Yine klasik bir pazar sabahı yatağımdan doğruldum.pencereye doğru ilerleyerek yeni doğan güneşi izlemeye başladım.Bu lanet olası mekanın en iyi yeri yeni doğan güneş manzarasını tam almasıydı ben kendimi tanıtıyım ben Güneş Sezer 16 yaşındayım ailemi 4 sene önceki trafik kazasında kaybettim dana12 yaşındaydım karşımızdan gelen alkollü bi araç bize çarptı garip olan şey ise benim burnum bile kanamasken ailemi kaybetmiş olmam bu olaydan sonra anneannemin yanına gittim beni yanında istemeyince çareyi babaannemde buldum beni yanına aldı ama 14 yaşına geldiğimde kansere yakalandı ve dayanamayıp hayatını kaybetti o yüzden benide yetimhaneye yatırdılar 2 yıldır burada hapis hayatı yaşıyorum 2 sene daha beni evlatlık edinecek bir aile çıkmassa 18 yaşına geldiğim ve reşit olduğum vesilesiyle burda tanıştığım arkadaşım Beril ile burdan çıkıp kendi evimizi kurucaktık bunu cidden istiyordum umarım bir aile gelmez beni almaya bu düşünceleriden kurtulup banyoya girdim kısa bişr duşun ardından üzerime kıyafetlerimi ve ayakkabılarımı giyerek yemekhaneye doğru yavaş adımlarla ilerlemeye başladım o sırada okul müdürümüz Didem hova yolumu kesti suratında mutlu bir ifade vardı
"buyrun hocam" dedim en kibar ses tonumla müdürümüz çok şeker bi kadındır suratından gülümsemesini asla eksik etmez ama kızıncada ayrı bi fena olurdu beni çok bekletmeden direk cevabı verdi
"yine şanslısın baya varlıklı bir aile seni evlat edinme başvurusunda bulundu kahvaltıdan sonra odama gelirsen sevinirim Güneşciğim" diyerek uzaklaştı ben yeni aile istemiyordum 2 sene daha gelmeyeydiniz ya Beril konusundaki hayallerimde suya düşmüştü gidip bi güzel kahvaltımı yaptım kahvaltıda Berile herşeyi anlattım Beril ağlama seviyesine gelmişti bende öyle eğer onuda başka bir aile alırsa birdaha hiç ama hiç görüşememe olasılığımız vardı ama müdürün beni odasına çağırdığını hatırlayıp hemen yerimden hızlı gonzales gibi fırlayıp müdürün odasına doğru koşdum kapıyı çaldım
"gel" sesini duyunca içeriye daldım içeride yaklaşık 40-45 yaşlarında 2 sevimli çift duruyordu kısa sarı saçları yüzündeki çok hafif yaşlanma belirtileri ile sevimli bir kadın karşısında ise saçlarının arasında hfif beyazlar oluşmuş iyi giyimli bir adam vardı acaba bu aile beni evlatlık edinirse 3 kişi olarakmı yaşıyacaktık yoksa bir kardeşim veya abim ablam olucakmıydı? derken sarışın kadın elini uzattı
"Merhaba güneş ben Miray tanıştığıma memnun oldum"
"Bende tanıştığıma memnun oldum Miray hanım"
"Bana anne de diyebilirsin biliyorum zor olucak ben senin tabikide gerçek annenin yerini tutamam ama yokluğunu hissetirmemek için bana anne diyebilirsin" bu kadına nasıl anne diyebilirdim annemden başka hiç kimseye anne diyemem ben 8 yaşındayken bir tiyatro gösterisinde küçük çocuk rolünü oynamıştım orada annem rolünü canlandıran kişiye bile anne diyememiştim ama kabalık etmemek amacıyla
"denerim" dedim o sırada iyi giyimli adam elini uzatarak
"Bende soner Güneşcim memnun oldum seninle tanıştığıma" adamın elini sıkarak hafif ve sıcak bir gülümsemeyle karşılık verddim sonrasında Didem hocayla sevimli çift aralarında birşeyler konuştular ve bende o süre çerçevesinde sessiz kalmıştım Didem hoca bana dönerek
"eşyalarını toplayabilirsin Güneş artık buradan çıkıyorsun" dediğinde onaylamak anlamıyla başımı salladım bu hapis hayatından kurtulcağım içşn mutluydum ama Berilden ayrılmayı istemiyordum bütün eşyalarımı odamda neyim vaf neyim yok herşeyi tamamiyle topladım ve aşağa inip bütün samimi arkadaşlarımla vedalaştım sıra Berile gelince uzun uzun sarıldık ikimizdede bir ağlama havası vardı hatta Beril ağlamaya başladı ben ise gözlerim dolmuş bir biçimde ağlamamak için savaş veriyordum arkadan gelen
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evlatlık
HumorYine klasik bir pazar sabahı yatağımdan doğrulup pencereye doğru ilerleyecek ordan doğan güneşi izlemeye başladım.Öncelikle kendimi tanıtıyım ben Güneş Sezer 16 yaşındayım ailemi 4sene önceki trafik kazasında kaybettim ve herşey yeni bir ailenin yan...