Her zaman ki rutin işlerimi yaparak şirkete gitmek için yola çıktım.
Ben Afra 19 yaşında okula gitmek yerine reşit olduğu andan itibaren halasının zoruyla şirkette çalışmak zorunda olan bir genç kızım..
Bu yaşıma kadar halamla büyüdüm.. Babam ben doğmadan , annem ise ben daha 3 yaşındayken ölmüş . Annemin yüzünü bile hatırlamıyorum. Bende ne bir fotoğrafı ne de bir eşyası bile yok. Bazen onu hatırlamadığım için hiç bir şeyi hak etmediğimi hissediyorum. Günlerce vicdan azabı çekiyorum.
Şirkete adımı attığım anda yine bütün gözler bana dönmüştü ki buna zaten alışkınım. Asansöre bindiğim anda o bilindik kokunun burnuma dolmasıyla hemen kafamı sağıma çevirdim. Evet o burdaydı yanımda , her ne kadar ukala olsada yine o yılan yeşili gözlerine , kumral pasparlak saçlarına , sanki özenle yaratılmış gibi görünen şekilli burnuna ve dudaklarına bayılıyorum . Ona bayılıyorum , Deniz'e..
" Afra Hanım beni dikizlemeyi bırakabilirseniz asansarsörden ineceksiniz."
Ah yine o çarpık gülümsemesiyle bana bakıyordu. Ahh .. O kadar yakış.. Ne dedi o ?
" Şey ıı tabikide öyle birşey yapmıyorum. Sadece yüzünüzde bir şey var bence bir gidip bakmalısınız ? "
Arkasına dönmesiyle asansörün arkasındaki aynayı tamamen unuttuğumu farkettim. Aynada kendine bir süre bakıp tek kaşını kaldırmış bir şekilde bana baktı.
" Sanırım yanlış görmüşüm. Benim toplantım var. Size iyi günler. "
Hızlı adımlarla ofisime doğru yürürken o ilah sesiyle kıkırdamasını duydum . O sesi bir daha duyabilmek için nelerimi vermezd..
"AFRA ! "
Ah halam yine kesin geç kaldığım bir kaç dakikaya yada üzerime giydiğim kot pantalona kızacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kutsal Yürek
ФэнтезиO tek bir şey söylerdi. " Her insanın iki kalbi vardır. Onlardan biri ikisini de karartır. Ancak kalbinde bir saniye bile olsa ışığı görebilirse , o insan kalbini her şekilde aydınlatmayı başarır. " Bütün varlığını ihtiyacı olanlara bağışlayan...