one shot

216 24 26
                                    

🥀tarih'

Katil yirmi iki yaşında bir üniversite öğrencisiydi. Adı Lucas. Seul'de hukuk fakültesinde eğitim görüyordu. Öldürdüğü kişi ile aynı okuldaydı, onun adı da Mark'tı. Aynı dairede yaşıyorlardı. Yatak odasında Mark'ı boğarak öldürmüştü.

Cinayeti işlerken hiç zorlandığını düşünmüyorum. Çünkü Mark'tan daha iriydi, üstelik elleri çok büyüktü. Kısa kesilmiş açık kahverengi saçları yüzünün hatlarını açığa çıkarıyor, kahverengi gözleri tuhaf bir tutkuyla bakıyordu.

"Ben utangaç biriyim"

Diye başlamıştı sorguda anlatmaya.

"Nefret etmeme rağmen hiç bir zaman kurtulamadım bu duygudan. Çin'de doğmuşum. Seul'e ortaokula giderken taşındık. Çin'de geniş arazilerimiz var. Dedem hala ordadır. Otoriter bir adamdır ama beni çok sever. Ailenin tek çocuğuyum. El üstünde büyütüldüğüm için insanlarla birebir ilişkilere girmedim. İstediğim her şeyi tek bir lafımla önünde bulurdum. Bu yüzden Seul'de okula giderken çok zorlandım. Kimse takmıyordu beni. Öğrencilerde ilişki kuramıyordum. Denemedim değil, çok uğraştım başaramadım. Başaramayıncada dert edinmeye başladım. Durumu kabullendim, fakat utangaçlığım yakamı hiç bırakmadı, günlerimi çekilmez hale getirdi, sonunda gördüğünüz gibi beni katıl etti.

Evet, ben utangaçlığım yüzünden katil oldum. Mark'a gelince, o da utanmazlığı yüzünden öldü... Arkadaş olmamızı isteyen oydu. Benim de arkadaşa ihtiyacım vardı, kaynaştık, arkadaş olduk.

Yoksul bir ailede dünyaya gelmiş. Hem okuyup hemde çalışırmış. Yapmadığı iş kalmamış. Arkadaşlığımız ona yanlızca bir dost kazandırmamış, gelirde sağlamıştı. Cebinde hiç bir zaman yeterli parası olmazdı. Sürekli bir işte çalıştığını hiç görmedim. Onu eve alınca, ihtiyaçlarınıda ben karşılamaya başladım. Açıldığımdan yada yardımsever olduğumdan dolayı değil. Arkadaşa ihtiyacım vardı. Mark'ta hayatından memnun görünüyordu. Ta ki Yuqi ve Min ile tanışıncaya kadar.

Yuqi ve Min tıpkı ben ve Mark gibi birbirine zıt insanlardı. Yuqi ne kadar ince, ne kadar güzel, ne kadar soylu görünüme sahip ise, Min o kadar kaba o kadar çirkin o kadar varoş görünüyordu. Üstelik aralarında ki fark sadece dış görünüş ile sınırlı değildi. Yuqi iyi eğitim almıştı. Zekiydi, espriliydi, Min'in ise aklı fikri televizyon ve telefondaydı. Bir olayı kavraması için defalarca açıklanması gerekirdi, esprileri anlamaz, bunu yüzüne vurunca da küserdi.

Onlarla karşılaşmam Mark sayesinde oldu. Evde oturduğumuz günlerden birinde, Mark'ın ısrarı ile bir kafeye içki içmeye gittik. Çoğunluğu liseli olan öğrencilerin arasına karışıp bir masaya yerleştik. Oturur oturmaz dikkatimi çekmişti Yuqi. Hemen yan masamızda bir erkekle içki içiyordu. Hareketleri öyle zarif öyle uyumluydu ki, sanki içki içmiyor, dans ediyor gibiydi. Sürekli ona bakmak istiyordum ama Mark fark edecek diye korktuğumdan arada bir bakışlarımı etrafında gezdiriyordum. Aslına bakarsanız Mark'ın fark edecek hali yoktu. Nasıl içki içeceğimi anlatıp duruyordu, oysa benim kulağım yan masadaydı. Böylece kızın adının Yuqi öldüğünü, sinema okuduğunu öğrendim. Mark'ın ısrarıyla evden çıktığım o gün ilk kez içki içmiş ve ilk kez âşık olmuştum.

Ertesi gün Mark'a aynı kafeye gitmeyi önerdim. İçkinin tadına doyamayan Mark dünden razıydı. Ama ne yazık ki Yuqi kafede yoktu. İki saat kadar oturduk, tam kalkmak üzereyken Yuqi ve Min göründüler. İçkiyi yeni bitirmiştik.

My Friend's LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin