İddia

119 5 0
                                    

BAKALIM BU BÖLÜMDE NELER OLACAK.

YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ BEKLİYORUM :*

UMARIM BÖLÜMÜ BEĞENİRSİNİZ KAPKEKLER :Dd

NOT: SHAKIRA-DARE ile okuyun.

Şimdi ne halt yiyeceksin Ash? İlk önce yanlış kahve şimdi de Styles’ın arkadaşının üstüne kahve dökme.. sırada ne var? Tanrım bir kere de olsa benim yanımda olamaz mısın? Benim kadar rezil duruma düşen kim var başka? Hem de bir iddia uğruna. Tabiî ki sadece ben.

“b-ben gerçekten çok özür dilerim.. istemeden oldu. Lütfen temizlememe izin verin.”

“bunları yandıktan sonra mı söylüyorsun?” dedi sarışın öfkeyle. “artık bir önemi yok yandım zaten.”

“canın çok acıyor mu?” dedim sevecen ve utanmış bir şekilde..

“sorun değil dedim ya. Olur böyle şeyler.” Sarışının bu sözlerinden sonra biraz rahatlamıştım ki rahatlığım fazla uzun sürmedi. Çünkü tahmin edeceğiniz gibi Styles öfkeli yüzüyle anında yanımızda belirdi. “neler oluyor burada? Niall sen, iyi misin?”

“sorun değil sadece yeni asistanın üstüme sıcak kahve döktü ve birazcık yandım. Onun dışında iyiyim.” Dedi dalga geçer bir havayla.

“sence de ilk günden biraz fazla olmadı mı Clarke? Sanırım burada çalışman konusunda bir görüşme yapmamız gerekecek.” Niall’ı odasına davet ederken.

“hey Harry! Biraz daha anlayışlı olabilirsin bu güzel bayana karşı.” Bana göz kırparken oldukça sevecen bir tavır takınmıştı ki bu benim hoşuma gitmişti.

“konumuz bu değil Niall. Odama geç. Ve sen Clarke, bu sefer 2 tane limonata getir ve dikkat et! Üçüncü bir talihsizlik olmasın ki bu senin için sıkıntı olur. Bu seferki olayı da Niall istediği için kapatıyorum. Sana yüz vermeye gelmiyor.”

“peki Bay Styles.” Dedim sakince. Sakince konuşmama rağmen içimden o lanet Styles’a küfürler savuruyorum. Bir noktaya geldiğimde o kadar iğrenç şeyler söylediğimi fark ettim. Kendimden tiksinip söylenmeyi bıraktım. Limonataları alıp Styles’ın odasına yöneldim. Bu sefer ne yapabileceğini kafamda kurgulamaya başlamıştım. Ya da beni nasıl aşağılayabileceğini.. yine iç sesimle mücadele ederken kendimi Styles’ın odasının önünde buldum. Nazikçe kapıyı tıklatıp “GEL” sesiyle odaya girdim.

“limonatalarınızı getirdim efendim.”

“tamam bırak şöyle. Niall’a şekersiz getirdin değil mi?”

“a-a hayır efendim bilmiyordum. Özür dilerim.isterseniz hemen değiştirebilirim.”

“tabiî ki de teğiştir Ashley. Başka vukaat istemediğimi söylemiştim.”

“ama ben şekersiz iç—“

“Ashley sorun değil. Bu sefer senin için şekerli içerim.” Sevecen ve sempatik bir edayla. Tanrım.. onun yüzüne baktığımda eriyorum. O mükemmel mavi gözler, sarı saçlar, bebeksi yüzü ve .. o tapılası kokusu.. kesinlikle mükemmel. Onun yanındayken kendimi cennetteymiş gibi hissediyorum. İlk görüşte aşk dedikleri bu olsa gerek.. sen mükemmelsin Niall.

“Niall, biliyor musun Ashley’yle nerede tanıştık?” dedi birden Harry. Kafamdaki bütün düşünceler alt üst olmuştu. Kalbim sanki yerinden çıkacak gibiydi. Şimdi ne yapıcam ben? Ya Harry her şeyi Niall’a anlatırsa..biterim ben! İşin ciddiyetinin bir kez daha farkına varıp Harry’ye ölümcül bir bakış fırlattım. O sırada Niall sormakta biraz gecikmiş olduğunu fark edip hemen gereken soruyu sordu:

“nerede tanıştınız?”

Harry bakışlarımın farkına varmış olacak ki, biraz daha sakin bir ses tonuyla:

“mağazada!”

“mağazada mı?” dedi Niall önemsemeyen bir edayla.

“yaa. Kıyafet seçerken karşılaştık ama hiç konuşmadık. Değil mi Clarke?” dedi Niall’ı inandırmaya çalışan bir ses tonuyla.

“hı-hı.” Diyebildiğim sadece. Sesim soluğum gitmişti. Kelimeler boğazımda düğümlenmişti. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Ne olur Niall buna inanmış olsun..

“ilginç! Kader işte. Ne zaman ne olacağı hiç belli olmuyor, Styles.” İnanmışa benziyordu.

“kesinlikle. Clarke sen çıkabilirsin.” Bana göz kırparak.

“peki.”

Buna eminim ki benim yaşadığım ekşını ve gerilimi kimse yaşamıyordu. Ben de Styles’ın bana verdiği evraklarla uğraşırken kapının açıldığını duydum ve refleks olarak kafamı çevirdim. Niall’ın tapılası yüzüyle karşılaştım. Ayağa kalktım ve Niall’ın ağzından dökülen kelimelere odaklandım.

“dediğim gibi Harry sık boğaz etmek yok. Ve Ashley Clarke, seninle tekrar görüşmek dileğiyle..” diyip gitti.

“Niall da gittiğine göre konuşma vakti geldi Clarke. İçeri gir.” Dedi Harry. Şimdi bittin Ashley, kovuldun!

Biraz sakinleştiğimden emin olduktan sonra ağzımı aralıyıp “o geceyi unutman için ne yapmam gerek Styles?” kendimden emin ve korkutmaya çalışan bir ses tonuyla. Fakat görünüşe göre bu Harry’yi zerre etkilememişti.

“aslında normal bir kız olsa hiçbirşey derdim Clarke ama sen farklısın, nedenini bilmediğim bir sebepten ötürü.. gelelim konumuza bunu unutmam için seninle iddiaya giricez.”

“iddia mı? Başka bir şey olmaz mı?” dünyam başıma yıkılmıştı, sanki çok da normaldi ya (!) başıma ne geldiyse hep iddia yüzünden geldi ya zaten.

“bir daha sakın sözümü kesme! ayrıca unutma ki Niall'a gerçeği söylemedim.” dedi Harry sert bir tavırla. “bir iddia eğer kazanırsan, aramızda yaşanan her şeyi unutucam ve normale dönücez; eğer ben kazanırsam benim dediklerimi yapıcaksın, 1 haftalığına. Anlaştık mı?”

ONE WAY OR ANOTHER.!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin