Yanımda Olan Kişi

843 70 94
                                    

-Dazai 15, Chuuya 15-

İyi okumalar...

...

         15. yüzyılın sonuna doğru, bilim adamları bir süredir herkesin başına bela olan hastalığın tam nedenini keşfettiler. Kişinin çiçek yaprakları kustuktan sonra bir hafta içerisinde acı çekerek ölmesine sebep olan hastalık, karşılıksız ilk aşk sebebiyle ortaya çıkıyordu. Ayrıca hastalık bir kere başlarsa, 2 gün içerisinde karşıdaki kişi de sizi sevmeye başlamazsa, iyileşemiyordunuz.



      Her ne kadar hastalık bulunup, adına da "Hanahaki Disease" denilmiş olsa da, çözümü ancak 20. yüzyılın sonlarına doğru bulunabilmişti. Kişinin beyni bir çeşit yıkanmaya maruz bırakılıyor, bu sayede sevdiği kişiye karşı olan duygularını unutuyordu. Hastalık da sona eriyordu, kesin çözüm bulunmuştu.




     Tabii ki, hasta olan kişiler çoğu zaman kime aşık olduklarını anlayacak kadar yaşamıyorlardı bile. Çünkü hastalık başlamak için zaman beklemiyordu, aşkın tohumları atıldığı andan itibaren en geç 24 saat içerisinde etkisini göstermeye başlıyordu.







       Dazai tabii ki de asla böyle bir hastalığa yakalanacağını düşünmemişti, o insanlığını yitirmişti, aşık olması mümkün müydü ki? Ancak yalanlardan oluşan kurnaz hayatı ona bir kez daha çelme takmış, birine aşık etmişti genç adamı.

Peki ya kime?



       Avuçlarını dolduran çiçek yapraklarına baktı. Şimdi gidip hafızasını mı sildirmesi gerekiyordu? Hele de tedavi, bir daha asla aşık olamamasına neden olacakken... Hayır, bunu istemiyordu. Aslında, aşık olduğu kişiye teşekkür etmeliydi. Ölmesini sağlayacak kesin bir yoldu bu.


Peki kime aşık olmuştu?




       Başına giren ani ağrıyı önemsemeden yataktan kalktı ve lavaboya yöneldi. "Ölüme aşık olmuş olmalıyım." Kendi yaptığı espriye güldü ve saçlarını geri yatırdı.




      Hazırlanıp elinde kahvesiyle Liman Mafyası'nın binasına girdiğinde, onu kızıl saçlı astı karşıladı. Yüzünde uykulu bir ifade olmasına rağmen dimdik durmuştu, elindeki raporları kontrol ettikten sonra Dazai'ya verdi. Yüzü aniden şaşkınlıkla bakmaya başladı. "Pek iyi görünmüyorsun... Soğuk filan mı aldın?"





        "Hayır gayet iyiyim. Bence sen kendin hakkında endişelenmelisin, bu kadar zayıfken her an hastalanıp ölebilirsin. Gerçi, bu beni mutlu eder~" Chuuya genç adamın koluna sert bir yumruk geçirdi ve koridorda yankılanacak şekilde bağırdı. "Seni öldürmemek için hiçbir nedenim yok biliyorsun değil mi!?"

...

      6. gün... Dazai sıklıkla geldiği barın taburesinde dönerken içinden geçirdi. Bir sonraki gün ölecekti, her ne kadar bir haftadır fazlasıyla acı çekiyor olsa da pişman değildi. Hem, pişman olsa da bunun bir yararı yoktu, tedavi edilebilecek evreyi çoktan geçmişti zaten.







       Parayı tezgaha bıraktıktan sonra dışarı çıktı, dar sokakta yürürken gökyüzüne baktı. Yıldızlar her zamanki gibi yerlerine yerleşmişler, önlerini kapatacak bir bulut olmadığı için mutlu görünüyorlardı.





      Sokaktan çıkıp tam evine yöneliyordu ki, duvara yaslanmış olan Chuuya'yı gördü. Kızıl saçlı genç elindeki sigarayı yere attı, dün geceden beri yerde olan kar memnuniyetle bu kurbanı kabul etti. "Oi Dazai, beklettin beni."




      Dazai ise şaşkınca durdu ve kaşlarını kaldırdı. "Beni mi bekleyecektin? Neden?" Chuuya motoruna bindi ve kaskını eline aldı. "Sana bir şey göstereceğim."




     Dazai önce reddetmeyi planlasa da, yaşadığı son günde yapacak daha iyi bir şeyi olmadığını fark ederek motora yöneldi. Chuuya'nın arkasına geçti ve sıkıca tutundu. Genç adamın hız tutkunu olduğunu biliyordu.






      En sonunda Chuuya durduğunda Dazai yere atladı ve kusmamak için ağzını kapattı. Daha önce hiç bu kadar hızlı bir şeye binmemişti. Bakışları Chuuya'nınki ile buluştu, kızıl saçlı olanın burnu kızarmıştı. Gözleri ile uyuşan mavi atkısı ve full siyah giyimi havalı bir görüntü oluşturmuştu.





       Geldikleri tepede Chuuya yere ceketini atarak oturdu, karın üstüne oturmak istemediği belliydi. Dazai da onu taklit etti. Tam Chuuya'ya neden burada olduklarını soracaktı ki, düşünceleri havai fişek sesiyle bölündü.


"Bana hayatında daha önce hiç havai fişekleri izlemediğini söylemiştin. Ben de, hazır imkanım varken... yani... anladın sen işte." Chuuya gözlerini manzaradan ayırmadan konuştu.





       Dazai ise şaşkın bir biçimde baksa da, yüzüne mutlu bir gülümseme yerleştirdi ve bakışlarını gökyüzünü aydınlatan ışıklara çevirdi. "Çok güzeller... Teşekkürler, Chuuya..."



      Birkaç dakika sonra gösteri bitmişti, Chuuya sessizliği bozdu. "Dazai? Hiç... aşık oldun mu?"




       "Evet." Dazai karanlığa bakarak yanıtladı. Bir sonraki gün öleceğini söylemek gibi bir niyeti yoktu. "Sen?" Chuuya hüzünlü bir şekilde gülümsedi. "Benim için değerli birisi var, ancak aşık olduğumu sanmıyorum. O kişinin beni sevmesi imkansız, ve buna rağmen Hanahaki Disease'ye yakalanmadım. Sanırım sadece bir hoşlantı..." Gülerek kafasını yana yatırdı. "Çok acınası hissediyorum."






      Dazai da gülerek tepki verdi. Kendisi aşık olmasına rağmen kime aşık olduğunu bilmiyordu, acınası olan biri varsa o da Dazai'ydı.




      Chuuya ayağa kalktı ve Dazai da onu izledi. Birlikte tekrar kısa süren bir motor yolculuğunun ardından barın yan sokağına gelmişlerdi.



      Chuuya aniden uzaklaşmaya başlayan Dazai'ya seslendi. Kahverengi saçlı genç durarak arkasını dönmüş, merakla bakıyordu. "Bir ihtimalle... beni seviyor olabilir misin?"




     Dazai bir anlığına duraksasa da sonrasında kahkaha attı. "Chuuya~ Şakalarını gecenin bir yarısında yapmamalısın." Chuuya da sahte bir şekilde kıkırdadı ve gaza basarak uzaklaştı.

...

      Dazai kendi evinde, duvara yaslanmış, pencereden dışarıya bakarak kesik kesik nefesler alıyordu. Büyük ihtimalle alabileceği son nefesler bunlardı, o yüzden tadını çıkardı ve son haftasının nasıl geçtiğini düşündü. Aklında kalan tek şey, bir önceki gece astıyla arasında geçen konuşmalardı.




      Nefes almak daha da zorlaştı ve en sonunda, Dazai yorgunca gözlerini kapattı.

Onu kurtaracak bir Hirotsu-san yoktu.

Onu hastanede azarlayacak bir Mori yoktu.

Ona yaşaması gerektiği hakkında saçma diyaloglar sıralayacak bir Akutagawa yoktu.

Herkes onu yüzüstü bırakmıştı.

      Şimdi yukarıdan acıyarak bedenine bakıyordu. Mutlu muydu? Emin değildi. Sanki ölmek bile onun içindeki boşluğu dolduramamıştı.

Tam o sırada, evin kapısı sert bir kırılma sesiyle açıldı ve Chuuya içeri girdi.

Genç adam dizlerinin üstüne çökerek, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

Dazai anında pişman oldu.

Yanında olan tek kişi Chuuya'ydı.

Ve Dazai'ın aşık olduğu kişi, bu kızıl saçlı gençten başkası değildi.

...

-Aoi.

     





     

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 01, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Soukoku | One Shot CollectionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin