Fırtınalı bir geceydi karanlıktan göz gözü görmüyordu.Gemiyi dalgalar albora ediyordu.Deyvıt 'in tayfası sağa sola yalpalanıyordu.Geminin yelkenleri rüzgarda yırtılmaya başlamıştı.Tüm yiyecekler ve bira şişeleri denize teker teker düşüyordu Dayvıt gemiyi yana çevirse dümdüz gidiyordu, tüm tayfalar tanrıya dua ediyordu. Birden kendilerini denizin derinliklerinde bulmuşlardı. Sabah olunca bir adada mahsur kaldıklarını gördüler hemen Dayvıt ayağa kalkarak tayfalarını kolaçan etmeye başlamıştı.Ama bir kişi eksikti, sayı yirmi dokuzdu.Dayvıt, içinden şöyle dedi, tanrı onu bağaşlasın diyerek.Tayfalarını bir araya toplayarak şöyle dedi.
TAYFALARIM bu ada bizi bir iki gün konuk edecek.
Ha, bir şey daha söyliyim. Sen ve sen barınak yapmak için odun toplayın. Herkese görev verdikten sonra geriye tek kişi kalmıştı.Onada şöyle dedi:Sende benim sağ kolum olacaksın.
Tayfa : Ama böyle şey olmazki kaptanım.
Dayvıt:İtaraz istemiyorum yoksa kaptanına itaraz mı ediyorsun.Vallaha alırım kelleni itiraz istemiyorum.
Tayfa :Gülerek tamam ( Dedi )
Barınak hazırdı, tayfalarım iyi işler başarmışlardı.Bende hemen uyumaya yatmıştım.Sabah olduğunda sağ kolum tüm tayfalarıma balık tutmuştu.Herkes afiyetle yiyordu, ve adayı biraz kolaçan etmek için gezmeye çıktım.Ağaçlar çok sert ve sirviydi .Birden ayağım yerden kesildi. Kendimi bir çukurun içinde buldum.Çıkmak için yardım edecek kimse yoktu çünkü tayfalarımdan çok uzaktaydım birde yanıma baktığımda tünel gibi bir şey vardı.İçeri giriyim dedim, ama içerisi sivri odunlarla kaplıydı.Tayfalarımdan biri yemek toplamak için benim yanıma doğru geliyordu, hemen bağırmaya başladım. Tayfam beni yukarı doğru çıkarttı.
Bana şöyle dedi: Kaptanım sizin burda ne işiniz var diye sordu.
Kaptan: Çok sorma hemen diyer tayfalarımı çağır dedi.Tayfa hemen diyerlerini çağırdı.Tayfalarım aşşağıya düştüğümde birden yanımda bir tünel vardı o tünelin nereye çıktığını bulacağız, "Dedi" Çalışmaya başladılar. Tünelin tuzakları çoktu.O yüzden iki tayfa ölmüştü.Ama, tuzaklar kaldırılmıştı.İçeri girdiğimizde eski ölen yerlilerin mezarları vardı.Tünelin dip taraflarına indiğimizde su sesleri artıyordu.İçerisi soğumaya başlamıştı karşımıza birden yırtık bir harita duruyordu.Haritanın üstünde (LANETLİ) İşareti vardı, ama biz aptallar bu işareti görmeden oradan çıkarttık.O, sırada mezarlarındaki ölüler oldukları yerden çıkmaya başladılar.Biz arkamızı dönene kadar. Bir, adamımızı öldürmüştüler.Hemen silahımızı çektik. Savaşmaya başladık, soyları tükenmek bilmiyordu. Ama tüm güçlerimizle savaştık, ve tünelden çıkmaya başardık.Hepsini öldürdük ve o haritanın ne olduğunu incelemesi için sağ koluma verdim.Harita, 1885 deki eski korsan Jay ve adamlarının haritasıydı.Korsan Jay, haritayı lanetlemişti.Üstünde eski yazıyla şöyle yazıyordu.Bu haritayı kim elinde tutarsa lanetlenir ama lanetin bozulması için altın kolyenin içinde deniz kızının saç teli gerekiyor.Bunları duyan tayfa ve Dayvıt, şaşkınlıklarından ağızları açık kalmıştı.