an, iste tam da şu andi. Korkuyor ve bunu iliklerine kadar hissediyordu. İlk defa kendini böylesine yoğun bir korku selinde hissetmesi ISR daha da urkutucuydu. Selim mücadele etmeyi birakinca adamin eli de gevsedi ve bogazini birakti. O anda Selim adamla karsilastigi yere, kendi evinin asagisindaki caddeye, bir kol mesafesindeydi. Selim'in bu arada dikkatini çeken şeylerden biri de, adamın bir anlığına çok genç,bir anlığınada yaşlı gözükmesiydi. Hissettiği yoğun çaresizlik ten beyninin kendine oynadığı bir oyun olabir miydi? Hiç kimsenin görüntüsü öylesine yaşlı veya genç gozukemezdi. Bu arada adamın yüzündeki alaycı gülümseme hala devam ediyor,ama gözlerini hiç ayırmadan direk Selim'in gözlerine bakıyordu. Sanki gözlerine bakarak bir şeyler okuyor gibi bir hâli vardı. Selim boğazındaki baskının verdiği agriyi temizlemek ister gibi bir kaç kez yutkunarak konuşmaya çalıştı.
"Kimsin?"
"Demek beni hissettim ha,beni hissetmek zordur çocuk."
Adam bunu söyledikten sonra daha da dikkatli bakmaya devam etti.
"Kim olduğunu söyle?"
"Benim kim olduğum değil çocuk,senin kim olduğun önemli. Ama sen değilsin."
"Ne demek bu, ben kim değilim?"
Adam bir sure daha gözlerine bakti.
"O ölümlere sebep olan,sen değilsin?"
Selim ne diyeceğini bilemedi. Polislerin aradigi katil olmadigini kendisi biliyordu ama bu adam bunu nasıl anlamıştı.
"O olmadığından nasıl eminsin?"
"Sen kayıp ruhları oldurensin,insanları değil."
"Spiritus'lardan mı bahsediyorsun?"
"Onlara Spiritus mu diyorsun?"
"Sen ne diyorsun?"
Adam tekrar gulumsedi ama bu defaki alaycı gülümseme değil,takdirle karışık bir gülümsemeydi. Bir süre daha baktıktan sonra arkasını dönüp yavaş yavaş yürümeye başladı. Ama Selim hala kim olduğunu bilmiyor ve bunu öğrenmek istiyordu.
"Hey dur! Kimsin sen,adın ne?"
Adam bu soru karşısında hic durmadan yürümeye devam ediyor ve Selim'e cevap veriyordu.
"Benim bir çok adım var çocuk,hem de bir çok,hah haaaa!"
Selim arkasinda n hizlica yürüyüp kolundan tuttu ama sanki bir demir parcasini tutar gibiydi, adamın kolunda en ufak bir esneklik yoktu. Son kez adam dönüp ona baktı.
"Çok güçlü bir kişilik sin çocuk,mucadelene devam et,karsiligini alacaksın."
Bunu söyler söylemez tekrar yürümeye başladı ve sanki hiç var olmamış gibi yavaş yavaş silinerek Selim'in gözleri önünde yok oldu. Selim ise ne yapacagini sasirmis bir halde olduğu yerde öylece kala kaldi. Neydi bu? Az önce yasadigi şeyler neyin nesiydi? Kimdi bu adam? Neden gelmiş ve neden gitmişti? Kafasi iyice karisik bir halde etrafina bakindi ve evinin yolunu tuttu. Neval evde olmalıydı, ona hemen bu olanlari anlatmalı ve hayal görmediğini kendine ispatlamaliydi. Asıl gitmek istediği yer Mühendisin yanıydı ama bu aksam olanları hem Neval'e,hem de Mühendis'e ayri ayrı anlatacak değildi. Etrafina tekrar bakarak yürütmekten vazgeçip direk Neval'in odasina geçiş yaptı. Neval ise yataginda oturmuş kitap okuyordu. Selim'i görünce aniden irkilse de ters bir şeyler olduğunu anladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SPİRİTUS RUHLAR DÜNYASI
HorrorVazgeçişlerin olduğu dünyada, İnanmakta vazgecmisler yaşayacak. Kalplere karanlık girecek, Ve orada her korku yaşanacak. Hatıralar silinip yerine karanlık dolduracak. Gün gelecek,her şey unutulacak. İnanan geldiginde,bir umut dogacak, İnanan geldiği...