Yoongi'den ayrıldığım gibi gülümseyerek Jungkook'a baktım. Gözleriyle önce tebessümle kıvrılan dudağıma ardından gözlerimin en derinine bakıp o da gülümsedi. Ama gözleri Yoongi'yi bulunca gülümsemesi anında kayboldu.
"Eğer Taehyung seni affetmemiş olsaydı senin çok pis ağzına sıçardım Yoongi." Dedi sert ses tonuyla. Yoongi ise sesini çıkarmadı. Cidden bugün beni fazlasıyla şaşırtıyordu.
"Jungkook,tamam. Barıştık oldu mu? Sakin ol lütfen." Deyip koluna girdim ve kapıyı açtım. Çıkmadan önce hemen konuştum çünkü Jungkook kolumu çekmeye çalışıyordu.
"Yoongi, hadi dikilme gel. Azar işitmeyelim."
"Tamam Taehyungie, yüzümü yıkayıp geliyorum." Deyip kapıyı kapattı ve bende Jungkook'a döndüm.
"Niye o kadar sert tepki verdin Jungkook?" Anında durdu ve Yoongi'ye az önce baktığı sert bakışlar beni buldu. Ve ben anında o bakışları görünce titredim..
"Niye mi!? Taehyung o sana vurdu. Senin şiddeti sevmemene rağmen.. O an... o an öyle bir sinirlendim ki Yoongi'yi yere görebilirdim. Ama senin saf kalbin dayanamadı ve hemen onu affettin..."
"Böyle deme Jungkook. Hem sadece özür diledi diye affetmedim ben onu. Sence sadece özürle affeder miydim?" Bakışları yumuşadı ve gözlerime baktı.
"Hayır..."
"O zamaan! Hadi pratik odasına!" Deyip sırtına atladım hemen.
Jungkook artık normal karşılıyordu sırtına her an çıkmamı. Yuvam gibi bir şey olmuştu. Fazlasıyla seviyordum Jungkook'un sırtını. Fazla ağır olmasam hiç inmem ama çocuk beni taşıyamaz ve yere kapaklanırsak diye korkuyorum bu yüzden fazla durmuyorum.
"Oh! Taehyung-shi, siz ne kadar kilo almışsınız böyle! Aigoo... sizi taşıyamıyorum bile." Dedi kahkalarının arasından.
Yalan söylediğini biliyordum sırf ben sinirleniyim diye yapıyordu. Salak işte sanki ben hala aynı kilo da kaldığımı bilmiyordum.
"Ah Jungkook-shi, siz de amma yalancı oldunuz." Der demez sırtına vurdum. Ve kulağına fısıldadım. Bu yaptığıma titremişti. Gülümsedim..
"Jungkook, Yoongi birazdan çıkacak ve sunbaenim de bizi bekliyor. Böyle şakaya devam edersek yanlış bir şey yaptığımızı düşünebilirler..."
Ve o da gülümsedi.
"Ne gibi bir yanlış Taehyung-shi?" Deyip kafasını kaldırıp bana bakmaya çalıştı. Ve bende beni görsün diye omzunun sağ kısmına kafamı onu görebilecek şekilde koydum, ve o güzel gözlerine bakıp konuştum.
"Beni becerdiğini sanabilirler. Zaten ikimiz çok şüphe çekiyoruz değil mi Jungkook-shi?" Dediğimde kocaman bir kahkaha attı.
"Yani semeyim öyle değil mi?"
"E yani Jungkook. Ben mi seni düzerim, sen mi beni tanrı aşkına? Bir senin yapına bak bir de benim. Ukeyim diye bağırıyorum resmen.." ofladım. Belki benimde seme olduğum günler gelird- ne saçmalıyorum tanrı aşkına!
Dişleri gözükecek kadar gülümsedi ve bana gözlerimin en derinine baktı.
"Seni seviyorum Taehyungie..."
"Bende seni seviyorum Jungkookie..."
Dedik ve gülümsedik. Ama duyduklarımızla gülümsememiz anında solmuş ifadesiz kalmıştık.
"Jungkook, Sevgilini düzmediğine göre artık pratiğe devam etsek mi diyorum. Yanınızdan geçen Yoongi'yi ve bizi görmediniz bile.. Tanrım, aşka bak... dua edin de bang pd öğrenmesin başınız belaya girebilir.."
Ben gelmiş bulunmaktayımdırmıştırmış..