31.BÖLÜM

70 22 0
                                    

Kaynayan suyu kupalara doldurdurup tepsiyi elime aldım ve unnienin odasına doğru yürümeye başladım. Bir gün içerisinde ne de çok şey yaşamıştık. Kısaca sıradan bir günün değişin hazin sonundaydım.

Elimde ki tepsiyle unnienin odasına girdiğimde o hala yatağının üstünde, yastığına sarılarak ağlıyordu. Tepsiyi masanın üstüne bıraktım ve yavaşça unnienin yanına oturdum. Ardrından kollarımı ona sardım.

"Unnie ne oldu? İyi misin?"

"İyiyim desem inanır mısın Melina?"

"Açıkcası inanmam ama bilirsin ben iyi bir oyuncuyum. Yani cevabı sen seç."

"Bir cevap veremk istemiyorum sadece biraz ağlamak istiyorum."

Unnienin cevabının ardından ses çıkartmadım. Unnie ise sessizce ağlamaya devam ediyordu. Elimi saçlarına götürdüm ve yardımcı olmak istercesine saçlarını okşuyordum. Belli ki bir şeyler olmuştu. Zira unnieyi az da olsa tanımıştım. O kolay kolay kırılacak, kırılsa bile bunu belli edecek tipte bir insan değildi. En azından göz yaşlarıyla.

Unnienin bir saat boyunca omzumda ağlayışları durmuştu. Belli ki artık içindekileri az da olsa boşaltmıştı. Ya da göz pınarları kurumuştu.

Unnie kafasını omzumdan kaldırdı. Hareketlendiğinde ne yaptığını anlamak adına onu izlemeye koyuldum. Yatağın üzerinden kalktı ve soğumuş olan kahveleri eline aldı. Kupalardan birini bana uzattığında özlem duyudğum sesi kulağıma doldu.

"Ağlamam bittiğine göre sıra dertleşme kısmına geldi."

Tebessüle konuştuğunda ben de ona tebessümle karşılık verdim. Ben ne olduğunu sormadan unnie konuşmasına devam etti.

"Evet. Bir şey oldu ama olan şey bugün içerisin de gerçekleşmedi. Bu hikaye biraz eskiye dayalı. Ben ise bu hikayenin sonuna hala alışamadım. Bu hikaye benim hikayem. Güzel başlayan fakat güzel bitmeyen hikayem. Bugün sana makyaj yaparken aslında gerçek mesleğimin makgözlük olduğunu söylemiştim değil mi?"

Yüzünde ki zoraki tebessümün yerini acı alırken sormuştu unnie. Biraz üzüntü ve çokça da merakla evet dercesine başımı salladım.

"Ben Kore'nin en iyisi olmasam da hatrı sayılır iyiliğininde bir makgözdüm. En azından Bighit'in yeni çıkacak çaylağı için özellikle bulunan bir makgöz. Ben orda makgözlüğe başladığom sırada çaylak grubun çıkışı için orda bulunuyordum. Fakat çaylakların içerisinde birisi vardı ki bu çocuk benden küçük olduğu çok belli olsa da dikkatimi çekiyordu. Malyaj sırası ona geldinde içten içe sevinmiştim. Elim onun yüzüne deydiğin de ise elektirik çarpmışcasına bir his sarıveriyordu vücudumu. Tabii bu çaylağın bizden gizleyerek girdiği grupta ki kardeşimin arkadaşı olduğunu bilemezdim."

Unnie tepkimi ölçmek için ara verdiğinde şaşkın suratıma bakıp tebessüm etti. Ki anlattığı şey beni gerçekten meraka sürüklemişti. Unnie birisine aşık olmuştu ve bu kişi de Yoongi'yle aynı gruptaydı. İçimde ki ses kendi kendine Bts üyelerinin isimlerini sayarken unnie devam etti.

"Kim olduğunu düşünüyorsun değil mi? Seni yormayacağım ama kendi hikayemi de bölmeyeceğim. Beni neşesiyle kendine bağlayan çaylak da yavaş yavaş bana aşık oluyordu bunun farkındaydım. Ona makyaj yaparken suratıma bakamıyor. Başka üyelere makyaj yaparken gözlerini benden ayırmıyor, diğerleriyle yakın olunca sebepsizce onlarla sorun çıkartıyordu. Bir gün ben Yoongi'yle bu ünlülük olayını bizden sakladığı için hararetli bir konuşmanın içindeyken ikimizin yanına gelmişti ve konuşmamıza istemeden kulak misafiri olmuştu. İkimizin kardş olduğunu öğrenince istemeden verdiği tepki bir aşk itirafına dönüşmüştü. Ne söylediğini merak ediyorsun değil mi? Tam olarak 'Nası ya deli gibi hoşlandığım kız şimid Suga hyungun noonası mı? Olamaz ya ben onunla sevgili bile olmadan nasıl ailesiyle iyi geçineceğim?' dedi. Tabii ardından Yoongi kafasına bir tane geçirdi ve 'Obenim noonam'dedi. Tabbi ben öğrenmek istediğim şeyi çoktan öğrenmiştim.

Motionless Suga Marry HerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin