1

382 26 82
                                    

"Niall bir saattir konuşuyorsun." Diyip gözlerimi devirdim. Niall beni dinlemediği için konuşmaya devam ediyordu.

"Dedem de bu gideceğimiz huzur evinde kalıyor. Bazen bayramlarda ziyaret ederim ve tombala oynarız eh genelde ben kazanırım ama dedem de pek kötü sayılmaz. Bilirsin Horanlar her oyunda iyidir..."

Susmak bilmeden devam ediyordu ve bir nevi beni umursamıyordu. Koltukta Niall'dan biraz uzağa kayıp telefonumla oynamaya başladım.

Dikkatimi telefon dağıtmayı başarsa da kulağım hala Niall da olduğu için sesi kesme yolu aradım ve kulaklığımı takıp eski müziklerden oluşturduğum listemi açtım.

Gidene kadar müzikleri dinleyip rahatlarken Niall'ın hala anlatmaya devam ettiği tombala hikayesini duymadığım içinde daha enerjik hissediyordum.

Araba yavaşça durunca kulaklığımı çıkartıp cebime attım.

"Yani anlayacağın dedemi çok severim. Ne çabuk gelmişiz ya."

Niall'ı umursamayıp arabadan indim ve baya büyük olan huzur evine baktım.

Tahmin ettiğimin aksine gayet yeni yapım ve baya güzel bir yere benziyordu. Merdivenlere doğru giden Niall'ı takip edip kapısı dahil her yeri incelemeye başladım.

Kapıları ahşap ve 2 metreden daha yüksekti. Büyük salon neredeyse 6 kısma ayrılıyordu ve ortada iki kadının oturduğu bir danışma alanı vardı.

Niall neredeyse zıplayarak kızlara doğru gitti ve takındığı en büyük gülümseme ile kızlara baktı.

Iki dakika sonra Niall kızlarla gülerek bir şeyler konuşmaya başlamıştı bile. Yanlarına ulaştığımda Niall'ın kendi anılarından bahsederek onları güldürdüğünü gördüm.

"Niall buraya gülmek için gelmedik." Diye belirttim.

Amacım kızlarla arasını bozmak değildi sadece buraya ne için geldiysek biran önce bitsin diye uğraşıyordum. Eh bundan sonra da gidilecek çok yer vardı sonuçta.

Niall boğazını temizleyip ciddi moduna büründüğünde kızlar hala gülüyordu.

"Buraya bağış yapmak için geldik."

Sarışın kız gülümseyip bir defter açtı ve beklentiyle ikimize de baktı.

"Isminiz?"

"Harry Styles." Nialldan önce cevap verip çeketimi düzelttim.

"Peki bay Styles, müdürü size yönlendireceğim. Lütfen salonda oturun." Diyip koltukların ve bir kaç yaşlının olduğu alanı gösterdi.

Başımla hafif onaylayıp oraya adımladım. Niall hala kızların yanında bir şeyler anlatıyordu ve niall bir kere konuşmaya başladıysa onu susturamazdınız.

Müdür gelene kadar telefonumda bir kaç önemli e postayı yanıtlayıp koltukta geriye yaslanmıştım.

Bir tane adam önümde durana kadar da bunu yapmaya devam etmiştim.

70 li yaşlarında ki adam bana sırıtarak bakıyordu.

"Hala aynısın ha, borcumu ödedin mi Harold?." Deyince kaşlarımı çattım.

"Üzgünüm sanırım karıştırdınız. Adım Harry, sadece Harry."

"Bende öyle dedim Harold" diyip göz kırpınca çatık kaşlarım iyice çatılmıştı.

"Ah üzgünüm bay Styles geciktim. Mazur görün lütfen." Koşarak gelen müdür ile önümdeki adamı umursamadan ayağa kalkıp telefonumu cebime attım.

"Önemi yok bay Payne." Diyip hafifce gülümsedim. Yaşlı adam hiç bir şey yokmuşcasına gidince tamamen müdüre odaklandım.

"Bu tür yerlere bağış yapan azdır. Bilirsiniz herkes kendini düşünecek kadar bencil. Bu yüzden size çok teşekkür ediyoruz."

Gülümsemesine karşılık verip aynı şekilde başımı salladım.

"Elimden geldiğince yardım etmeyi seven biriyim. Bu sefer yardım yapacağım yeri de ziyaret etmek istedim."

Açıklamam karşısında onaylayıp eliyle mekanı gösterdi.

"Yeni kurulan bir yer olmamıza rağmen, her yönden iyi bakmaya çalışıyoruz. Tabi desteğe de ihtiyacımız olduğu günlerde sizin gibi saygın insanların yardımı çok gururlandırıyor."

Ne saygınlığı sadece şarkıcıyım ben. Eh ama biraz saygın olmakla sorunum yok tabi.

Bay Payne tek tek huzur evini gösterirken Niall'ın yanımda olmasını hiç bu kadar istememiştim. Konuşmayı çok sevmezdim ve bay Payne sürekli konuşuyor ve cevap bekliyordu. Niall olsaydı bana gerek kalmazdı doğrusu.

Saate bakınca kaşlarımı çattım.

"Ah yetişmem gereken bir stüdyo var Bay payne izin verirseniz Niall'ı bulmam lazım." Kibarca açıklamaya çalışıp karşımdaki adama baktım.

"Tabi ortak salon'a sağ taraftan gidebilirsiniz." Diyip eliyle koridoru gösterdikten sonra elini sıkmam için bana uzattı.

Gülümseyip elini sıkarak teşekkür ettim. Daha sonra tam anlamıyla hızlı adımlarla koridora girip Niall'ı veya ortak salonu aramaya çalıştım.

Cidden ne kadar büyük bir yerdi böyle. Koridorda ki odaları tek tek gezerken istemsizce bir odanın önünde durdum. Birinin adımı söylediğini duymuştum. Oda'nın kapısını hafif aralayıp içeriye seslendim.

"Kimse var mı?"

Ama oda tamamiyle boştu. İçimden bir ses odaya girmemi söylediğinde sorgulamadan içeriye doğru adımladım.

Sonrasında ne olduğunu bilmiyordum ama gözlerim kararmış ve sarsıntıyla kendimi yerde bulmuştum.

Okunmayacak ama yazamadan duramıyorum ndkdkdkdkd

80'S LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin