İnsan bazen haykırmak ister.
Tüm içinde tuttuklarını.
Kırgınlıkları,
Öfkelerini,
Üzüntülerini,
Acılarını ve
Gözyaşlarını. ..
Bazen ,hayattaki sorumluluklarınızı bir kenara bırakmak istersiniz. Bir günlüğüne sizi ifade eden tüm sıfatlardan sıyrılmak, sadece kendi benliğinle olmak istersiniz. Soyadınızın taşıdığı önem, paranız , aileniz , yaşadığınız şehir ,komşularınız,sorumluluklarınızı...Kısacası zorunlu olduğunuz her şeyden sıyrılmak asıl özgürlüktür. Mesela bir günlüğüne aynaya bakmayıp bedeninize sıyrılsanız. Dışarıdaki insanlar, araba sesleri , bozulan sokak lambasının cızırtılı sesi hayatınızın fon müziği olsanız onları farketmeseniz. Bir anne köpeğin merhametini görseniz diyorum. Denizin dalgalarının yarattığı senfoniye katılan martı sesleri yıllardır aradığınız o huzurun sesi olsa. Soyutlansanız dünyadan . Sanki sizi kimse görmüyor duymuyormuş gibi. İnsanların sesini kısın beyninizde. Sonuçta beyin siz nasıl yönetirseniz öyle işler . Görünmezmiş gibi davranın. Sanki doğanın dilinden anlıyormuş gibi. Mesela şimdi güneş göz kırptı size ,daha bir parıldadı sanki. Öyle değil mi? Çiçekler başını eğdi selam verdi size. Daha yakına gelin . Hadi bak! Karıncalar yaptıkları işi bıraktı, ne kadar huzurlu, özgür ve bir şeyleri geride bırakabilecek kadar güçlü olduğunu konuşup imreniyotlar sana. Sonra birden güneş koyboluluyor. Bulutlar da merhaba demek istiyor sana. Yağmur damlaları hayallerindeki soyutlanmayı gerçeğe çevirmek istercesine yağıyor, insan bırakmıyor sokakta. Tıpkı kendi dünyadaki gibi çevrende de insan yok artık. Birden esen rüzgar cesaretlendiriyor seni. Hadi diyor, bunu hak ediyorsun , hadi. Yağma söze giriyor. Diyor ki; seni dinmeyen hiçkimse yok. Seni ,fikirlerini ve duygularını değersiz gören kimse yok . Duygularını dalga konusu eden zaaflarını kullananlar yok , diyor. Biz varız . Tek ihtiyacın . Seni dinleyen , önemseyen çiçekler var mesela. Şu koca çınar da seni dinliyor , dalına sığınan kuş da. Şimdi tam zamanı. Hadi ,başla. İçinde tuttuğun ne varsa haykırırcasına fısılda! !! Bazı şeyler bağırarak anlatılmaz. Öyle incedirler ki, öyle yer edinmişler ki kalbinde ,anlatmak için sessiz olmak gerekir. Anlamak için susmak. Ve... Gözlerin konuşması gelir akabinde...
Ya da bunlar sadece benim kuruntum. Seni sadece sen anlarsın. Seni sadece senin affetmen yeter.Insanlar acımasız çünkü . Başkalarına gerek yok. Sana bi sen lazımsın. Şimdi, tüm seni anladıklarını zanneden gereksizlerden uzaklaş. Soyutla kendini..
Geçeni karanlığında yıldızlar dinlesin seni. Şimdi , kaldır kafanı ,bak o sonsuz gökyüzüne. Tek çıkış yolu...Şimdi, arala dudaklarını. Dudaklarına gelen tuzlu suyu boşver. Birilerine kendini ispatlamak zorunda değilsin. Bunu kendine yapma! Bırak nasılsan öyle kabul etmek zorunda kalsınlar seni . Kendine ihanet etme. Başkaları üzülecek diye kendini üzme. Makul ol. Herkes eşit derecede üzülsün. Tüm yükü sen sırtlayamazsın. Yazık etme kendine EVET. Sen ,kendi kurallarını kendin koyabilecek kadar özgürsün. Bunları yapmak zorunda değilsin. Affettim mi kendini? Tamam mı ? Hadi öyleyse. Aralamıştın ya dudaklarını, konuş şimdi. Dök eteğindeki taşlarını. İçinde tuttuğun ne varsa ,
Haykırırcasına
Fısılda. .......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUMUN HAYKIRIŞLARI
Non-FictionBir hikaye değil bu.Deneme yazacağım. Bazı sorularınıza yanıt olsunlar diye içimde tuttuklarımı yazmak istedim. Umarım ruhunuza iyi gelir...