Sürü

19 0 0
                                    

Robin - Iki Gün Önce

Daha iyi koklayabilmek için burnumu daha çok yaklaştırdım. Evet, artık buradan bir geyik geçtiğinden emindim. Diğerlerine bu taraftan dercesine bir pati işareti yaptım. Hiç kimse anlamamış gibi gözüküyordu, ben de homurdanarak ilerlemeye başladım. Bir kere havalı bir işaret yapmaya çalışmıştım, onu da hiçkimse anlamamıştı. Kokuyu takip ederken başka bir kokuyu daha fark ettim. Daha az tanıdık ancak daha tehditkar bir kokuydu. Geyik kokusunu bırakıp o kokuyu takip etmeye başladım. Hiç kimse hedef değiştirdiğimizi fark etmemiş gibiydi, dedem dışında. Bana yavaş yavaş yaklaştı ve:

" Burası tehlikeli oğlum, daha fazla ilerlememeliyiz."

" Sen de aniden yaklaşma. Birisinin bana sinsice yaklaşmasından hiç hoşlanmam."

"Burası vampir bölgesi. Bize saldırabilirler."

"Onların bizden güçsüz olduğunu söylemiştiniz."

"Bu sizi rahatlatmak için söylenmiş bir yalandı."

"Artık doğruyu biliyorum ama."

"Küçük kardeşin bilmiyor."

"Sen neden kendi işine dönmüyorsun?"

"Benimle böyle konuşmamalısın."

"Pekala saygıdeğer Dede Bey. Ya da Sör Dede. Belki de Majesteleri Dede demeliyim. Hangisini beğendin?"

"Sanırım hiçbiri. Benimle dalga geçmesen iyi edersin Sör Robin. Yoksa istemediğin şeyler yapmak zorunda kalabilirsin."

"Ne gibi?"

"Sürüyü terk etmek zorunda kalmak gibi mesela."

"Babam bana böyle birşey yapmaz."

"Sen babanı tanımıyorsun oğlum."

Bu sıkıcı konuşmadan kurtulmak için başımı salladım ve geyiklerin kokusunu takip etmeye başladım. Şu lanet vampirleri başka bir gün yakalayacaktım.

- Bir Gün Önce -

Ormanın derinliklerinde hızla kokuyu takip ediyordum. Bir kurt olarak gelmemiştim. Belki benim ne olduğumu anlamazlardı. Artık neredeyse koşuyordum. Sonunda büyük bir eve ulaştım. Evin önünde sarışın bir adam duruyordu. Bana baktı ve sırıttı:

"Genç bir kurt. Seni buralara ne getirdi acaba?"

"Ben getirdim."

"Çok da şakacıymışsın."

"Evet."

"Ancak ne getirdi demiştim, kim getirdi değil. Ayrıca sorunun anlamı da neden burada olduğunu soruyor. Yani pek de muhteşem bir şakacı değilmişsin."

"Canım sıkıldı, geldim. Bu kadar. Bir sebep yok."

"O zaman seni yemeğe davet etsem br sorun olmaz. Değil mi?"

"Sanırım olur. Çünkü babam hep vampirlerin kötü olduğunu söyler. Sanırım siz de vampirsiniz. İçimden bir ses te yemeğin ben olduğunu söylüyor. Bu yüzden davetinize hayır demek zorundayım."

"Sanırım ben de hayır cevabını kabul edemem. Yakalayın!"

Iki adam beni kollarımdan yakaladı ve içeriye doğru sürüklemeye başladı. Böyle bir şeyi beklemiştim. Ben de kurda dönüşmeye çalıştım. Ancak sanırım korkudan odaklanamıyordum. Ben de kendimi onların kollarına bıraktım. Ne olacağını bilmiyordum ancak iyi birşey olmayacağı da kesindi.

Beni evden içeriye soktular. Evin duvarları bembeyazdı ve içeride sadece bir televizyon vardı. Beni üst kattaki bir odaya fırlattılar ve odanın kapısını kilitlediler. Oda boş ve beyazdı. Beklemeye başladım. Alt kattan bir ses gelmiyordu. Sonunda kapı açıldı. İçeriye sarı saçlı ve kırmızı gözlü başka bir vahşi girmişti. Sanırım vahşi adı vampir adından daha iyidi. Bana baktı ve:

"Baban kim?" Dedi. Ona salak salak baktım:

"Bu neden seni ilgilendiriyor?"

"Ailene ulaşıp senin burada olduğunu söyleyeceğiz. Seni alsınlar."

"Neden ben gidemiyorum?"

"Vampirlerin bölgesine girmenin cezası olarak sürüden atılmanı sağlayacağız."

"Neden?"

"Bu evdeki hiç kimsenin arası kurtadamlarla iyi değildir."

"Neden?"

"Çok soru soruyorsun, çok sinir bozucusun ve saç rengini hiç beğenmedim. Sorunu cevaplamak zorunda değilim."

"Cevaplamazsan seni daha çok rahatsız ederim."

"Ben de bu odadan gidebilirim ama."

"Hala cevaplanmamış bir sorun var."

"Başka birisini gönderebilirim."

"Fastwolf."

"Ne?"

"Robert Fastwolf. Babam."

"Teşekkürler kızıl."

Saç rengimden dalga geçilmesinden hiç hoşlanmamıştım ancak bu kız bana biryerden tanıdık geliyordu. Yapmam gerekenler listesine iki şey daha ekledim:

"126- Babanın seni sürüden atmasını engelle.

127- Sarışının kim olduğunu hatırlamaya çalış."

Yalnız KurtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin