12.03.2016 pazar

17 2 3
                                    



Yazarın anlatımı:

Genç kız az sonra olacak sevgilisi ile bulması için özenle aynanın karşısında hazırlanıyordu. Rujunu sürdü küpesini taktı ve ayağa kalkıp boy aynasında kendini süzdü. Kırmızı, ince askılı elbisesi ona çok yakışmıştı bunu elbiseyi alırken sevgiliside söylemişti. Aynada arkasındaki duvarda olan saatin yansımasına baktı. Gelmesine 10 dakika kalmıştı. Yatağın üzerindeki telefonu ve zincirli küçük çantasını alıp odasından çıktı. Ev boştu. Annesi ve babası iş için yurtdışına gitmişti. Bu genç kızın canını sıksada ailesine birşey dememişti.

Merdivenlerden inerken elindeki telefonu titredi hemen kimin olduğunu öğrenmek için ekrana baktı. Ailesin gitti ülkedeki halası arıyordu. Fazla zaman kaybetmeden telefonu açtı.

Telefondan gelen hıçkırık ve ağlama sesi genç kızı fazlasıyla endişelendirmiş hemen konuşmuştu.

"Alo, hala iyi misin?" Telefonda ağlayan halası ağladığından dolayı çatlak çıkan sesiyle cevap verdi.

"Betül kızım... annen ve baban..." daha fazla devam edememişti. Çünkü ağlaması ona izin vermiyordu.

Genç kız daha da fazla telaşlanmış ve korkmaya başlamıştı. Anne ve babasının başın birşey gelmesinden çok korkuyordu. Dolan gözleriyle konuştu.

"A-aileme ne oldu hala?" Sesi titremişti konuşurken. Çünkü ailesinin başına kötü birşey geldiğini anlamıştı.

Halası hıçkırıklarının arasında konuştu.

"Ka-kaza g-geçirdiler Betül..." bir hıçkırığın ardından devam etti, "v-ve onları kay..." devam edememişti çünkü bu acı onu güçsüzleştirmiş ve daha fazla konuşmasına izin vermemişti.

Genç kız duyduklarının etkisiyle donup kalmıştı. İlk önce telefon elinden düşmüştü ve şokun etkisiyle genç kız telefonun basamaklardan düşerken attığı taklaları izlemişti. Duydukları onu kocaman bir boşluğun içine itmişti. Kendine geldiğinde dizlerindeki gücü kaybedip merdivenin basamağına serte oturmuştu. Canı yanmış fakat bunu hissedememişti. Sağ gözünden düşen bir damla yaş o anki ilk hissettiği şey oldu. Daha sonra sol gözünden de bir damla... hıçkırıkları ve çığlıkları bütün evi inletmişti. Yerleri yumrukluyor ve anne, babasını sayıklıyordu. Psikolojisi sağlığını kaybetmiş adeta genç kız gibi sertçe yıkılmıştı.

Bu sırada tuhaf olan birşey vardı. Odasından çıkarken sevgilisinin gelmesine 10 dakika vardı ama hala gelmemişti. Genç kız bunun farkında değildi.

Belki 3 saat veya 4,5... genç kız en sonunda ağlamaktan yorgun düşmüş merdivene yığılmıştı.

Sabah kalktığında her tarafı ağrıyordu. Zor bela yerden kalkıp yeniden ağlamaya başlamadan duş almak için banyoya gitti. Küveti iyi doldurup içine girdiğinde gözlerinden yaşlar düşmeye başlamıştı. Kolay değildi. Bütün ailesini kaybetmişti. Acısı dayanılmazdı. Oda zaten dayanamıyordu. Ama hayat işte zorla onu yaşatıyor, nefes aldırıyordu. Kız küvetten çıkınca banyodaki aynanın karşısına geçti. Çıplak bedenine baktı. Acısı sanki bütün hücrelerine yansımış gibi vücudu çökmüş bir haldeydi. Bi an içinden pes etmek dayanamadığı bu acıyı sonlandırmak istedi. Ama yapmadı, kurulandı üzerini giydi bavulunu hazırladı. Annesinden ve babasından hatıra olsun diye annesinin günmüş kolyesini babasının bilekliğini alıp evden çıktı. Buralarda durmak istemiyordu. Her taraf ailesi kokuyor, herbir köşe onları hatırlatıyordu.

Arabasına bindi ve arabayı çalıştırdı. Sonra aklına birşey geldi.

Sevgilisi dün akşam onu almaya gelmemişti! Bir anda endişelendi, korku sardı bedenini. Hızla telefonu eline aldı ve aradı.

Sevdiğim adam aranıyor...

Çaldı... çaldı... çaldı...

Ama açmadı.

Daha da endişenlendi yine aradı. Ama yine açmadı.

Daha sonra ailesini aramaya karar verdi. Rehberden numarasını buldu be arada.

"Alo, Ayşe abla ali yanında mı?" Sesindeki korku anlaşıyordu.

"Evet kızım birşey mi oldu yoksa?" Genç kız rahatlamıştı. Acının içinde nasıl rahatlatırsa öyle...

"Dün yanıma gelecekti gelmemişti. Aradığımda da telefonu açmayınca endişelendim. Telefonu ona verir misiniz?"

"Tabi kızım... Ali! Betül aradı telefonunu açmamışsın seni merak ettmiş." Daha sonra telefonda hışırtı sesleri geldi. Genç kız telefonun el değiştirip Aliye ulaştığını anlamıştı.

"Alo?" Sesinde öfke vardı genç kız bunu iliklerine kadar hissetmişti.

"Ali, iyi misin? dün gelmeyince korktum."
Genç kız saatler öncesinde ailesinin ölüm haberini almıştı. Bu onu mahvetmişti ama pes etmemişti. Daha sonra acısını çok şiddetli yaşayacağını biliyordu. Sadece güçsüzlüğün verdiği sakinlikti bu...

"Sana ne bundan!" Genç kız fazlasıyla şaşırmıştı.

"Ne demek sana ne?"

"Sana yazıklar olsun! Ben sana güvendim! Ben seni sevdim! Sen... sen..." genç kızın aklı karışmış ve gözünde yaşlar geliyordu.

"Ne diyorsun Ali? Ne yaptım ben?"

"Ateşle geceniz nasıldı?(!)" işte o an genç koz için çoğu şey bitmişti. İçinde kırıklar dayanılmazdı artık.

"Ben dün akşam ailemi kaybettim..! Ben dün akşam öldüm! Ama yine de seni önemseyip aradım merak ettim! Senin yaptığın ise..."

"Ne!"

"Dün akşam ilk kez ölümü tattım... şu anda ikinci kez sende..."... "gidiyorum. Artık bi sebebim kalmadı." Ve sonra telefonu kapattı.

Hıçkırıkları arasında arabayı çalıştırdı. Sonra veda etti evine, çocukluğuna, sevdiği adama...

Daha sonra aklına birşey geldi. Mesajlara girip sevdiği adama yazdı.

"Sevgilim bir bilinmeze gidiyorum... sensiz, ailemsiz. Yalnız kaldım artık."
(Çevrimdışı...)

KayıtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin