Mektup

1K 79 79
                                    

Selam, Minna!

Ben Aoi, bu 'Çoklu Yazar Projesi'ni başlatan kişiyim. Kedileri, anime ve mangaları, rock müzikleri ve posterleri çok severim. Fujoshi'yim, lise 3. sınıfa gidiyorum. En sevdiğim shipi tahmin ediyorsunuzdur~

Bana ulaşmak için sosyal medya hesaplarını kullanabilirsiniz~

Wattpad- aoiastre
Instagram(Wattpad için kullandığım)- kuroastre
Twitter(Özellikle iyi Soukoku çizerleri arıyorsanız takip ettiğim kişilere göz atabilirsiniz)- aoiastre

Yorumlarınızı bekliyor olacağım...

İyi okumalar!

...

         Kızıl saçlı mafya üyesi yarısından fazlası boş olan bara girdi, ancak bakışlarını etrafta gezdirmeye tenezzül etmedi. Aşağı inen merdivenlere yöneldi direkt. Zaten barda olanların çoğu ya yalnız gelmişti, ya da fazla konuşma yanlısı değildi.



      Son 4 yıldır bir kere bile adımını atmadığı yer, bu kadar sürede azıcık dahi değişmemişti. Gerçi, taburelerin derisi değişmişti sanki, önceden daha farklı bir tondaydılar.


     Peki bunca yıl sonra Chuuya'yı içeriye adım atmaya iten şey neydi? Emin değildi. Bir sürü şey buna neden olmuş olabilirdi.

Kimi kandırıyordu? Tabii ki her şey yine Dazai'ın başının altından çıkmıştı.


       "Bıçağımı onun boynunu kesmek için kullanmalıydım." Kendi kendine mırıldandıktan sonra tabureye oturdu, buranın şaraplarını beğenmediğinden farklı bir şey istedi. Onca zaman sonra eski partnerini tekrar görmüş olmak anılarını canlandırmıştı.



     İçkisinden birkaç yudum alamadan, tanıdık bir ses duydu. Barmen de, kendisi de gelenin kim olduğunu neşeli sesten anlamıştı. "Ooo, küçük mafya üyesini buralarda görmek bana geçmişi hatırlattı. İlk defa birlikte burada içmiştik sanki~" Chuuya umursamadan barmeni izlemeye devam etti. 50'li yaşlarındaki adam ne kadar süredir burada çalışıyordu acaba? Eh, Chuuya buraya ilk geldiğinden beri çalıştığı kesindi.




     Dazai ise herhangi bir tepki alamamış olmasına rağmen buna bozulmamış, şapkalı olanın yanındaki yerini almıştı. "Chuuyaaa..." Chuuya kafasını yana çevirdi. "Ne var bandaj israfı?"

       "Nee, çok kabasın~" Genç adam bardağı sertçe bırakarak tüm vücudunu yan çevirdi. "Yumruğumu mu özledin Dazai? Halbuki daha bugün yemiştin bir tane. Az geldiyse hiç çekinmeden söyleyebilirsin."



      Dazai kıkırdadı ve bir bardak içki de kendisi istedi. Ardından çenesini eline yaslayarak iç çekti. "Eskiden bu kadar kaba değildin."


"Bunu bana haber verme zahmetinde bile bulunmadan mafyayı bırakan kişi mi söylüyor?"




      "Kendi nedenlerim vardı!" Dazai kafasını yana çevirince eski ortağının hüzünle sırıttığını gördü. "Öyle işte. Senin hep kendi nedenlerin var." Esmer olan diğerinin hüzünlü ifadesine bakmaya daha fazla katlanamayarak kafasını çevirdi. Suçluluk hissi tüm vücudunu sarmıştı.



      Arada geçen oldukça gergin bir sessizlikten sonra, Chuuya iç çekti ve 4. bardağını da bitirerek tekrar doldurulması için ileri itti. "Seni aramak istedim. Her sokakta. Ama biliyor musun, arabam patladı. Sanki biri seni bulmaya çalışacağımı tahmin etmiş gibi." Dazai arabaya koyduğu bombayı hatırlayarak yutkundu.




      Konuyu değiştirmek istercesine etrafa bakındı ve neşeli bir yüz ifadesini takındı. "Şaraplarından vazgeçip buraya geldiğine inanamıyorum~" Kızıl saçlı olan yarı sarhoş bir biçimde gülümseyerek kafasını kaldırdı. "Seni görünce anılarım canlandı. Sonra buraya uzun zamandır gelmediğimi hatırladım. Sen neden buraya geldin? O olaydan sonra bir daha buralara uğramazsın diye düşünmüştüm." Odasaku'nun adını söylememek için özen göstererek sordu. Her nedense, Dazai'dan nefret ettiğini söyleyip dursa da, onu üzmek de istemiyordu işte.





      "Buraya gelirsem seninle karşılaşacağımı düşündüm. Hem, zindandayken senden gizlice aldığım ev anahtarını geri vermenin mantıklı olduğunu düşündüm." Chuuya siyah kedili anahtarlığı görmesiyle hızlıca anahtarlarını alıp cebine attı. "Teme, eve gitseydim ne olacaktı?!"



      Aslında Dazai, Chuuya'nın evde olacağını düşünmüştü. Böylece anahtarları kullanarak eve girebilir, Chuuya'ya sürpriz bir baskın düzenleyebilirdi. Ancak görünüşe bakılırsa aradan 4 yıl geçince bazı şeyleri tahmin etmek de zorlaşıyordu. Genç adam evinde değildi. Yine de Dazai, yanıldığını kabul etmeye niyetli değildi.





     Yanındaki kısa adam elini alnına koyarak ofladı. "Tanrım, beni iğrendiriyorsun."


"Ben de senin her şeyinden nefret ediyorum Chuuya."





         Ardından ikisi de eskiden sıkça tekrarladıkları bu diyalog karşısında kahkaha atmaktan kendini alamadı. Barmen elindeki bardağı kurularken o da tebessüm etmişti.



      "Görünüşe bakılırsa ceketinin cebine bıraktığım mektubu okumamışsın." Chuuya dalgın bir ifadeyle bardağındaki buzla oynarken söyledi. Dazai ise şaşkın bir ifadeyle ona dönerek kafasını hafif yana yatırdı. "Mektup mu? Ne mektubu? Yoksa bana olan nefretini kelimelere dökmeye karar mı vermiştin? Tüh, yazık oldu. Çünkü o ceketi yaktım gitti."




      Chuuya'nın bakışlarında bir anlığına yakaladığı üzüntü, yerini tekrar boşluğa bıraktı. Genç adam parayı tezgaha bıraktıktan sonra hafif yalpalayarak merdivenlere yöneldi. "Boşversene."



      Dazai yüzünde küçük bir tebessümle onu izledi. Küçük figür gözden kaybolunca cebindeki beyaz mektup zarfını çıkartarak göğsüne yasladı. "Bunca süredir bu mektup sayesinde ayakta durduğumu bilse yapacağı yüz ifadesini merak ediyorum. Acaba hala mektupta yazdığı gibi beni seviyor mudur?" Aksi ihtimali hemen aklından silerek bardağından son bir yudum daha aldı.

...

-Aoi.

Soukoku | One Shot CollectionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin