Lütfen yorumlarınızı benden esirgemeyin :* :D İyi okumalar
Yep yeni bir güne daha merhaba. Annemin " Ece hadi uyan" sözleri kulaklarımda ev yaptılar resmen. Bense bütün bu olanlara karşı hala uyumaya çalışıyordum. Derken kapının açılma sesini duydum. Evlerin sultanı bağırmaktan yorulmuş olacak ki yanıma geldi. " Ece, Bartular geldi. Hadi uyan" diyerek beni uyandırmaya çalışıyordu. " Madde 1: Bu zamanda gelen cumhurbaşkanı bile olsa uyuyacaksın. Madde 2: Uyu. Ne olursan ol uyu. Madde 3: Uyu.Uyu.Uyu." diye cevap verdim anneme. Tabi evlerin sultanının her şeye karşı bir çözümü olduğunu unutmuştum. Ben uyumaya çalışırken annem çocukları odama getirmiş. Uykuyla aramdaki bağı sıkı tutmaya çalışırken annem sürahiyi Bartu'nun eline vermiş. Çocuklar koro halinde şarkı söylerken baş ucumda Bartu,elinde uyandırma makinesi vardı. Soğuk suyu yavaş yavaş değil de aniden başıma boşaltınca " Go to hell stupid. " diyerek uyanış yaptım. Uykulu uykulu etrafıma bakınırken Bartu'nun muhteşem gülüşüyle karşı karşıya kaldım. Tanrım. Her an sana gelebilirim.
Çocukların aşağı inmesiyle yırtık kot şortumu, ince uzun kollu ten rengi t-shirtümü ve ayakkabılarımı giydim. Parfümü de sıkıp aşağı indim. Annem çocukları kahvaltı masasına oturtmuş yemek yediriyordu. Efe bana "Lütfen kurtar bizi. " bakışı atarken annem " Aa Efe. Yememişsin ama yumurtanı. Arkandan ağlar bak" diye söze karıştı. Merdivenlerden küçük bir sırıtış ile inip bizimkilerin yanına gittim. Efe hala imdat bakışına devam ediyordu. Sırf ona inat masaya oturdum ve yavaş yavaş kahvaltımı yaptım. Her şey bitince kaykayımı da alıp bizimkilerle dışarı çıktık. " Ee. Ne yapıyoruz? Havuz mu kaykay mı? " dedi Bartu. Uzun bir süre sessizlik olunca "Kaykay!" diyerek sessizliği bozdum. Çocuklar evlerinden kaykaylarını alınca -tabi ben de anneme haber verince- sahile doğru yola çıktık.
-Bartu Yılmaz-
Güne Ece'lerin evinde başlamak gayet hoşnut ediciydi. Kaykaylarla birlikte sahilde yürürken Ece aniden durdu. "Durun?!" dedi. Meraklı bakışlarla Ece'ye bakıyorduk " Kaykay selfiesi çekinmedik." dedi grubun popüler,havalı ve kalbimin sahibi kızı. Fotoğraf çekindikten sonra sürüşlere devam ettik. Ece'ye bakarken kendi kendime onu anlatıyordum ;
Ece.Ece Akdağ. 1.75 boyunda. Kumral. En sevdiği yemek fırında tavuk. En sevdiği içecek Milkshake. En sevdiği eşyası telefonu. Onun gülüşü ve bakışı ömre bedel. Aldığı her nefes, ettiği her küfür, çektiği her selfie, paylaştığı her tweet ölmem için bir sebep.
Yakında açılıcam sana küçük kız.
-Ece Akdağ-
Selfie çekmeye çok meraklı değilim. Ama Bartu'yla ilgili kış için depolama yapıyorum. Ah Bartu. Sen her zaman daha iyilerine layıktın. Keşke sende beni sevseydin küçük oğlan. Neyse. Şu gruptakileri biraz çıldırtma vakti geldi. Karşıdan gelen taş sürüsüyle bizimkilerin aklını başından alabilirim.
Sürü birraz daha yaklaşınca içlerinden biriyle göz göze geldim. Diğerlerine kıyasla pek de yakışıklı değildi. Maksat kıskandırmak olsun. Çocuk yanımdan geçerken bir gülüş attım ve kaykayımı döndürüp o gidene kadar güldüm. Hepsi formalite icabı. Yoksa ben Bartu'dan hoşlanıyorum. Derken gruba döndüğümde hepsi dikilmiş bana bakıyorlardı "Ne? " diyerek kaykayımla aralarından geçtim. Peşimden gelen Bartu yanıma yaklaştığında söze atıldım. " Ne kadar yakışıklıydı değil mi? " diye sordum Bartu'ya. Çizgi filmdekiler gibi sinirlenince yüzü kızarsaydı Bartu çoktan patlamıştı. " Hiç de bikere. Bence yakışıklı değildi. " dedi Bartu. Bu çocuğu gerçekten seviyorum;
Bartu. Bartu Yılmaz. 1.78 boyunda. Esmer. En sevdiği yemek pide. En sevdiği içecek çay. En sevdiği eşyası ona hediye ettiği saat. Onun gülüşü ve bakışı ölmem için bir sebep.Aldığı her nefes, ettiği her küfür ömre bedel.
Uzun süre kaykayın üzerinde durduğumuzdan bacaklarım ağrımaya başlamıştı. " Aa ama hep kaykay sürmeyeceğiz değil mi ? Şurdaki kafeye girelim hadi." diyerek kafeye sürükledim çocukları. Bazen benden sıkıldıklarını düşünüyorum sonra geçiyor. Kafeye girdiğimizde hepimiz aynı içeceği istedik. Milkshake! Milkshake'lerimizi içerken Aysel söze atıldı. " Ee Ece. Kafe selfiesi çekmiyor musun? " diye sordu. Haklı. Telefonu Sermet'e verdim. Ve selfie çekindik. Yine. Bunu da instagrama yükledim tabi.Kafeden de sıkıldığımızda hesabı ödeyip kalktık. İlerideki lunaparka gitme fikrini veren Sermet hepimizden önce davrandı.
Lunaparka geldiğimizde herkesden farklı bir fikir çıkınca en son korku tüneline karar verdik.6 bilet alıp trene bindiğimizde yanıma Bartu oturdu. Başlamadan bir selfie çekinip twittera yükledim. Ve macera başlasın ! Uzun süre korku dolu yerleri gezdik. En korkunç yere geldiğimizde -en korkunç diyorum çünkü korku filmi hastası ben bile korkmuştum- kendimi tutamayıp Bartu'ya sarıldım.
-Bartu Yılmaz-
Tanrım! Ece bana sarılıyor! Lütfen bu çabuk bitmesin lütfen lütfen lütfen. Kendi kendime dua ederken çıkışa geldik. Ece bana sarılmayı bırakırken göz göze geldik. Kalbim her an çıkabilir. Saat 19.30 olunca hepimizi evlerimize gittik. Ece ile benim odam karşı karşıyaydı. Perdesini açık unutmuş akıllım. Müziği son ses açmış dans ediyordu. Onun o dans edişini kaçıramazdım. Oturdum cam kenarına Ece'yi izlemeye başladım. Derken Ece beni gördü. O panikle perdeyi kapattı. Olsun. Bana sarılması yeter.
2.Bölümün sonu :D Umarım beğenmişsinizdir.
Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin :*