1. Bölüm

20 4 0
                                    

İlk hikayem olduğu için yazım hatalarım olabilir acemiliğime verin. Şimdiden affınıza sığınıyorum.

Medyada Mercan var. Bölüm şarkısı Nil İpek - Havada Bir Hinlik Var

Öyle şeyler yaşarsın ki bazen hissizleşirsiniz bazen. Bazen bazenler çoğalır ya işte öyleydi benim hayatım bazenler vardı hep hayatımda öyle yorulmuştum ki. Karanlık çökmüştü hayatıma ölüm kurtuluştu belki de. Der ya şair nefret öyle yüce bir duygudur ki sevgiye dönüşebilecek kadar erdemlidir de. Ama benim nefretim öyle büyüktü ki hayatta sevgiye dönüşemiyecek kadar saftı. Yine yenilmiştim ona yine yenmişti beni. Ağlasam bir faydası olurmuydu ki ben söyliyim olmazdı ne kadar kaçsam yine yakalardı beni.

Ben Mercan ARICA
Hayatın bile yüzüne gülmeyen o aciz kız Savaş ARICA'nın biricik karısı dışardan baksanız öyle mutluyduk ki herkesin deli gibi sahip olmak istediği Savaş ARICA'ya sahip olan o kadındım bilseler hayatımın ne kadar boktan olduğunu isterlemiydi yerimde olmayı, hayır istemezlerdi. Kendinden çok sevdiği adamdan ayırılmak kim isterdi ki kimse istemezdi. Yine geldi.
"Ben geldim." Yine ses tonundan bile nefret ettiğim o adam gelmişti.
"Hadi ama Mercan bir hoşgeldindemi yok."
"Bana cehennemi tattıran adam hoşgeldin." Sinirle Kolumu tutup kendine çevirdi beni
"Mercan sınırlarını zorlama." Oysa benim sevdiğim adam bana dokunmaya kıyamazdı. Menekşe kokulu derdi. Menekşenin olmayan kokusunda arıyorum seni kadınım derdi. Oda Savaş canımı acıtmaktan zevk alırdı. Kolumu daha fazla sıkmaya başlayınca tamam anlamında kafamı salladım. Kolumu bırakıp mutfağa doğru gitmeye başladı.
"Ne yemek yaptın."
"Makarna."
"Hadi ama yeter mide fesatı geçiricem böyle giderse."
"Yeme o zaman." Yanıma yaklaşınca bir an korktum. Yanağıma öpücük bırakıp geriye çekilince elim yanağıma silmek için yol alırken bileğimi sıkıca kavradı. Bileğımi ağrısıyla yüzümü buruşturdum.
"Aklından geçeni yapmaya yeltenme bile." Bileğimi bırakınca
"Pizza sipariş ediyorum. Nasıl olsun?"
"Farketmez." Diyip odaya girdim. Yatağıma uzanınca anılar hafızama hücüm etmeye başladı.


1 Yıl önce

"Menekşe kokulum hadi geç kalıcaz."
"Geliyorum bitanem." Diyip hızla odadan çıktım. Mert kapıda beni bekliyordu. Onu görünce yanına yaklaşıp yanağından bir öpücük aldım.
"Nereye gidiyoruz söylemedin."
"Sürpriz dedim ya Menekşe kokulum."
"Tamam bitanem."
Koluna girip yürümeye başladık. Birden arkama geçip gözlerimi kapattı.
"Menekşe kokulum ben sana gözünü aç diyene kadar sakın açma."
"Tamam bitanem." Gözümü açtığında gördüğüm manzarayla afalladım. Karşımda sadece menekşelerden oluşan bir bahçe vardı.
"İnanamıyorum sana buda ne böyle." Bahçeye doğru ilerlediğimde her menekşenin üstünde benimle yapmak istediği şeyler yazılıydı.
"Menekşe kokulum sana öylesine aşığım ki kendimi uğruna feda edebilecek kadar çok seviyorum. Bir gün olurda ayrılırsak her bu bahçeyi gördüğünde beni hatırla." Yanına koşup kollarımı boynuna sardım. Kokusunu içime çeke çeke sarıldım. Kulağına fısıldamaya başladım.
"Biz hiç ayrılmayacağız. Mükemmel bir hayatımız olucak. Çok güzel bir evimiz olucak bahçesinde çocuklarımızın koşabileceği bir ev olucak... sen yine bana kahvaltı hazırlayıp Menekşe kokulum kahvaltı hazır diye bağırıcaksın bende yanına gelip yanaklarını sıkıp kocaman öpücem seni ve sevgilim biz asla ama asla ayrılmayacağız.
"Seni seviyorum Menekşe kokulum."
"Bende seni seviyorum erkeğim."

Günümüz

Ben anılarımla yaşamayı öğrendim. Herşeyi içime atıp sahte gülüşler atmayı öğrendim onun yokluğunda. Yine onun lanet sesi kulaklarımı doldurdu.
"Kalk hadi sevgilim." Tiksinircesine baktım yüzüne sonra yatakta oturur pozisyona geldim.
"Ne oldu."
"Yemek hazır sevgilim."
"Aç değilim yedim ben, sen gelmeden. Yatıyorum iyi geceler."
"İyi geceler sevgilim." Odaya gidip kendimi yatağa attım. Tam uykuya dalıcakken yatakta bir ağırlık hissettim. Arkamı döndüğümde onu görmemle irkildim. Kollarını belime sardı. Kendimi geri çekicekken
"Sadece uyumak istiyorum."
Kapırdamaýi kesip kendimi uykunun derin kollarına attım. Sabah gün ışıkları odayı doldururken çoktan defolup gitmesi için dualar ettim.
"Günaydın sevgilim." Yine nefret ettiğim o sesi duydum. Hiç bir şey demeden ayağa kalkıp banyoya yöneldim. Bugün ondan anneme gitmek için izin almam gerekiyordu. Annemin kokusunu özlemişim.  Saçlarımı okşayışını.
Kahvaltıya oturup konuşmaya başladım.
"Savaş bugün anneme gitmek istiyorum."
"Hayır." O kadar kesin söylemişti ki içimde ağlamak için çırpınan beni harekete geçiriyordu.
"Savaş lütfen yemin ederim hiç birşey belli etmeyeceğim. Annemi çok özledim." Benden habersiz göz yaşlarım akmaya başlamıştı bile.
"Mercan, Hayır dedim biliyorsun ki asla sözümden dönmem. Haftasonu gidersin." Hiç birşey demeden masadan kalkıp odama gittim. Hemen defolup gitmesini istiyordum. Zil sesi gelince yataktan kalkmak istemedim. Kim gelicek ki ya hizmetliler ya da Selin gelmiştir. Selin Savaş'ın kardeşi, Savaş'a hiç benzemiyordu. Savaş ne kadar soğuk, acımasızsa Selin'de o kadar sıcak kanlı,sevecen biriydi. Tamamen zıt kutuplardı. Birden kapı açılınca arkama dönme ihtiyacı  duymadım. Belime sarılan ellerle bir an neye uğradığımı şaşırdım. Bu oydu. Evet yanlış görmüyordum. Bu oydu.

Evet sevgili okuyucular ilk bölümün sonuna geldik. En kısa sürede ikinci bölümü yayınlayacağıma şüpheniz olmasın. Tekrar görüşene kadar kendinize iyi bakın :))

Kalp ağrısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin