JİMİN
Bir kere daha canım(!) arkadaşımı beklediğim anlardan birindeydim. Ben kim miyim kısa bir özet geçeyim. Ben Park Jimin, Pirsadan buraya yani Koreye geleli 124 yıl oluyordu .Biz normal insanlar gibi değiliz biz özel vampirleriz .Pirsa vampirlerin yaşadığı özel bir boyut ama oradaki canlıların kanı yetmeyince vampirler birbirlerine saldırmaya başladı ben namjoon seokjin ve taehyung boyuttan kaçarak buraya geldik. Şimdi de yaşamımızı burada sürdürüyoruz . Aynı evde kalıyoruz bazı özel güçlerimiz olduğu için yaşamımız kolay oluyor. Dünya yaşım 17 Pirsa yaşımsa 278 tabi sadece 154 yılını Pirsa da yaşayabildim ve 278 yılın 270 ' i taehyungu beklerken geçti sanırım.
Şuan da ise tek başıma sıramda oturmuş arkadaşım taehyung'un sıcak çikolatamı getirmesini bekliyorum yine , genelde seokjinle ,namjoon ve taehyungu beklerdik ama 1 haftadır namjoon ve seokjin isleri olduğunu söyleyip kaçıyorlar."Ahhg keşke taehyung ile gitseydim " dememle taehyung'un gelmesi bir oldu"Gelmeseydin taehyung" tae sıraya içeceğimi bıraktıktan sonra bana cevap verdi "Benim civcivim bana sinirlenmiş mi? " sıcak çikolatamdan bir yudum aldıktan sonra "Farkındaysan saçlarım artık sarı değil taetae"dedim "Biliyorum" dedi ve biraz bekledi"Sahi sen zaten sarı saçlı tatlıydın şimdi pembe saçlarınla iyice minnoş bir şey oldun senin vampir olduğuna hala inanamıyorum " demesiyle hemen ağzını kapattım. "Salak mısın tae biri duyacak şimdi " ellerimi ağzından çekti ve o kapanamayan çenesini yine açtı. " Ya sen o minnak ellerinle birde beni susturmaya mı çalışıyorsun ?" tamam ellerim küçük olabilir ama her seferinde bunu dile getirmesi gerekmiyor. "Taaaaaeeeeeee" Tae ayaklanarak bitirdiği içeceğinin kutusunu çöpe basket attı ve bana döndü yanaklarımı sıkıp yanıma tekrar oturdu ki bu sırada ben nasıl da konudan konuya geçtiğimizi düşünüyordum.
Ardından seokjin ve namjoon sınıfa girdi.İkisininde saçları dağınıktı biraz şaşırdım, tae ile birbirimize baktık ve tae sanki aklımı okumuş gibi ki bunu yapabilir "Sizin saçlarınız niye dağınık?" diye sorduğu sırada jin ve namjoon önümüzdeki sıraya oturup bize döndüler ve jin "Önemli birşey değil " dedi ve namjoon da onu kafasıyla onayladı bizde fazla düşünmedik. Sınıf dolmaya başlamıştı bende kalkıp içeceğimin çöpünü attım.
Yerime oturdum, yaklaşık 5 dk sonra Bayan İrene sınıfa girdi.34 yaşında olmasına rağmen güzel bir bayandı."Günaydın çocuklar " her sabah şunu tekrarlamaktan bıktım "Günaydın Bayan İrene" tüm sınıf bağırdık "Buyrun oturun çocuklar " dedi ve oturduk o yoklamayı alırken kapı çaldı ve müdür yardımcımız Bay Jonghyun sınıfa girdi o da 30 -40 yas aralığında gerçekten soğuk biriydi ve yanında 3 çocuk ile birlikte girmişti. Çocukları süzdükten sonra bizimkilere döndüm onlar da zaten bana bakıyormuş.
Müdür yardımcımız "Kusura bakmayın Bayan İrene dersinizi böldük " dediğinde ona doğru dönmüştüm ve tüm sınıf şaşkındı bende dahil. Sebebi ise Bay Jonghyun'un nazikliğiydi ,o hep emir kipi ile konuşan soğuk biridir ve bizde Bayan Irene'ye karşı bu kadar nazik olmasına şaşırmıştık."Sorun değil Jonghyun Bey buyrun lütfen " dedi ve eliyle sınıfın ortasını işaret etti."Çocuklar yeni sınıf arkadaşlarınız Jeon Junkook," demesiyle yakışıklı , - gerçekten yakışıklı - bir çocuk öne çıktı ve Bayan İrene'ye karşı saygıyla eğildi "Min Yoongi"ve diğer yakışıklı da eğildi "Ve Jung Hoseok" ve son yakışıklı da aynılarını yaptı ve yerine geçti. Bense o sırada neden üçününde bu kadar yakışıklı olduğunu düşünüyordum. Müdür yardımcımız arkadaşlarımızla tanışmamızı söyledi ve Bayan İrene'yi odasına çağırdı.
Öğretmenimiz çıktıktan sonra yeni sınıf arkadaşlarımızdan Yoongi ve Junkook hemen arka sırama oturdu,Hoseok ise onların arkasına oturdu. Sırtımın dürtülmesiyle arkamı döndüm ve Tae de benimle beraber döndü. "Merhaba ben Junkook bu Hoseok bu da Yoongi ve siz de ..." Ben mavi saçlı çocuk yani Yoongi ile bakışıyordum, o sırada Jin'in sesini duydum"Ah merhaba ben Jin, bu Namjoon, bu Taehyung, bu da Jimin " Ben hepsini süzüyordum ki Yoongi denen çocuğun benim hakkımda düşündüğünü hissettim ve düşünce okuma gücümü kullandım .Bingo benim hakkımda düşünüyor.
Pembe saç mı ? Bu kadar tatlı olmanı beklemiyordum .Çok güzelsin sarı papatya . Neee saçmalıyorsun Yoongi sen pembeyi sevmezsin bile,tam gülümseyecektim ki Junkook da benim hakkımda düşünmeye başladı Sanırım
pembe en sevdiğim renk oldu sarı papatya.Anlaşılan bugün herkez benim saç rengime takmış. Onlar bunları düşünürken ben sarı papatya sözüne anlam yüklemeye çalışıyordum. Çünkü ikisi de bu kelimeyi kullanmıştı. Öğretmenimizin gelmediği iki ders saati boyunca yeni üçlü sadece bizimle iletişime geçtiği için onlar hakkında birkaç şey öğrenmiştim.
Mesela Yoongi'nin derslerinde başarılı olduğunu,rap yaptığını boyumuzun aynı olduğunu. Junkook'un gitar çaldığını,şarkı söylediğini ve dans ettiğini tabi bunu öğrendikten sonra onu okulun dans grubuna davet ettim ilk başta istemedi ama çok ısrar edince ve benim de gittiğimi öğrenince katılmaya karar verdi, ısrar ettim çünkü kursta öğrenciye ihtiyacımız var. Daha sonra Hoseok ile Yoongi de katılmak istediklerini söylediler ve ben de hepsinin katılabileceğini söyledim,Hoseok ise dans etmeyi sevdiğini, rap yaptığını söyledi ve bunun gibi daha çok şey öğrendim ve tabi karşı komşumuz olduklarını da öğrendim. Okul çıkışına kadar beraberdik. Bu gün acayip bir şekilde güzel geçmişti ve eğlenmiştim.
Okul çıkışı biz arabamıza onlar da arabalarına biniyordu ki Junkook arabalarına doğru değil de bir motora doğru ilerledi, siyah ve son model olduğu belli bir motordu şaşırmadım ,çünkü arabaları da son modeldi.Junkook hakkında bir şey daha öğrenmiş olmuştum . Onu izliyordum ve TANRIM NEDEN MOTOR ÜSTÜNDE BU KADAR SEKSİ diye düşünmeden edemedim. O da sanki düşüncelerimi okumuş gibi bana doğru döndü ve sırıttı. Tam dönüp arabaya binecektim ki bana seslenişiyle durdum ve arkamı döndüm "JİMİNSHİİİ BENİMLE GELMEK İSTER MİSİN?" Öncelikle JİMİNSHİİİ de ne ah sakinim sakinim sakinim,ve tanrı aşkına kim seninle gelmek istemez ki."Ah tabi motora binmeyi severim"dedim ve yanına gidip uzattığı kaskı alıp taktım sonra da arkasına oturdum."Bence belime sarılmalısın. Çünkü gerçekten hızlı gideceğiz." Tabi tabi hemen diye düşündüm ama ağzımdan çıkan kuru, kısık sesli bir "peki" oldu.Ellerimi beline doladığım anda ellerim cayır cayır yanıyormuş gibi hissettim ,sakinim sakinim sakinim saki- SAKİN FALAN DEĞİLİM! Ellerimi tam karın kaslarının üstünde birleştirdim ve hissetmemesini umarak ellerimi bastırdım. Ne yapıyorum ben ,sanki ben de karın kası yok of ne oluyor bana?
Göğsümü ve kafamı sırtına yasladım ,yol boyunca öyle durdum kokusu beni mesh etmişti tarçın kokuyordu ve ben tarçına bayılırım. Motor durduğunda eve geldiğimizi anlayıp indim o da hemen arkamdan indi."Teşekkür ederim" dememle bana tavşan dişlerini gösterip gülümsedi ve"Her zaman Jiminshii" dedi.Bizimkiler de geldi ve evlere dağılıyordukki Yoongi'nin seslenmesiyle durdum."Jimin motora binmeyi seviyorsun galiba değil mi?"Diyip biraz yakınlaştı"E-Evet seviyorum" Hassiktir benim sesim mi titredi az önce? "Benim de bir motorum var yarın bineceğim belki ımm sende binmek istersin ?" Ah o utandı mı ?Kafasını eğip parmaklarıyla oynarken onu nasıl reddedebilirdim "Tabi olur Yoongi ,şimdi gitmeliyim görüşürüz "diyip eve koştum
İlk hikayem olacak .Umarım beğenilir.(*˘︶˘*).。.:*♡ Bye~Bye~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YELLOW DAISY
RandomPirsa'dan kaçtıklarında her şey bitti sanmışlardı ama tek vampir ülkesi Pirsa ve tek kaçaklar onlar değildi!!!Aynı şekilde onlarda Rapsi'den kaçtıklarında her şey bitti sanmışlardı ama onlar da tek kaçakların onlar olmadığını bilmiyorlardı......Yan...