BÖLÜM 1
Dükkandan çıktığımda yağmur daha da hızlanmaya başladı. Yanımda şemsiyem olmadığını hatırlayıp dükkana geri döndüm. Ama adam dükkanı kapatıyordu. Otobüs durağına doğru hızla koşmaya başladım. Ayağım kaldırıma takıldı dengemi kaybedip yere düştüm.
Ayağa kalkmaya çalışırken kafama sert bi şeyle vuruldu. Gözümü açtığımda çok sığ bir depodaydım. Şekillerini insana ya da herhangi bir hayvana benzetemediğim canlılar duruyordu karşımda. Bu durumda bunlara canlı demek bile hakaret sayılır. Birden yanima bir adam geldi. Ona küfürler savurdum. Bana sakin olmamı söyledi. Kürek kemiklerim de dayanılamayacak şekilde ağrıyordu. Uzanıp adamın ayağına bir tekme attığımda yere yığıldı ve "Seni ahmak" diye bağırdı. ''Sen ne yaptığını sanıyorsun amın oğlu'' dedi. ''Buraya seni senin iyligin için getirdik''. Ben hala hiçbirşey anlamamıştım. Kimdi bu adam? Neyin nesiydi? Sessiz ve sinir edici depoda ilerleyerek gözden kayboldu. Beni birakin diye yalvarıyordum. Ama takan yoktu. Kürek kemiklerimdeki ağrıysa beni öldürecekti neredeyse. Bir anda yanımdaki baltayı farkettim, etrafı gözetledim ve kimsenin olmadığından emin olunca elime alıp ipleri kesmeye başladım. Lanet olsun, elim çok kötü bir şekilde kanamaya başladı. Bağırmak istedim ama bağıramazdım. Ağlamaya başladım. Hıçkırık tutmuştu. Bir anda sesli bir şekilde hıçkırdım. O adam geri gelmişti. Herşeyi berbat etmiştim. Hiçbir umudum kalmamıştı. "Gerizekalı Lucy!" diye bağırıverdim birden, çünkü onun yüzünden buradaydım, beni o dükkana göndermemeliydi, aptal karı.