Math

Kütüphane

Öğle arası için zil çaldığında gözlerim duvar kenarında oturan Jungkook ile buluşmuştu. Dün akşam onu kütüphane de boğabileceğimi söylemişti bunu neden istediği hakkında hiç bir fikrim yoktu ama umrumda da değildi. Açıkcası bunca zaman ki sapıklıklarına dayanırken içime attığım kin ve nefret oraya gidip onu bir güzel pataklamam gerektiğini söylüyordu hem izin vereceğim de demişti değil mi? Gözlerini bana dikerken suratına çarpık bir gülümse yerleştirmişti ve bana göz kırptıktan sonra yerinden kalkıp sınıftan çıkmıştı arkasından bakakalırken bana hangi hakla bu kadar etkileyici şekilde göz kırpabildiğini sorguluyordum. Telefonu cebimden çıkarıp yansımasından saçımı daha şekilli hale getirdiğimde ayağa kalkmış ve üstümü başımı düzeltmiştim bunu neden yaptığım hakkında hiç bir fikrim yoktu zaten sorgulamak gibi bir istek de içimde oluşmamıştı. Hızlı adımlarla kütüphanenin olduğu kata çıkarken kalbim maraton koşmuş gibi hızlanmaya başlamıştı merdivenden çıktığımdan dolayı diye geçiştirirken kendimi kütüphane de bulmuştum. Gözlerim Jungkook'u ararken yavaş yavaş dolmaya başlayan kütüphane içinde sessiz olmaya çalışıyordum. Sonunda kütüphanenin en ücra köşesindeki masada oturan Jungkook'u gördüğümde içimde ki tüm nefretin sönüşüne şahit olmuştum. Eline aldığı bir kitabı meraklı bir şekilde okurken kaşları meraktan dolayı kalkıyor yüzü çok tatlı bir şekle giriyordu. Bu çocuğu izleyen bir insan onun asla birisinden nude isteyeceğini düşünmezdi. Jungkook'un dışarıdan gözüktüğü gibi bir çocuk olsaydı her şeyin çok tatlı bir kdrama dizisine dönebileceğini ve mutlu bir sevgililik ilişkisi yürütebileceğimizi düşündüğümde yanlışlıkla sesli bir şekilde iç geçirmiştim. Jungkook sesimi duyup bana doğru baktığında yüzünde ki masum ifade silinmiş yerini sinsi bir gülümsemeye bırakmıştı. İstemsizce gerildiğimde buraya neden geldiğimi kendime hatırlatmış hızlıca Jungkooka doğru yürümeye başlamıştım yanına geldiğimde direk olarak ellerimi boğazına geçirip boğmaya çalışsam çok mu abartı olur diye düşünürken Jungkok birden aramızdaki mesafeyi kısaltıp kollarını belime sardıktan sonra burnunu burnuma sürtmüştü. Şaşkınlıktan gözlerimi büyütmüş bir şekilde Jungkook'a bakarken kaskatı kesilmiştim. Kendisi beni gererken kokusu tezat bir şekilde beni mayıştırıyordu. Eli gömleğimin üzerinden bel oyuntumu okşamaya başladığında kendimi iyice Jungkooka bırakmıştım. Sanki tüm dünya Jungkookun kolları arasında uyumam gerektiğini söylüyordu. Meraklı ama bir o kadarda mayışmış gözlerle Jungkookun gözlerine baktığımda gözlerinin dudaklarımda olduğunu görmüştüm içimi amansız bir heyecan sararken beynim kırmızı alarm vermeye başlamıştı olduğumuz durumu kavramaya başlarken dudaklarımda hissetiğim ince dudaklar ile alarm veren beynim hata vererek susmuş sadece olacakları izlemeye başlamıştı. Üst dudağımı yavaş bir şekilde okşayan dudakları aynı zamanda sıcak nefesini dudaklarıma üflüyordu. Dudaklarımda hissetiğim karıncalanma tüm vücuduma yayılırken düşüyormuş gibi hissediyordum az önce göğsünde konumlanan ellerimi yavaşça omuzlarına çıkartığımda düşmemek için tutunmaya başlamıştım. Dili ile üst dudağımı yaladığında istemsizce ağzımı aralamıştım Jungkook bunu bir davet olarak düşünüp dilini dudaklarımın arasından gönderdiğinde bacaklarımda güç iyice çekilmeye başlamıştı. Dudaklarının dudaklarımı okşayışı ve bel oyuntumda hissetiğim dokunuşlar beni öyle bir mayıştırmıştı ki şuan düşünebildiğim tek şey kasılan midem ve hissetiğim tuhaf mayhoşluktu. Birden birisinin boğaz temizleme sesini duyduğumda kendimi Jungkookun koları arasından geriye çekmiştim. Yaptığım şeyin yanlışlığı zihnime dolarken birine yakalanmanın utangaçlığı hiç geçmeden yanaklarıma vurmuştu. Jungkooka ve boğazını temizleyen çocuğa bakamadan kendimi hızlıca kütüphaneden attığımda bulduğum duvara yaslanarak ciğerlerime hava çekmeye çalışmıştım.

.....

Jimin: SENDEN NEFRET EDİYORUM

Jimin: BU RESMEN TACİZ BE