Bara adımımı atar atmaz bütün gözler benim mavi lenslerimle buluştu.Adımlarımı en can yakıcı şekilde atıp adeta gözlerimle insanları öldürüyordum.Herkese ters bir bakış atıp kendi işlerine dönmelerini işaret ettim.Bir tabureye geçip kendime en ağırından bir içki istedim.Gözlerimi kalabalıkta gezdirirken elimdeki bardakla oynuyordum.Bardaktaki içkiyi bir dikişte içip yerine koydum.İkincisi tekrar gelirken bardağı barmene ittirdim.Korkuyla bana bakan barmene gözlerimi diktim.
''Şişeyi ver.''
Başıyla belirli belirsiz 'evet' anlamında işaret yapıp arkadaki raflardan bir tanesini çıkarıp bana koydu.Ücretinden bir miktar fazla parayı koyup ittirdim ve ayağa kalktım.İğrenç insanlar! Tanrı aşkına koskoca Londra'da konuştuğu biri olmayan bir insanın kimlerle oturup saatlerce konuşmasını bekliyorsunuz ki! İnsanlara dokunmamaya özen gösterip bardan çıkmaya çalışıyordum.Omzumda hissettiğim sertlikle sağıma döndüm.Saçlarıyla uyumlu deri ceketiyle bütünleşmiş siyahlar içinde tek rengin ela gözleri olduğu bir adam...
''Dikkatli olmalısın,bebeğim.''
Gözlerimi devirip ondan biraz daha sert olmaya çalışarak omzuna çarpıp bar kapısına doğru adımladım.Dışarıda yeni durmuş yağmurun soğukluğu, ne siyah şortumdan dolayı açık olan bacaklarıma, ne de siyah,sıfır kol tişötüme etki ediyordu.Elimdeki şişeden büyükçe bir kaç yudum aldım.İçkiden biraz daha içip duvara fırlattım.Kırılma sesi kulaklarıma dolunca bir nebzede olsa öfkem dinmişti.Gözlerimden akan yaşları önemsemeden uçurumun kenarına geçtim.Buradan atlasam bile ölmeyecektim.Çünkü ben bir vampirim.İki bin yıldır yaşıyorum.Ölümsüzüm ve ölmüyorum.Ayaklarımı aşağı salıp oturdum.Ay buradan çok net gözüküyordu.Soluma önce bir gölge düştü.Ardından yanıma bardaki ela gözlü çocuk geldi.Tam kalkıp gideceğim sırada beni bileğimden tutup geri oturttu.Ona anlamamışca baktım.Beni engelleyecek kadar güçlüydü.Hatırlatayım ben bir vampirim.
''Evren dengeyi sağlamak için karşı cinsden birinide senin gibi yaptı,güzelim.''
Kaşlarımı çatıp ona baktım.
''Sen neyden bahsediyorsun?''
Bana bakıp gözyaşlarımı sildi.
''İki bin yıldır bende aynı şeyleri yaşadım.''
Kafam karışmıştı.Ne yani ben tek değil miydim? Hızlıca ayağı kalktım.
''Kanıtla.''
Kendini ani bir haraketle uçurumdan attı.Refleks olarak aniden aşağı baktım.Kendimi o anda geriye doğru düşerken buldum.
''Kanıtladım.Sıra sende.''
Beni bir anda uçurumdan attı.
***
''Aaaaaaaaaaaa!''
Kendimi yataktan attığım ve bağırdığım gibi annem -Jessica- ve babam -George- içeri gildi.
''İsabel, kızım, iyi misin?''
Babam yanıma gelip sarıldı.Sarılmasına karşılık ben de sarıldım.
''İyiyim baba.Sadece rüya gördüm.''
Saçlarımın arasına minik bir öpücük kondurdu.Annem gelip önüme çöktü.
''Bebeğim, bu rüyalar-aslını istersen kabusların uzun bir süredir devam ediyor.Babanla bir karara vardık.''
Babama 'Söylemeliyiz' anlamında baktı.Daha sonra elini yanağımda gezdirdi.
''Seni psikoloğa götüreceğiz.''
Elini ittirdim.Babamdan da ayrıldım.
''Hayır, hayır, hayır! Oraya gitmeyeceğimi size kaç kere söyledim!''
Babam başını olumsuz anlamda salladı.
''İstediğin kadar itiraz et, meleğim.Yarın okuldan sonra kesin, gidiyoruz.''
Omuzlarımı düşürdüm.
''Ama baba!''
Bana bakıp kaşlarını kaldırıp başını iki yana salladı.Oflayıp onlara arkamı döndüm.Kapının kapanma sesi duyulunca sırt üstü uzandım.Yaklaşık bir aydır bir takım rüyalar görüyordum.Her seferinde ela gözlü, siyah saçlı bir çocuk oluyordu.Her rüyamda farklı şekilde oluyor.Bazen bir katil, bazen bir dövüşçü, bazen bir kötülük meleği ve bazen de bugünkü gibi bir vampir...Hadi anlıyorum o kılık değiştirip rüyalarıma giriyor peki neden ben de değiştiriyorum? Hiç anlayamıyorum.Of! Birde şu psikolog çıktı başıma.Tanrım sen bana yardım et!
***
Çantama son olarak kalemimi de koyup omzuma astım.Ayna da kendime son bir kez bakıp merdivenlerden uçarcasına indim.
''Anne! Baba! Ben çıkıyorum!''
Ses gelmeyince etrafa bakındım.Masanın üzerindeki notu görünce elime alıp okudum.
'Meleğim, acil bir toplantı çıktı.Erkenden çıkmak zorunda kaldık.Okuldan sonra nereye gideceğimizi unutma,lütfen.'
Yazıyordu.Altındada kocaman bir gülücük.Yerine bıraktım ve kapıdan çıkıp arabama bindim.Gaza bastıktan sonra radyo ile uğraşmaya başladım.Rihanna-Only Girl kulaklarıma dolunca biraz daha açıp yol boyunca sessizce eşlik ederek arabayı sürmeye devam ettim.Okul görüş alanıma girince arabayı parkedip çantamı koluma aldım.Dikiz aynasında rujumu tazeleyip indim.Okula girip, koridorda ilerlemeye başladım.Dolabımın önüne geldiğimde şifreyi girip çantamı koydum.Dersimiz İngiliz Tarihi idi.
''Selam!''
Sol tarafımda kalan dolabın sahibi en iyi arkadaşım Anna'nın sesini duyunca gülümsedim.
''Selam!''
O işini hızlıca hallledip sağa doğru açılan kapağı sola doğru iterek kapattı.
''Bak sana ne diyeceğim.''
Elime kitaplarımı alıp devam etmesi için başım ile işaret ettim.
''Okula yeni çocuklar gelmiş ve inanır mısın, bu çocuklar harika.Ama biraz belalı tiplere benziyorlar.''
Ona kaşlarımı çatıp döndüm.
''Kaç kişiler?''
Dolabımın kapağını işaret edip konuştu.
''Eğer kapatırsan görürsün.''
Kapağı hızlıca kapatıp soluma döndüm.Aman Tanrım! Bu O.
Konuşacak fazla bir şeyim yok ^_^ Umarım beğenmişsinizdir :D <3