tercihen birkaç yaş büyük, gözlüklü bir erkek istermiş chanyeol

288 41 53
                                    

"İçimizdeki bitmek bilmeyen öfkenin sebebini biliyor gibiyim, belki de bilmiyorum ama size biliyormuş gibi davranacağım çünkü satmam gerek; anlıyor musunuz bilmiyorum ama, tam bir çuvalın içine düştüm ve bok çuvalından başka bir şey değil bu.
Öfke diyordum, basit bir duygu bu; basit ama etkili. Kocaman bir tarla olarak düşünün tüm vücudunuzu, küçük bir kıvılcım ile yanmaya başlayan tarlayı kimse söndürmezse tarla dakikalar içerisinde harap olur, kül olur ve artık o tarlanın tekrar verimli olması için epey uğraşılması gerekir. İşte, öfke tam olarak tarlayı kül edecek kıvılcımdır. İlk başta küçücüktür ama sizi ele geçirdikten sonra epey tehlikeli ve etkilidir.
İçimdeki bitmek bilmeyen öfkenin sebebi birisi. Öyle bir kıvılcım ki, bir yerlerimin tutuştuğunu çok net bir şekilde hatırlıyorum ama ne ara kül oldum bilmiyorum."

Geçmiş günlerinin pişmanlıklarının diline hediye ettikleri tadı her gün tatmaktan dolayı hayatına dargın. Ailesinin onu asla desteklemeyişi yüzünden kendi kazanabildiği kadar para ile bu eski plakçının üstündeki apartmana taşındığı için de, komşularının hepsinin genç olması dolayısıyla içine bir kova dolusu lav dökmesinden de rahatsız, hiçbir halta yaramayışının sürekli üstü kapalı bir şekilde dile getirilmesi de midesini bulandırıyor. Felaket bir depresyonun pençesinde biliyor ama kolunu kaldırıp onu kışkışlayacak hâli yok, tamamen bitti pili. Yine de, burada; bilgisayarının karşısında bir Word dosyası açılı şekilde oturuyor. Tamamen boş olan sayfayı görünce beynini dağıtası geliyor ama pili bitik, ki bitik olmasa bile bunu yapabilecek cesarete sahip değil. Yine de kim olduğunu biliyor; Kim Minseok, birkaç kitap çıkardıktan sonra adını unutturmuş bir yazar. Leonardo Dicaprio bile istedi onu ama gitmedi çünkü aptalım ben diye düşünüyor; "Şimdiye herhangi bir Avrupa ülkesinde beş çayımı içip tüm servetimi sayabilirdim. Meslek aşkım işte tam olarak böyle, beş parasız yaşarım ama yine de bir şeyler yazarım kafasınday-dım, ilk kitabım çıktığında. Şimdi bu düşünceden ve meslek aşkından hiç hoşlanmıyorum çünkü sonumu getirdiklerini hissedebiliyorum."

Klavyede bir iki tur atan parmakları yine eski yerlerine dönüyor, birbirlerine kavuşuyorlar. Daha fazla kendini delirtmemek için çok hızlı bir şekilde ayağa kalkıyor ve bunu yapınca kırılmışçasına acıyan eklemlerinin kendine gelmesi için olduğu konumda birkaç esneme hareketi yapıp mutfağa ilerliyor. Su ısıtıcısının içine bir bardak kahve için su koyduktan sonra çalıştırıyor ve lavabonun dört bir yanına yayılmış sabahtan beri zibilyon kez yaptığı işin başından kalktığını gözler önüne seren kirli bulaşıklarını görünce mide asidinin ağzına kadar geldiğini hissediyor ama onu geri gönderip kollarını sıvıyor ve bulaşıklarını yıkamaya başlıyor. Bunu yaparken bir yandan da kendi kendine söylendiğini yeni fark ettiği için iyice delirdiğini düşünüyor.

"Aptalsın sen Minseok, Leonardo istediğinde gidecektin işte, şimdi hizmetçilerin yıkayacaktı bulaşıklarını ama sen onlar beceremiyor diye kendin bir kat daha yıkayacaktın bulaşıkları. Sonra Leonardo gelecekti, seni bulacaktı bu hâlinle bir kez daha aşık olacaktı, tutacaktı bulaşık deterjanı ve hindistan cevizi kokulu ellerini, sana olan aşkını dile getirecekti." Buruşan parmak uçlarını görünce kaşlarını çatıyor, "AMAN YAHU KOSKOCA LEONARDO'NUN EVİNDE DE BULAŞIK MAKİNESİ OLMAYACAK MI DA BENİM ELLERİM ZARAR GÖRECEK?" Kendi kendine konuştuğunu fark edince susup daha sert bir şekilde yıkıyor bulaşıklarını, bulaşık makinesine atmıyor çünkü bulaşık makinelerinden daha iyi yıkıyor o, böyle düşünüyor.

Su ısıtıcısının, suyun ısındığını belirten alarmını duyunca hayal aleminden çıkıp köpüklü ve buruşan ellerini duruluyor, ellerini açıp kapatıyor, "Aferin size ya, bir makinenin yapamadığını yapıyorsunuz." deyip kendini şımartıyor. Dolapların birinden ablasının ev hediyesi olan çiçek motifli fincan setinden birini çıkarıyor ve kahvesini hazırlayıp etrafa yayılan koku ile sızlayan eklemlerini susturmak için kendini yeşil kadife koltuğunun üzerine atıyor. En son bu koltuğun üzerine oturacağı zaman koltuğun üzerinde duran kırmızı sütyeni hatırladığı gibi ayağa kalkıyor ve en yakın arkadaşı Kim Junmyeon'a söyleniyor, "Sana güvenip evinin anahtarını verende kabahat zaten, şerefsiz herifin eve kız atacağını baştan tahmin etmem lazımdı. HAYIR YANİ GELMİŞSİN OTUZ KÜSÜR YAŞINA HÂLÂ LİSELİ ERGENLER GİBİ EVE KIZ ATIP DURUYORSUN BU BENİM CİDDEN SİNİRLERİMİ BOZUYOR." Sonlara doğru yükselen sesi tekrar kendi kulaklarına ulaşınca kırık kalbi tekrar kırılıyor. Senelerdir yalnız yaşıyor ama hâlâ alışkın değil bu hâle, ev telefonunun yanındaki tekli koltuğa oturuyor ve kahvesinden bir yudum alıp sıcak içeceğin boğazını bir güzel yumuşatması ile keyiflenip yanındaki masanın üzerinde duran telefonu alıyor ve ezberinden tuşluyor numarayı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 19, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

16 devir plak :: xiuyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin