affet beni gece vakti

282 31 4
                                    

Yeni uzamış saçlarıma parmaklarımı geçirdim ve güzel bir gülümseme sundum aynadaki kendime. Uzun zaman sonra, baya uzun zaman sonra, vücudumdaki özlem son bulacaktı.

Direnci düşmüş bedenim, sonunda bu bataklıktan kurtulacaktı. Kendimi hapsettiğim gözlerinde, yine kendimi bulacağımı biliyordum.

Atmazdı, atamazdı. Ben de bu yüzden aklımdaki tüm kirli düşünceleri kapının arkasında bırakarak gelmiştim eve. Adımlarım geri geri gitse de, zaman zaman vazgeçsem de işte buradaydım. Evimde, evim hissettiğim yerde, kendim olduğum yerdeydim.

Zili çaldım. Parmaklarım titrese bile bir güç ile yapmıştım bunu. Kulağımda çınladı ses, gözlerimi doldurdu.

Sesini duysam ne hale gelirdim bilmiyordum bile.

Bir daha çaldım, yanan ışıklardan anlayabiliyordum evde olduğunu ancak açar mıydı?

Konuşmaya bile ürktüm birkaç dakika, ancak gerek kalmadan kapının açıldığını duymuştum.

Demir kapı aralandı ve beklediğim beden çıkmadı karşıma. Onun yerine; sarı saçlı, renkli gözlü ve benim boylarımda bir çocuk çıkmıştı.

Zihnimde dolaşan seslere engel olmaya çalıştım. Sevgilisi olma ihtimali aklımın köşesinden geçsin istemedim ancak konuşmaya yeltendiğimde, boğazımda bir düğüm olduğunu hissettim. Konuşacak derman bulamadım.

"Kim gelmiş?"

Gittikçe yaklaşan sesi duyduğumda gözlerimi kapattım. O kadar hızlı kapattım ki, beynimin bir oyunu olmasını diledim. Başımı eğdim ve kapıya geldiğini hissettiğimde, burnuma dolan tarçın kokusu irkilmemi sağlamıştı.

Gözlerimi araladım ve başımı kapı pervazına, ardından yan yana duran iki bedene baktım. Gözlerine değdirmeye korktum bir süre gözlerimi, saçlarında dolaştırdım.

Sonra benim gibi buğulu olan irislerine değdi, yaktı. Öfke miydi gördüğüm, nefret miydi bilmiyorum ama ateşi hissettim.

Konuşmaya yeltendiğinde, başımı yana çevirdim ve ufak bir tebessüm sundum.

"Rahatsız ettim, iyi geceler."

"Chanyeol."

Arkamı dönüp yürümeye başladığımda, buğulu yerler ile karşılaştım. Sesi yine yakınımda duyuyordum ve bu kez gerçekten gitsin istedim. Ses hayal ürünü olsun istedim. Sesini bile istemedim.

"Yeol, bekle!"

Ağlıyor muydu? Geldiğini hissetmiştim ama ses tonu ağlar ve kaçar gibiydi. Bekle dedi ama git dediğini de hissetmiştim.

Adımlarımın hızlandığını koşan adımlarından anladım. Yavaşladım, durdum.

Ani duruşum ile sendelemiş ve nefes sesini yakınımda hissetmiştim. Çok yakınımda. Uzun zaman sonra hissetmek bile yüreğimi ferahlatıyordu. Kendime getiriyordu beni.

"Sana gelme dedim.."

Gücünü topladığında sesini duymuştum. Bir an gözümden akan yaşlar onun güzelliğinden diye geçirdim içimden, öyleydi belki. Ama içime düşen alev çoktan bedenimi yakmaya başlamıştı ve o his de yanıp kül olacaktı.

"Sen bana hiç gel demedin zaten, Baekhyun.

Arkamı yavaşça döndüm ve kendim gibi kızardığını varsaydığım kırmızı gözlerle karşılaştım. Yutkunamadım ve dudaklarımla geçirmek istedim hepsini. Ama adımlarım bir geri gitmişti.

"Söyleseydin, başta bana söyleseydin.. Neyse, ne konuşuyorum ki ben."

Kendi kendimi avutmak ve böyle bir şey olmadığına inandırmak istesem de,

Kolum kavrayan ellerini hissettiğimde, gözlerimi kapattım ve birkaç damlanın daha yere düşüşüne şahit olamadım.

Geriye dönmek ve o güzel kokusunun ciğerlerime dolmasını, parçalanmasını istedim. Her şeyi silmek ve bunları görmemiş olmak istedim. Derin bir nefes aldım ve eline değen parmaklarıma kan akışı sağlanamaz olmuştu. Kolumdan kaydırdım ve geriye çekildim. Yavaşça geriye baktığımda, kapıda bekleyen adama ve ardından muhtaç olduğum gözlere kaydı bakışlarım.

Kokusunda, sesinde, ağlayışında özlem vardı ama buna inanmak zor geliyordu.

"Arama beni, yazma, mutlu hayatına devam et. Ben asla yokmuşum gibi."

"Ben sensiz mutlu değildim! Ben gittiğin gün öldüm Chanyeol!"

"Bana hâlâ gitmekten bahsetme! Sikeyim şu yaptığının mantığı bile yok. Anladın mı? YOK!"

Sesimden irkilmiş ve bir adım geriye gitmişti. Üstüne yürüdüğümün ben bile farkında değildim. Ben de geriye gittim ve hakim oldum kendime.

"Chanyeol.."

Kararlı adımlarla caddede koşar adım kaçmıştım. Durmadan, yorulmadan, pes etmeden sevgisine tutunduğum insandı. Böyle mi hissetmişti beni başka bir kadınla gördüğünde? Ama aynı şey değildi ki, olamazdı.

Kendi duygularımı, kendimi inka etmek için kullanıyordum. Gözlerimi kapattım ve başımdan aşağı düşen yıldız tozlarına kaldırdım başımı.

Oysa ben bu gece yüreğim elimde, sana bir sırrımı söyleyecektim.
Şu mermi içimi delmeseydi eğer, seni alıp götürecektim.

texting || chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin