En kötüsünü yaşarken çaresizliğin, bir güneş gibi doğmuştu aysız geceme. Yalnızlık iliklerimi titretirken bana uzanan parmaklarına hasretle sarılmıştı nasırlı parmaklarım. Bir lağım faresi gibi davranılan bu yerde şefkate, insan gibi davranılmaya öyle ihtiyacım vardı ki.
"Korkmana gerek yok küçük kız."demişti o tarazlı sesiyle. O an gülümsemesinin yalnızca bana güven vermek için olduğunu anlayamayacak kadar bitaptım. Ne gülümsenebilecek bir durum vardı ortada, ne de gülümsemesiyle bir harekete geçebilecek birileri.
Yalnızca sarılmıştım. Birisinin beni çaresizliğimden, bu koca kara delikten kurtarmasını umuyordum. Bir zavallıydım o zamanlar. O beni kendine sıkıca bastırıp tüm kirime rağmen, kimseye göstermediği şefkatini bana verdi önce. O an güçlenmiştim işte ben.Zamanla daha sefil olacaktım, belki de daha da çaresiz.
Ama onun küçük kızıydım artık, tam da bundan sonra. Yalnızca ona çaresiz.