Berke GÜNAYDIN,
Okul var bugün.
Mert, Aslı ve Sanem konuşuyoruz işte. Arkadaşlarımı tanıtmadım çok özürdilerim. Şimdi başlıyorum;Mert, kumral saçlı perçemli, açık kahverengi gözlü, uzun boylu, beyaz tenli . Ne varsa her şeye kızıyor! Aslı, sarı saçlı, kaküllü, açık yeşil gözleri var. Beyaz tenli ve boyu...Sanem'den biraz uzun ve çok atarlı bir kız.idare etmeye çalışıyoruz işte üç yıldır... Sanem, siyah saçlı böyle bukleli, buğday tenli, koyukahverengi gözleri var . Boyu da bir elli beş falan. Biraz çekingen bir kız. Benim gibi aslında. Kendimi tanıtayım bari; sarışınlar grubundayım, mavi gözlerim var, beyaz tenliyim ve Mert kadar boyum olduğunu söyleyebilirim. Umarım beni seversiniz. Şimdi derdimi dökebilirim.
TEOG denen bir şey varmış.Yasemin teyzem yaz tatilinde biraz bahsetmişti. Ama pek üstüne düşmemistim . Şimdi de okulda 8. Sınıflar için teog denen bir canavarın dolaştığından bahsediyorlar! Ne bu şaka mı? Bir de uykum var zaten. Bari söylemeden önce yüzüme soğuk su dökselerdi! Bizimkiler de şikayetçi. Mert, tabi hazır cevaplarını hazırlamış da gelmiş.
"Ne yapacağız ki biz? Bu sene!" Gerçekten sıkışmış gibiydi. Ben en azından biraz biliyordum ama o yeni uyanıyor herhalde. Aslı, sarı saçlarıyla oynarken birşey düşünüyordu.
"Çalışmamız lazım ne bekliyordun ki Mert? Milli Eğitim Bakanlığı bize havadan puan yağdırmayacak,"dedi.
Sanem, zaten leyla gibi dalmış nereye gidiyorsa gidiyordu. Elimle bir vuruş yapınca şaşkınca bana baktı.
"Berke! Ödüm koptu, "dedi. Tabi Sanem'e takılmayı gizlice kendime eğlence yapmışımdır.
"Bakıyorum da hiç susmuyorsun Sanem Hanım az bir sus. Hayırdır? "Dedim. Biraz bozulmuştu. Siyah bukleli saçının ucunu parmaklarına dolayıp bir süre oynadı. Cevap beklediğimi gösterircesine ona bakıyordum. Mert, Aslı zaten bizi duymuyordu. Uçup gitmişlerdi. Böylesi daha iyiydi. Şimdi en azından Mert'in azarlarına maruz kalmıyordum. Sanem, 'Sana ne? 'Der gibi yüzüme baktı.
Sonra, "Hiç uykum var biraz, "diye cevap verdi. Bu kızda birşeyler var. Bir de niye sürekli cam kenarına bakıyordu ki? Biz duvar kenarındaki dört sırada oturuyorduk. Bir sohbet ortamı vardı. Bize bakması gerekmez miydi? Yeni gelenlere bakıyordu sanırım. Kumral uzun boylu biraz zayıf bir çocuktu. Tanışıklardı belki de. Neyse yoklamada adını öğrenirdik. Mert'e dersin ne olduğunu sordum. Azar çetelemi tutmaya başlayabilirim. Beni tersledi.
"Günaydın Berke! Oğlum tahtaya baksana bir zahmet Türkçe yazıyor ya! "
"Kızma hemen,"dedim sakince."Ayrıca ben soyadımdan memnunum bir kere dalga geçmesen."
Mert de, "Ne dalgası oğlum! Dalga geçecek halimiz mi var? Sus bak çünkü bir tane dirsek yiyeceksin benden, "diye dakka bir azarı yapıştırdı. Susmayı tercih ettim. Yoksa ilk günden kavga edecektik. Mert 'in siniri sıkı oluyordu. İki dakika sonra sınıfa Reyhan Hoca girdi. Reyhan Hocamız gençti. Kumral düz uzun saçlara sahipti. Genelde atkuyruğu ya da topuz yapardı. Lens takıyor bir de Hep farklı kullanıyor. Açıkçası asıl göz rengini hiçbirimiz bilmiyoruz. Bugün gri bir lens takmıştı. Resmiyetten şaşmamış Reyhan Hoca yani. . Kumaş pantolon ve etek giyer. Krem kumaş ceket ve pantolon giymişti. Bizi bu son senemizde de bırakmamıştı demek. Hoca sınıfa girince hepimiz toparlanmaya çalıştık. Çünkü hepimiz kopan kolyeden dağılmış boncuklar gibiydik. Ben hemen neredeysem aceleyle oraya oturdum. Sanem'in yanına. Sanem, beni dürttü. . Sessizce birşeyler söyledi. O sırada hoca sınıfa göz atıyordu.
Sanem, "ya ne yapıyorsun? Kalksana hoca geldi yerine geç, "dedi. Omuz silktim. O da başka bir yol bulmaya çalıştı.
"Sarı fışfış!"
Sessizce tartışmaya başladık. Aslı ve Mert de arkamızda oturuyordu. Bize bakıyorlardı. Kızdım.
"Bana öyle demesene! "Sanem, " sen de kalk yanımdan o zaman, " dedi. Anlamıyorum şu kızları. Ne vardı iki dakika otursaydım! Teslim oldum, " Gidiyorum tamam, " dedim. Arkayı üçledik. Aslı, Mert ve ben. . .
Tam rahatladım dedim meğer Reyhan Hoca görmüş. Çok sinirlendi.
" Şşşttt! Oğlum Berke! Ne oluyor orada? Birleşmişsiniz yine geç yerine!"
Ne diyeceğimi bilemedim bir şeyler geveledim:
"Hocam şey. . . Bir şey oldu da. . . Aslında olmuyordu ama. . . " bir türlü cümle kuramadım. Bir de kalabalık sınıf beni izlerken hiç mümkün olmuyordu. Mert de, beni koruyacağına ateşe körükle gitti." İkile Berke! " Dedi. Yalvaran gözlerle baktım. Hiç kimin umurunda! Kedi bile ısırsa kucaklardı. Mecbur yine Sanem'in yanına oturdum.
Sessizce, " Bak yine kurtulamadın, " dedim. Suratı asıldı. Bu sene
ne oldu bu kıza anlamıyordum. Reyhan Hoca o cadı bakışıyla dördümüze baktı. Eliyle bize kapıyı gösterdi.
Sakince, "kapı hocam. . . "Dedi Mert. Bu dersten atılıyoruz demekti. Mert , bizden önce kapıya yöneldi arsızca. Tabi bizim sınıf da bir afalladı . Ama Reyhan Hocanın gazabına uğramamak için gülmemeye çalışıyorlardı. Sanem ve ben ayağa kalktık. Aslı da bana öldürecekmiş gibi baktı. Ardından hocayla biraz bakıştı. Sonra hepimiz kapının dışını boyladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜTLÜ KÖPÜKLÜ KAFASI
Teen FictionYerinde duramayan bu öğrencilerin sesine kulak verin. 🙈🙉🙊Mert'in rengarenk dünyası sizleri bekliyoorr😆 içinizdeki kıpırtıları dinleyin bakalım neler olacak?