birden hiç farketmediğin ama senelerdir senin için çalışan o tozlu saat ilişir gözüne.
elinde bir telefon, bilgisayar veya ona ulaşabileceğin herhangi bir şey vardır. o dakikadan sonra değerini yitiren bir şey. çünkü artık o yoktur. ona ulaşmak yoktur. onu aramak, sormak. saçlarını koklamak veya korktuğunda, üzüldüğünde, sevindiğinde, her ne nedenle olursa olsun gözyaşlarını onun yanında salıvermek yoktur. ve birden elinden fırlatırsın onu. gözünün göremeyeceği bir yerlere. işte o dakikalarda kulaklarından içeri giren o ''tik-tak''lar ele geçirir beynini. sanki tik-tak değilde başka bir şeyler söyler gibi, sanki seni öldürmek ister gibi, sanki onun söylediklerini tekrar eder gibi. ''git-ti'', ''bit-ti''
