1. Bölüm

128 17 40
                                    



*1 Hafta Önce

Marketten terleye terleye dün almayı unuttuğum unu aldım. Her şeyi düzgünce yerleştirdikten sonra telefonumdan en sevdiğim şarkıyı açıp toz şekeri ile kırdığım yumurtaları karıştırmaya başladım. Yağı, sütü ve en önemlisi taze sıkılmış portakal suyunu döktüm. Olabildiğince hızlı olmaya çalışırken kendimi şarkının melodisine uydurdum.

3 yumurtayı kırdım önce
Portakal dilimledim ince ince
Göz kararıda biraz süt kattım
Kalktım sana kek yaptım

Kocaman eldivenlerimle mis gibi kokan kekimi fırından çıkardım. Çok güzel kabarmıştı. Biraz soğusun diye kaloriferin yanındaki ufak yemek masasına keki koydum. O sırada hazırlanmıştım, hediyemi ve keki alıp evden çıktım.

Elimde Berke'ye yaptığım portakallı kek ve hediyemle kapısında dikiliyordum. İlişkimizin 2. yılıydı, beni depresyonumdan çıkarıp her zaman yanımda olmuştu. Bu yaptıklarımla onun hakkını yinede ödeyemezdim... Sürpriz yapmak için,bana verdiği yedek anahtarla kapıyı yavaşça araladım. Ses çıkarmamak için sessizce yürürken kulağıma gelen seslerle şaşkına döndüm.

"Hadi Berk'im, daha hızlı hadi aşkım!"

"Meltem sen harika bir şeysin biliyorsun musun?

"Seni elde etmek için şu Arel'e bile katlandım tamamen benimsin artık."

Duyduğum seslere aklım almıyordu. Bu Meltem'di. Bunu yapmış olamazdı. Bana bunu yapamazdı... O an gözümden dökülen yaşlara ve elimden düşenlere aldırmadan koştum.

*Bugün

Odamı dağıtmış kırılabilecek ne varsa kırmıştım. Sorun yok,bunlar kalbimin yanında hiçti. Arel tamam,geçti sakin ol yanındayım." Kafamı Melike'nin dizime koymuş burnumdan pantolonuna akan sümüklere aldırmadan ağlıyordum.

"Bana bunu nasıl yaparlar aklın alıyor mu?" Sinirden saçlarımı çekiştiriyor tırnaklarımı ellerimin içine batırıyordum.

"Kodumun zillisi. Ben dedim sana Arel,bu kız sağlam pabuç değil ama ben bunu bırakmam onların  yanına. Siz kim benim bebeğimin arkasından fan fin fon."

Melike'nin dedikleriyle gerçekler suratıma tokat gibi çarpmıştı. Ardı arkası kesilmeyen hıçkırıklarla yine ağlamaya başladım. Melike acıyan bakışlarla bana bakıyordu. Omuzlarımdan tutup beni sarstı.

"Değmeyecek aklı fikri sikinde olan biri için kendini yormak yerine kendine gel Arel Muzaffer Duygu."
Bana sinirlendiği her zaman böyle hitap ederdi. Kollarımı açıp sarıldım.

"Sağ ol Meloş."

"Önemli değil, her zaman. Benim artık gitmem gerek,  beni arayabilirsin istersen."

"İyi ki varsın."

•••

Melike'yi zar zor yolcu ettikten sonra mutfaktan dondurma kasemi alıp yatağıma oturdum. Ne kadar saftım. Gözlerimin önünde olup biteni göremeyecek kadar saf aciz. Meltem kalacak ev bulamayıp da Berke'de kalınca Berke'nin ne kadar iyi bir olduğunu düşünüp gurur duyuyordum. Oysa bunlar işi pişirmiş mercimeği fırına vermişti. Halime acıyordum. İstemsiz bir biçimde gözümden dökülen yaşları fark etmem  uzun sürmemişti. Bitirdiğim dondurma kasesini yatağımın yanına koydum. Elime aldığım rulo tuvalet peçetesiyle yatağa sokuldum. Uyumalıydım. Belki böyle çok daha kolay unuturdum.


Merhabalar. Bu benim ilk kitabım. Daha doğrusu yayınlayacağım ilk kitap. Umarım beğenirsiniz. ❤️

Portakallı KekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin