Bomboş aynalı salonun ortasında kendimi Birdy'e kaptırmış dans ederken kulağıma telefonumun sesi geldi. Odayı dolduran o muhteşem sesi kıstıktan sonra bir köşeye koyduğum telefonumu elime aldım. Ekranda "mama" yazısını görünce gözlerimi devirdim. Çok uzatmadan aramayı cevapladım ve telefonu kulağıma görürdüm.
"Merhaba anne."
"Neredesin kızım saat çok geç oldu? " benim için endiselenmeyi bırakmıyordu.
"Salondayım birazdan çıkacağım. Endişelenmeye gerek yok. "
"Baleye hayatını verdiğini biliyorum tatlım ama aksam yemeğinde evde ol diye sürekli uyarıyorum, biliyorsun. "
Evet anne, biliyorum anne, tamam anne. Bu konuşmayı her zaman yapıyorduk. Bale benim bastan sona hikayemdi. Bunu herkes bilirdi. 6 yaşından beri bale yapıyordum ve derecelerim vardı. Annemle kısa süre konuştuktan sonra o mucizevi sesi kapatıp soyunma odasına doğru yürüdüm. Üzerimi hızlı bir şekilde değiştirdikten sonra binadan ayrıldım.
Ben İrina. Hayatını baleye adamış bir kız. 17 yaşındayım. Çağlayan Kolejine gidiyorum. Tek arkadaşım, kardeşim Esila. Sırdaşım.
Çantamdan karmançorman olan kulaklığımı çıkarıp çözmeye başladım. Yerde dünkü yağmurdan kalma su birikintileri hala duruyordu. Bu günde hava yağmurlu gibiydi fakat yağmur yağmamıştı. Kulaklığımı çözdükten sonra telefonuma taktım. Müzik listemden The Kill açıp son sese verdim. Durağa geldiğimde bos olan yere oturup otobüsü bekledim. Çok geçmeden gelmişti. Parayı uzatıp otobüsü taradım. Ah! hadi ama bir kez de boş yer olsun. İllaki oturacak mısınız? Neredeyse 3 gündür ayakta gidip geliyorum acıyın be. İnsaf be insaf. Münafıklar. Heyy! orada bos yer var ve bana 'gel otur' diyor. Koşar adımlarla geçip oturdum.
Bir kaç durak sonra eve gelmiştim. Anahtarı bulup eve girdiğimde odama çıktım. Kısa bir duş aldıktan sonra dolabımdan inekli geceliklerimi alıp aşşağı indim. Doğruyu söylemek gerekirse bale yapıyordum ama siyaha aşıktım. Öyle pembe değildi hayatım. Cicili bicili bir kız değilim. Annem masaya iki tabak koymuş yemeği koyuyordu. Babam yurt dışında olduğu için annemle koca evde tek kalıyorduk. Yarın okul vardı. O çenesi susmaz hödük hocamız Mahmut bir sürü ödev vermişti. Ki ben daha yapmamıştım.
"İrina bir sorun mu var ? " çatalımı tabağın kenarına bırakıp arkama yaslandım.
"Imm aslında bir sorun yok Mahmut hocanın verdiği ödevleri düşünüyordum çok geç oldu ve ben daha onları yapmadım. " Uzun konuşmuştum ben sessiz bir kızdım.
" Yemeğin bittiyse gidip yapabilirsin." kafamı sallayıp masadaki tabağımı tezgaha bıraktım. Odama çıkıp Biyoloji ödevimi yapmaya başladım. Yolda yürüyen insanların DNA ve RNA' larını çaprazlayacağım. Çok önemli çünkü.
Bütün ödevlerimi 2 saate bitirmistim ve saat geç olmuştu. Kalemlerimi toplayıp yarınki dersleri de çantama yerleştirdikten sonra telefonumda alarm koyup sarja bıraktım. Yatağımın içine girdim. Hangi insan kafasını yastığa koyar koymaz uyurdu ki? Ben.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sensiz Bırakma
RomanceHayatını baleye adamış bir kız. Hayatından birisi için vazgeçebilir mi ? Ya değmezse ?