selamm
iyi okumalarsizi seviyom
...
[8.gün]
"hyung odayı toplamama yardım eder misin?"
jeongguk elindeki telefonu yatağa bırakmadan önce heyecanla sordu. belki bu sefer taehyung düzgün bir cevap verirdi.
"sen kendi kısmını hallet, geldiğimde kendi kısmımı toparlarım."
ve odadan çıktı.
[9.gün]
"hyung bir düzen kuralım! mesela banyo sırası gibi?"
"zaten iki kişiyiz."
"hmm.. dersi erken olan kimse ilk o girsin. bir dakika bile fark olsa dahi."
"tamam."
[10.gün]
"şu tuvalet kağıdı işini de halledelim."
jeongguk, taehyung'un ilk kez sohbet başlatmasına şaşırarak konuştu.
"p-pekala, sence nasıl olmalı hyung?"
"bittiğini kim görürse o alsın."
"peki hyu-"
"hallettiğimize göre çıkıyorum, geç geleceğim."
ve tekrar odadan çıktı.
[11.gün]
"hey, dersin yok mu senin?"
"hayır hyung, bugün hocamı-"
"tamam. çok ses yapma."
[12.gün]
"hyung neden her gece geç geliyorsun?"
"sana ne?"
[13.gün]
"hyung, sana da kahve yapmamı ister misin?"
"hayır."
[14.gün]
'neden, neden, neden kafamda dönüp duruyorsun?' jeongguk kendi kendine mırıldandı.
oda arkadaşı taşınalı çoktan iki hafta olmuştu. beklenilenin aksine bu iki hafta onların yakınlaşmasına hiç vesile olmamıştı.
taehyung yurdun zaman kısıtlaması olmadığından gece yarısı, jeongguk'un uyku vaktine yakın geliyor, sabah ise jeongguk erkenden çıkıp dersine koşuyordu.
taehyung'un şu ana kadar kurduğu en uzun cümle tuvalet kağıdı hakkında olmuştu. bu soğukluğa rağmen jeongguk'un onu düşünme sebebi büyüğün meleklerden hallice sesiydi.
bazı geceler taehyung, jeongguk'un uyuduğunu düşünerek şarkı mırıldanarak işlerini hallediyordu. jeongguk ise onun sesini ilk duyduğu andan beri geceleri uyuyormuş gibi yapıyordu.
'neden her gece tavana dikip duruyorum gözlerimi...'
yine bir gece, jeongguk oda arkadaşının gelmesini beklerken tavanı izliyordu. aslında izlediği şey tavan değil, tavanda gözleri önünde beliren yanık tenliydi. iki hafta içinde ona tutulduğunu kabul etmek istemese de inkâr etmesinin ona bir şey kazandırmayacağının farkındaydı. eh, bal gibi tutulmuştu çünkü.
kapıdan gelen anahtar sesiyle birlikte rutinini gerçekleştirerek gözlerini kapadı. yorganını omzuna kadar çekti ve tutulduğu sesi beklemeye başladı heyecanla.
"every time i close my eyes, it's like a dark paradise..."
taehyung spor çantasını ve elindeki suyu çalışma masasına bırakırken hala şarkıyı mırıldanıyordu.
"no one compares to you but there's no you, except in my dreams tonight."
jeongguk'un kalbi büyük olanın derin sesini duydukça hızlanıp, zor anlar yaşatıyordu küçüğe.
"jeongguk, uyumadığının farkındayım."
birkaç saniye bekledikten sonra devam etti.
"hareket edip duruyorsun."
jeongguk omzundaki yorganı yavaşça indirdi. fena yakalanmıştı ve ne diyeceğini pek kestiremiyordu.
"şey, ben, kapının sesine uyandım da."
yüzüne yalandan bir gülücük kondurdu.
"beni uyandırdığın için kötü hissedersin belki diye uyuyormuş gibi yaptım, hyung."
ona 'hyung' demek garipti. 'taehyung-ssi' diyerek saygı göstermesi gerektiğini düşünüyordu bazen. evet, oda arkadaşı olmalarına rağmen bu kadar yabancılardı birbirlerine.
"kötü hissetmezdim."
taehyung'un uyumadan önce söylediği son şey bu olmuştu.
...
bedboy taehyung
sizi seviyom
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐢'𝐦 𝐬𝐞𝐫𝐢𝐨𝐮𝐬 ⁝ 𝐭𝐚𝐞𝐤𝐨𝐨𝐤
Fanfictionー tamamlandı ❝ gözlerimden okunuyor sana olan sevgim.❞ - kısa hikaye © mindaextae