Katılmak zorunda olduğum ,şirketin düzenlediği yıllık akşam yemeğinde olabildiğince hızlı bir şekilde yemeğimi yemiş, konuşulanları yarım yamalak dinleyip bir çok yerinde sadece baş hareketlerimle konuşmaya dahil olmuştum.
Bir an önce evime ulaşmak isteyerek masadan kalkıp herkese bu güzel yemek için teşekkür edip iyi akşamlar dilemiş ceketimi omzuma atarak ortamdan uzaklaşmıştım. Burası evime çok da uzak değildi. Bu yüzden yürümeyi tercih ederek omzuma attığım ceketimi giymiş hafif hafif yağan yağmur altında hızlı adımlarda yürümeye başlamıştım.
Kısa süre sonra evime geldiğimde sabırsızlanarak kapıyı çaldım. Biraz da heyecanlıydım tabi. Henüz eve geldiğimde beni kapıda karşılamasına, kocaman gülümseyip yıllardır görüşmüyormuşuz gibi sarılmasına alışamamıştım. Belki de alışmak istemiyordum, bilmiyorum işte. O kadar tazeleyici o kadar mükemmel hissettiriyordu ki hiçbir zaman buna alışmak istemiyordum.
Kapı her zamankinden biraz daha geç açıldığında bir şeylerin olduğu düşüncesi içimi çoktan kemirmeye başlamıştı ama sonrasında belime sarılan kısa kollar, göğsüme yaslanan bedenle beklediğim karşılamayı aldığımda içimi kemiren kurtlar anında yok olmuştu.
Kendimle beraber onu da kapıdan içeri geçirip kollarımı ,onun bana yaptığı gibi , sıkıca beline dolamış, yüzümü saçlarına gömüp kokusu derince soluduktan sonra küçük bir öpücük bırakmıştım.
"Üşümüşsün Chanyeol-ah." Mırıldandığında kollarımı ona daha sıkı sarıp biraz geri çekilerek yanaklarına küçük öpücükler kondurmuştum. Somurtkan suratı anında düzelip kıkırdarken biraz daha eğilip çilek gibi kırmızı olan dudaklarına da küçük sayılabilecek bir öpücük bırakmıştım.
"Çoktan ısındım bile.Endişelenme." Kollarımı yavaşça belinden çekip üzerimdeki ceketi çıkararak astım. Birazcık yorgundum aslında. Bu tür iş yemekleri beni hep yorardı. Üzerimi düzelttikten sonra tekrar bir kolumu beline sarıp onunlar beraber salona doğru yürümeye başladım.
"Neler yaptın bugün?" Koltuğa sarmaş dolaş bir şekilde oturduğumuzda günü anlatmasını zevkle ve biraz da mayışmış bir şekilde dinledim. Arada yüzüne küçük öpücükler konduruyor yanağını iki parmağım arasında sıkıştırıyordum. Tüm gün onu çok özlemiştim.
Kısaca ben de ona günümü anlatırken başımı boynuna gömmüş kokusunu içime çekerken küçük küçük öpüyordum da. Her öpüşümde huylanıp kıkırdaması onu daha çok öpmeme, gülüşünde kaybolmama neden oluyordu.
Kulağının altına bir öpücük daha kondurup bir anda onu kucağıma alarak yatak odamıza doğru yönelmeye başladım. Bu onun küçük bir çığlık atmasına neden olmuştu ama sorun değildi. Kollarını hemen boynuma dolamış ,benim ona yaptığım gibi, küçük küçük öpücükler bırakıyordu boynuma. Daha yeni beraber yaşamaya başlamıştık ve birbirimize yeni yeni alışıyorduk. Zamanla bu ani hareketlerime de alışacaktı, alışacaktım.
"Çok yorgunum Baekhyun-ah, bugün yatağa erken gitmek zorundayız." Dudak büzerek söylediğimde aldığım cevap büzülmüş dudağıma gelen öpücükle berber 'Sorun değil.'di. Bu beni daha da gülümsetirken çoktan gelmiş olduğumuz odamızdaki yatağın içine bebeğimi bırakmıştım.
Onunla yeterince ilgilenemediğim bu gecenin özürü olarak pijamalarını bol bol öpücüklerimle beraber ona giydirmiş ben de giyindikten sonra yanında yerimi almıştım.
Sol kolumu omuzları etrafına dolayıp göğsüme yaslanmasını sağlamış tekrar ve tekrar bol öpücüklerle iyi geceler dilemiştim. ruhumu ürperten o mükemmel kokusuyla hemencik de uykuya dalmıştım.
-------------------------------------
"Artık seni sevmiyorum Chanyeol."
Bir anda duyduğum sesle olduğum yerde kalırken şaşkınlıkla etrafıma bakıyordum. Ne oluyordu böyle?
"Seni yanımda istemiyorum, gidiyorum artık Chan. Yalnız başınasın."
Gözlerimi dolduran sesle etrafıma bakınırken bir anda elinde kocaman bir valizle evimizin kapısında belirmişti. Her zamanki gibi mükemmeldi. Ama gülümsemiyordu. İçimi sımsıcak yapan o gülüşü yoktu. Titreyen bedenimle ona yaklaşmaya çalıştıkça sanki o benden daha da uzaklaşıyordu. Ne olduğuna anlam veremezken akmaya başlayan gözyaşlarımda daha hızlı koşmaya başladım.
"Baek, neler oluyor? " Sakince konuşmak isterken onun daha da uzaklaşmasıyla üşümeye başlamıştım. Sesimi duyurabilmek için daha bağırırken hala ona ulaşmaya çalışıyordum.
"BAEKHYUN!!!"
-----------------
Uğuldayan rüzgarın çıkardığı o tiz sesle bir anda uykumdan uyanmış rüyanın etkisini üstümden atmaya çalışıyordum. Artık kollarım arasında olmayan bedene bakıp derince yutkundum. Boğazlarım kurumuş yutkunmamı engelliyordu. Yanımdaki komodinde bulunan suyu alıp içmiş ,sonrasında gelen rahatlamayla meleğimi tekrar kucağıma çekmiş yüzüne onu uyandırmayacak kadar hafif öpücükler kondurduktan sonra gözlerimi tekrar kapatmış, kokusunu soluyarak güzel rüyalar alemine dalmıştım.
Ama bu gerçekten kötü bir rüyaydı.Çok, çok kötü bir rüya.
---------------
Merhaba. Kendimi sonunda fic dünyasına atmaya karar verdim. Uzun zamandır bir şeyler yazmadığımdan olsa gerek bu fazla kötü ,beklediğimden on milyon kat daha kötü, olan bir van şat oldu ama başlamak için tek bir seferde yazıp bırakmak istedim. Ama olsundu sonuçta bir şekilde başladım. EHUEUEHUEHUEHEUHEUEHUEHEUHEUEHUEHUEHUEHUEHEUEUEHUEH