Marmara Denizi’nin oluşumu ve Ab-ı Hayat konusunda kitapta aktarılan efsanede, İskender’in bir gün balık tutmak için küçük bir dereye girdiği, o güne kadar görmediği güzellikteki balıkları tutarak yemek istediği ama yakalayamaması üzerine öfkelenerek suyun akışını değiştirerek, balıkları susuz bırakıp yakalamaya çalıştığı belirtiliyor.
Bu çabası sırasında arkasında gelen sesle irkilen İskender’e, "Ey İskender! Boşuna uğraşma, o balıkları tutamayacaksın. Balık tutmak, ülkeleri fethetmeye benzemez. Her işin bir bileni var. Biliyorum, canın bu balıkları çok çekti" dediği anlatılan efsanede, o anda yaşlı adam elini dereye daldırıp üç balığı İskender’e verdiği ifade ediliyor.
Aldığı balıkları kızartmaya çalışan ancak balıkların kızarmaması üzerine sinirlenen İskender’in, ormandan odunlar getirerek büyük bir ateş yaktığı, ancak balıkların yine kızarmaması üzerine umudu kesilerek balıkları dereye attığına inanılıyor.
Efsane, şu şekilde devam ediyor: "İskender, ihtiyara dönerek, ’bu balıklar büyülüydü, benimle alay etmek için verdin. Bunun cezasını ödeyeceksin’ deyip kılıcını çekerek ihtiyarın başını uçurdu. İhtiyarın kafası yuvarlanarak bir tepenin üzerine ulaştı. İhtiyarın boynundan fışkıran kanlar suya dönüştü. Öyle bir hızlı akmaya başladı ki İskender neye uğradığını şaşırdı. Sular fışkırdığında İskender atına atlayıp geri çekilmeye ve sulardan kaçmaya başladı. Geri gide gide kendini bugünkü Yalova kıyılarında buldu ve arada kalan yerler denize dönüştü. Derler ki; işte o koca deniz Marmara Denizi oldu, İskender’in aradığı ölümsüzlük suyu, yani Ab-ı hayat ise Marmara Denizi’nin altında kaldı."
Çok sevdiğim bir efsane umarım sizde seversiniz :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsun-i İstanbul
PoetryAdim KonstantinaRosa masallarda büyüyen çocuklar aksine Şehir efsaneleriyle büyüdüm simdi o efsaneleri paylaşıyorum