19

1.9K 234 334
                                    

Austin: HARRY

NEREDESİN HARRY

LÜTFEN AÇ TELEFONLARIMI

HARRY CEVAP VER GÖZÜNÜ SEVEYİM

HARRY BEN SENİ SEVİYORUM BAKMA DİĞERLERİNE

Harry yalvarırım aç telefonlarımı...

Lütfen...

Görüldü✔✔

×××

"Harry!" diye seslendi Fablo. "Uzun zamandır görüşemiyoruz." deyip gülümsedi. "Akşam buluşmaya ne dersin?"

Harry üstündeki gökkuşağı baskılı tişörtü silkeledi. Austin'in isteği ile bu tişörtü giymişti. Umarım Austin görmüştür diye düşündü. Çünkü bugün hep dışarıdaydı ve Austin'in görmemesi imkansızdı.

"Hayır." dedi net bir dille. "Amacını gördüm, Fablo. Uğraşmana gerek yok."

Fablo ilk etrafa baktıktan sonra Harry'yi kaldırıp başka yere götürdü. Kaşlarını çatıp "Anlamadım?" diye sordu.

Harry kollarını göğüsünde birleştirdi. "Amacını o gece çok iyi bir şekilde anladım. Mümkünse bana yaklaşma bile." dedi tıslayarak.

Harry giydiği siyah renk gökkuşağı baskılı tişört ve siyah dar pantolonu ile çok kışkırtıcı görünüyordu. Ama Fablo sinirlenmeden edemedi. "O kadar içmenden sonra nasıl hatırlıyorsun sen?" dedi alayla gülerek.

Harry sadece burnundan sert bir nefes verdi. Fablo çevresine baktı ve Harry'nin koluna yapıştı. "Beni dinle, Styles." diye başladı. "Galiba neler söylediğini hatırlamıyorsun?" diye sordu.

Harry gözlerini irice açtı. Hayır... Söylemiş olamazdı, değil mi?

"Bir şey söylemedim." dedi kendinden bir şekilde. Fablo sinirle güldü. "Emin misin?"

Harry titremeye başlamıştı. "Hayır... Fablo yalvarırım bir şey yapma." dedi. Ses tonundan bile yalvardığı belli oluyordu.

Fablo, Harry'nin kolunu bıraktı. Harry'nin yanağını sıktı. "Görüşürüz, bebeğim." dedi ve Harry'yi bırakıp gitti.

-

"Baylar ve Bayanlar!" diye bağırdı Fablo. Öğle arasıydı ve herkes yemekhanede yemek yiyordu. "Beni birkaç saniyeliğine dinler misiniz?"

Birçok kişi işlerini bıraktı ve Fablo'ya baktılar. Fablo her zaman dikkat çeken bir çocuk olduğu için kimse Fablo'nun tüm okula konuşmasını garipsememişti bile.

"Normalde sizlerle böyle konuşmayı- Hey! Tommo beni dinle!" dedi. Tüm gözler Louis'ye dönerken Louis çorbasını içmeyi bırakıp Fablo'ya baktı.

Orta parmak çekti ve çorbasını içmeye geri döndü.

Herkes gülerken Fablo sırıtarak Louis'ye bakıyordu. "Çok ateşlisin, Tommo. Yerim seni."

Louis içtiği çorbayı püskürtecekken kendini son anda durdurdu ve gülmeye başladı. "Boş yapma, Fablo."

Tüm yemekhane Fablo ve Louis'ye bakarken Fablo dişlerini gösterip 'hhrr' gibi bir ses çıkardı. "Çılgın çocuğum benim." dedi ve öpücük attı.

Yine herkes gülerken Fablo boğazını temizledi ve tüm bakışların tekrar üstüne dönmesini sağladı. "Bugün size bir şey itiraf edeceğim." dedi.

B sınıfındaki Travis araya girdi. "Yoksa AIDS mi oldun?" dedi. Herkes yine gülerken Fablo hiç suratını asmadan cevap verdi. "Sana yavaş olmanı söylemiştim, Travis." dedi.

İşte böyle çocuklardı.

Herkes susarken Fablo konuşmaya devam etti. "Bu benim ile ilgili bir itiraf değil." diye başladı. "A sınıfındaki Harry Styles ile ilgili." dedi.

Tüm gözler Harry'ye döndü. Harry anında kızarmaya başlarken yalvaran gözlerle Fablo'ya bakıyordu. Gözleri 'yapma!' diye bağırıyordu.

Fablo bu sefer sahte bir üzgünlükle Harry'ye bakmaya başladı. "Senin için hâlâ çok üzgünüm, Harry. Sanki köpeğim hastaymış gibi üzüldüm." dedi. Hâlbuki Fablo'nun köpeği yoktu.

Harry ellerini yumruk yapmıştı. Dönemin bitmesine 1.5 ay vardı. Dayanabilirdi. Kimsenin öğrenmemesini sağlayabilirdi.

"Kansermişsin, Harry. Çok üzüldüm. Umarım Tanrı her zaman yanında olur."

Yemekhane ilk şaşkınca bakmaya sonradan konuşmaya başlarken çoğu kişi çoktan acıyarak bakmaya başlamıştı. "Eğer ölürsen senin için bir anıt diktireceğimizden emin olabilirsin." dedi sahte üzgün sesi ile.

Harry kendini çok kötü hissediyordu. Midesi bulanmaya başlamıştı. Gözleri dolmuştu. İnsanların kendisine acıyarak bakmasını istemiyordu. Herkes şimdiden yakın zamanda öleceğini söylüyordu.

İlk yutkundu. Sonra başını eğdi. Gözünden gelen bir yaş pantolonuna işlemişti. Hemen kalktı ve koşarak yemekhaneden çıktı.

Fablo, Harry'nin gidişinden sonra yemekhaneye döndü. "Gösteri bu kadardı. Herkes yemeğini yemeye geri dönebilir."

-

"Harry!" diye bağırdı Louis. Okulda her yeri aramıştı ama Harry'yi bulamıyordu. Tekrar "Harry!" diye bağırdı.

Kalbi çok hızlı bir şekilde atıyordu. Ne zamandır koştuğunu bilmiyordu ama artık nefes alması düzensizlemişti. Boğazı kurumuştu. "Harry Styles!"

Telefonunu açtı ve Harry'yi aradı. Üst üste kaç kere aradı. Gerçek kimliğini belirtecek olması umrunda değildi. Harry'nin iyi olduğundan emin olmak istiyordu.

Aramalarına cevap vermiyordu. Birkaç mesaj attıktan sonra telefonunu cebine tıktı.

Aklına sadece tek bir yer geliyordu. Evine gitmiş olabilirdi, değil mi?

Louis öyle olmasını umarak sınıftan çantasını aldı ve koşarak okuldan çıktı.

Beautiful People, Beautiful Problems // Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin