Siyah Gül.

357 12 7
                                    

...

Ellerini kot ceketinden çıkarıp 1-2 adım daha attıktan sonra olduğu yerde durdu.Kulaklığını omuzlarından aşağı sarkıttığında buradan bile “Juicy J – Lolly” parçasının ritmini duyabiliyordum.O durduğu an duran ayaklarımı harekete geçirmek üzereyken korktuğum başıma geldi.Başını sağ tarafa çevirip koridorda ki Atatürk panosundan yansımasına baktı.O yansımada sadece kendisinin olmadığını fark etmesi uzun sürmedi,hele de katta ikimizden başka kimse yokken.

Beklediği bir şeymiş gibi tek kaşını kaldırıp arkasını döndü.Fark etmemesi için özellikle aramıza bir mesafe koymuştum ama anlaşılan yeni çocuğumuzun altıncı hisleri çok kuvvetliydi yada beni önceden görmüştü… Görmüş müydü?! Hayır, lütfen biri bana ilk ihtimalin daha yüksek olduğunu söylesin yoksa kıpkırmızı yüzümle bana bakan bir çift kahverengi göze ne diyeceğimi bilmiyordum.Bana doğru yaklaşırken bir anda buz kesilmiş ellerimin birini omzuma astığım çantama yerleştirirken diğerini hırkamın cebine koydum.Derin derin nefes almak zor anlarınızda en büyük yardımcınızdır demişti Psikoloji hocamız.Çaktırmadan yavaş yavaş küçük ama derin nefesler almaya başladım.Fakat yaklaşık 2 saniye sonra nefeslerim hiçbir işe yaramamış hatta az kalsın kendi tükürüğümde boğulacaktım.

“Daha beni ne kadar takip edeceksin? “

 Buna verilebilecek en saçma ama aklıma gelen en akıllıca cevabı verdim.

 - Hah… Seni takip ettiğimi de nerden çıkardın?

Mimiklerimi kullanamadığımı kafasını eğip sırıtmaya başlayınca bir kez daha anladım.Denemek istemiştim ve daha kötü olmuştu.

“Panolar ve merdivenler sayesinde arkandan gelen insanları görebiliyorsun ve bil bakalım ben her defasında yansımada arkamda kimi gördüm?”

 Şu sinir olduğum sırıtışlardan birini atıp yoluna devam etti.Esra’nın bu çocukta ne bulduğunu şimdi anlayabiliyordum.Kendine güvenen sırıtışları,havalı olmak için yaptığı garip yürüyüşü ve diğer zırvalıklar.Ama bu yılışıklık Ceylin İnan'ı etkilemez daha çok sahteliği ile içinde tiksinti uyandırırdı. Olduğum yerde bir nevi sinirden kudururken Esra’ya ne anlatacağımı ilk dakikada belirlemiştim. O sinir bozucu,ukala,kendini bir şey sanan,yeni olduğu için kendini dikkat çekici sanan bir aptalın teki! Onu takip ettiğim falan yoktu! Tek yaptığım fazlasıyla utangaç olan arkadaşım için şu günlerdir anlatmaktan bıkmadığı çocukla 1-2 cümle konuşabilmekti. Evet konuşmuştum ama bu pek Esra’nın hoşuna gitmeyecekti…

 Yolumun tam tersi istikamete doğru ilerlemeye başladım,Esra beni öldürecekti.

Rus-Türk melezi bir Katolik ile Türk-Müslüman kızın arasında en fazla ne olabilir ki? Hele ki bu çocuk,kızımızın en yakın arkadaşının büyük bir aşk beslediği yeni çocuk ise? Kardeşi gibi gördüğü arkadaşı ile bu çocuk arasında bir seçim yapılmaya zorlandı Ceylin.Ve bu seçim tüm hayatını,hayallerini etkileyecekti…  

Yorumlarınızı bekliyorum^^

Siyah Gül.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin