Gökyüzündeki karanlığın yoğunluğuna bakıyordu Sovereign. Korumaya and içtiği tapınağı ve tapınağın koruduğu Urun şehrini karanlıktan kurtarmak için her yardıma ihtiyacı olduğunu anlamıştı.
Yıllardır , yalnız beklediği koridorlarda dolaşmaya başladı. Kafasında planladıklarını hayata geçirmesi gerektiğinin farkına varmıştı.
Önce,eski dostlarını, Alacakaranlık Şövalyelerini bulacaktı ve daha sonra da yeni gönüllüler arayacaktı. Vakti azdı ve karanlık gitgide Urun'a yaklaşıyordu.
İlk ulaştığı kişi ,elf kolcu Tuiran olmuştu. Sadık bir asker olmuştu her zaman , tek kusuru fazla konuşkan bir elf olmasıydı. Eski şövalyelerin en neşelisiydi.
" Tekrar ,toplanmaya başladı galiba Alacakaranlık şövalyeleri ?" dedi Tuiran,yüzünden eksik olmayan sırıtışıyla. "Evet" diye cevapladı Sovereign. "Umarım,çoğu yaşıyordur." yüzü kaygılıydı. Bir kaçının ölüm haberi Sovereign'e ulaşmıştı. Birkaçından ise,hiç haber alamamıştı.
"Galii var"dedi Tuiran." O büyücü hala yaşıyor. " Sovereıgn'in gözleri parlamıştı.Galii, şövalyelerin en güçlü büyücüsüydü. " Çok iyi bir haber ."dedi Sovereign,ben de Pasha'ya ulaşmaya çalışıyordum."
Pasha da elfti ve ilginç bir özelliği vardı. Ticareti çok seviyordu ama yeri geldiğinde en tehlikeli savaşçı da O idi. Yüzünü ekşitti Tuiran."Hıh! O tüccar elf yine mi başımın etini yiyecek." Çok fazla tartışırlardı. Birbirlerini sevseler bile anlaşmaları,çoğu zaman zor oluyordu.
"Her güce ihtiyacım var" dedi Sovereign. Hades'i bile çağıracağım.
Tuiran'ın suratındaki sırıtış nadir kaybolurdu ve bu o anlardan biri idi.
"Hades!" dedi,uğursuz bir ses tonuyla.***************************************************************************************************
Bağırıyordu Anmar Tauna,,karanlıktan kurtulan dedesinin anısına hürmeten kurulmuş olan Alacakaranlık Şövalyelerinin tapınağına girerken." Sovereign! Elf şövalyelerinin lordu, yüce kraliçe Dushess'in bir tanesi! Dushess ve Galii bulunmalı. Karanlık rüyalarımda artık."
Sovereign irkildi bu sesle ve düşüncelerinden ayrıldı. Urun'un kralı tapınaktaydı yıllar sonra. "Efendimiz ! Lanetli soyunuzun etkisi on binlerce yıl sonra,sizde kendini gösterdi. Rüyalarınız ,en az benim gördüklerim kadar, Galii'nin kehanetleri kadar, Elf Kraliçe Dushess'in hayalleri kadar gerçek."
Anmar'la ilk defa karşılaşıyordu Tuiran. Beklediğinden çok daha gençti. " Kral Anmar!" dedi Tuiran. "Soyumuzun uzak bir batında birleştiğini bilmiyor olabilirsiniz belki ama,ben sizin akrabanız sayılırım." Tuiran, bir ara sustuysa da, ismini söylemeyi göze aldı.
" Size verilen adın sahibinin en iyi dostu ve en kötü düşmanı olan Tuiran Kouma'nın adı verilmiş bana." "Dedenizi karanlıktan kurtarırken ölen adam."
Anmar,Tuiran'ın yüzüne baktı. "Sen elf soyusun ama. Tuiran'ın ve dedemin yarım elf olduğunu herkes bilir. "
Sovereign, söze karışma gereği hissetmişti. " Şu an ki derdimiz,geçmişimizden önemli . Kralım. Ben, Alacakaranlık şövalyelerini yeniden toparlamaya başladım. Tuiran da onların en iyilerindendir. Ayrıca, sevgili büyücünüz ve sadık dostunuz da geliyor.
" Galii ve Sonadar!" dedi Anmar. "Özlem bitecek demek ki. Ya ,kraliçe ? O geliyor mu?"
"Gelecek. Ayrıca yeni şavaşçılar da aramıza katılacak. Şu anda yolda olan, Nero ve Alpgc de şövalye olmak için yeterliler kralım."
" Bir de sözünü tutamayanlar var ama onlar da,zamanı geldiğinde tapınakta olacaklar."
Anmar gülümsedi ve boşluğa doğru haykırmaya başladı. " Atamı etkin altına almıştın karanlık ama ben,sana yenilmeyeceğim."
Sovereign,Kralın,omuzuna dokundu " Şövalyeler yaşıyorken ,kimse Urun'a dokunamayacak Kralım. Kimse."Onu çağırdıkları zaman,inanmamıştı bu sözlere Pasha. Yıllardır ,sorunsuz bir şekilde yaşamayı sürdürmüştü Urun. Şimdi ise, Sovereign,O'nu çağırıyordu. Ne demişti ? Hatırlamaya çalışıyordu.
" Geliyor! Tekrar yüzleşeceğimiz korku dönüyor." Pasha,bir yandan bunları düşünürken, bir yandan da Tuiran ile tekrar karşılaşacak olmalarını düşünüyordu." Uffff! O lanet elfle karşılaşacağız yeniden. Bir de bu eksikti. Yıllardır huzurla doluydum." Gülümsedi kendi kendine. Tuiran'ın şakalarını severdi aslında ama tartışmalarını da hatırlıyordu.
Tuiran,Pasha'nın ticaretle uğraşmasını hep yadırgamışken, Pasha da,Tuiran'ın elf dinginliğine sahip olmamasına sinir oluyordu.
Bu düşüncelerle tapınağın önüne kadar gelmişti Pasha ve O'nun gibi, yeni gelen birisi daha vardı.
Büyücü elf hanımı Galii de,oradaydı. İri gözleri ile tapınağa doğru bakıyordu. Sanki trans halinde gibi idi.
Pasha, Galii'nin omuzuna dokunmak için ileriye atıldıysa da kendini bir anda yerde buldu.
"Aptal!" dedi kendi kendine. "Koruma büyüsünü neden unutursun ki?" Galii trans halinden çıkmıştı ve eski dostunu yerde görünce gülümsemesini engelleyememişti.
Onlar bu durumdayken Tapınağın kapısında,daha önce gelenler belirdi. Sonadar,Tuiran,Sovereign ve gönüllü olarak gelen Alpgc ile Nero.
"Hoşgeldiniz." dedi Sovereign. Tuiran,kıs kıs gülümsüyordu. Pasha'yı böyle görmek hoşuna gitmişti.
Alacakaranlık şövalyeleri,yeni gelenlerle birlikte salona geçtiler ve gelecek olanların en güçlülerini beklemeye başladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alacakaranlık Şövalyeleri
FantasyBilinmeyen bir çağın bilinmeyen bir zamanında yaşayan tapınak savunucularının hem gelecek hem de geçmiş ile olan savaşlarını anlatan fantastik bir hikaye.