Tren Rayları

19 1 2
                                    

“...şu durmadan kurulup dağılan evrende,

bir nefestir alacağın, o da boştur boş.”

Derin, karanlık bir tünelin içindeyim.

Yürüyorum.. Sebepsizce, karşıma ne çıkacağını bilmeden yürüyorum.

Önüme bir ışık çıkıyor.

Bir ışık, belki tünelden gün aydınlığına çıkışın ışığı. Özgürlüğümün, kurtuluşumun ışığı.

Bir ışık, belki de üstüme hızla gelmekte olan bir trenin ışığı. Ölümümün, sonumun ışığı.

Aldırış etmiyorum, yürümeye devam ediyorum.

Bir an duraksıyorum, ve önümdeki ihtimalleri değerlendirmeye başlıyorum.

Şayet üstüme gelmekte olan bir trenin ışığıysa hiç kurtuluşum yok. Ölüyorum..

Düşünüyorum ölümü, ölümümü. Yok oluşumun o vahim halini düşünüyorum. Ve diyorum ki kendi kendime :

Geberip gidersem yaktırın bedenimi. Küllerimi bir genelevin bacasından aşağıya serpin. Serpin ki her bir orgazmda şad olsun ruhum. Diyorum ki:

Geberip gidersem vibratörlerinize ismimi verin. Verin ki her bir inlemede ismim yankılansın dört bir tarafta. Diyorum ki:

Geberip gidersem beni bir deli, aklını kaybetmiş bir deli olarak hatırlayın. Hatırlayın ki, sizin gibi akıllıların bulunduğu bir dünyada farkındalık yaratabileyim. Deliliğim beni sizden soyutlayıp ruhumu özgürleştirsin. Geçin karşıma, ayıplayan gözlerle bana bakın. Dikkatlice inceleyin beni. Ve benim gibi olmadığınız için her gün halinize şükredin. Sizin için bir mutluluk kaynağı olayım. Alışıksınız zaten bu duruma, çok alışıksınız hem de. Hayatınız boyunca karşıdakinin acınası durumunu görüp öyle olmadığınız için şükrettiniz. Hem de defalarca, hiç sıkılmadan... Ve bu riyanız sizi ölesiye mutlu etti. Ancak sanırım ben, hiçbir zaman o karşısına geçtiğiniz ve ayıplayan gözlerle baktığınız insan olamadım. Ve sanırım ben en büyük korkumu, sizin gibi olma korkusunu defalarca yaşadım.

Bir an duraksıyorum ve bardağın dolu tarafını düşünmeye başlıyorum. Ya gördüğüm ışık tünelin çıkışıysa?

Kurtuldum, yaşıyorum. Bir kağıt uğruna çocukların katledildiği bir dünyada yaşıyorum. İnsanların açlıktan öldüğü, düşene bir tekme vurmak için heyecanla bekleyenlerin var olduğu bir dünyada ben, sırtımı depresanlara yaslamış, düşünmekten bitap düşmüş gözlerle sizleri izliyorum. Her gün suratınızdaki o anlamsız, yapmacık tebessümü görmek için yaşıyorum. Hatta sizinle birlikteyim. Her sabah sizlerle aynı durakta bekleyip, aynı otobüslere biniyoruz. Aynı işyerlerinde çalışıp, aynı tip evlerde yaşıyoruz. Aynı yemekleri yiyoruz, aynı içecekleri içiyoruz. Hemen hemen her şeyimiz aynıyken işin trajik yanı ne biliyor musunuz ? Hepimiz birbirimizden nefret ediyoruz. Ve bunu saklamak içinse var gücümüzle uğraşıyoruz.

Tekrar duraksıyorum ve bir an için hayatımın şu ana kadar olan kısmını değerlendirmeye başlıyorum.

Geçmişi başarılarla dolu insanların içinde ben megaloman bir salağım. Size gösterebilecek plaketlerim, ödüllerim, rozetlerim, diplomalarım yok. Zengin de değilim. Ne maddi anlamda ne de manevi anlamda. Ne pahalı tablolara sahibim, ne de nihai bir amacın peşinden gidiyorum. Ne lüks arabalarım var ne de uğruna savaşacağım bir bayrak. Sanırım benim gibilerin yaşamaktan anladığı sadece nefes alabilmekti...

Ardından kafamın içinde dönüp dolaşan bütün bu düşünceleri bir yana bırakıp yürümeye devam ediyorum. Arkama hiç bakmadan, önümdeki ışığın ne olduğunu bilmeden yürüyorum. Sebepsizce, korkuyla ve en önemlisi büyük bir merakla...

Utku Körk

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 12, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Tren RaylarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin