. . .
" Boğaç , buraya gel dedim! "
Kara saçlı kız bağırdı. Kardeşi onu hiç takmadan yerinde kaldı. Ablası biraz daha kinlendi.
" Abla, gitmesek. . .? " Ablası iç geçirdi.
" Gitmemiz gerek Boğaç. Nedenini biliyorsun. Akina bizi çağırdı. "
" Peki bizi neden Bulutlar Ülkesine çağırdı? Çoğunlukla Gece Adasına çağırırdı."
" Ben de bilmiyorum Boğaç. Oraya gidince öğreneceğiz."
" Tamam , hadi çıkalım."
" Tamam, hemen çıkmamıza gerek yok. Daha eşyalarımı hazırlıyacağım."
Boğaç "Sanki orada bir yıl kalacağız." deyip düşünür.
"Hadi artık, eşyalarını topladın mı?"
----------------------------------------------------------------–-–-–-------–-----------------------------------
" Tamam artık çıkabiliriz."" Hadi çok oyalandık."
Boğaç ve Dilge yavaş adımlarla kapıdan çıktılar. Yanlarında her ihtimale karşı silah taşıyorlardı.
Dilge ve Boğaç , Yıldız Bölgesi'ne geldiklerinde karşılarında bir kasaba görürler.
" Dilge bu kasaba da neyin nesi?"
" Bilmiyorum, buralarda böyle kasaba daha önce hiç görmemiştim."
Etraf çok sessizdir . Dilge ve Boğaç , sessiz adımlarla giderken karşılarında
tam göremedikleri bir siyah yaratık geçer ve birden kaybolur. Etraf hemen zombilerle kaplanır." Olamaz, bu da nedir?"
" Bunları daha önce görmüştüm."
" Boğaç nerden görmüştün,söyle hemen? "
" Galiba buraya gelmeden, Güneş ülkesinden geçerken bir tane görmüştüm. Ama ben hayel gördüğümü düşünmüştüm."
" Kahretsin." Dilge seslice bağırdı.
" Neyseki her ihtimale karşı silahlarımız var."Dilge cebinden elektrikli kırbaç çıkarır. Boğaç, zaten kılıç ustası olduğu için arkasından kılıcını çıkarır.
" Hadi şunların işini bitirelim."
" Tamam."
Dilge kırbacıyla zombinin üstüne koşar ve zombinin kafasına kırbaçını
sallar. O sırada Boğaç kılıcıyla teker teker kasap gibi zombileri doğruyordu. Bir anda bir tane zombi çıktı ve bedeni uyuşturan bir gaz attı.
Boğaç'ın bedeni yavaşca uyuşmaya başladı." Dilge kırbacımla Yılan Gözü vuruşunu yapma vaktim geldi."
Dilge Yılan Gözü vuruşunu yapar ve çoğu zombiyi yere sarar.
Ve aradan bir süre geçer
" Ah sonunda şu lanet zombilerin işini bitirdik."
" Dilge dikkat et."
" Sağ ol Boğaç hayatımı kurtardın."
" Ne demek abla."
Dilge ve Boğaç yola yavaş adımlarıyla devam ederler. Ama bir sorun vardır. Geçmeleri gereken yoldaki bölge düşman bölgesidir. Dilge'nin bir planı vardır.
" Benim bir fikrim var."
" Peki nedir abla?"
" Az ileride jet kiralayan bir yer vardı."
" Hemen gidelim."
Ve bir süre sonra oraya varırlar.
" Gelin Hele, Gelin Hele, Özel jet kiralanır."
" Biz kiralamak istiyoruz."
" Fiyatı nedir?"
" 200 altın."
" Ne bizde sadece 150 altın var."
" Maalesef 200 altın olması lazım
Dilge ve Boğaç düşünürler. Ve biriyle karşılaşırlar.
" Gel, Gel madenci aranır."
" Biz madenci oluruz."
" Tamam alın şu kazmaları ."
" Sağol."
Boğaç'ın bir planı vardır. "Oradaki çoğu altını kendimize alalım." Boğaç konuştu.
Dilge bu planı onaylamıştır.
Aradan beş saat geçer ve bir sürü altın bulurlar.
" Sonunda üç yüz altın bulduk, iki yüz ünü kendimize alacaz,yüz ünü adama vereceğiz."
" Tamam."
Dilge ve Boğaç jet kiralamaya giderler.
" Jet kiralamaya geldik."
" 200 altını verin."
" Al ver jetimi."
Dilge ve Boğaç jeti alıp yola çıkarlar.
" Düşman bölgeye geldik."
" Evet biraz daha yükselelim."
Ama unuttukları bir şey vardı. Keskin nişancılar.
Keskin nişancılar bunları görür ve ateş açarlar." Hass."
" Olamaz yere düşüyoruzz."
Devam Edecek