Sinekli Bakkal, Abdulhamit devri İstanbul'unun kenar mahallelerinden
birisidir. Mahallenin imamının kızı Emin, aynı mahallede bakkallık eden
karagözcü ve ortaoyuncu Tevfik ile , babası istemediği halde evlenir.
Tevfik, ortaoyununda "zenne" (kadın) rolüne çıktığı için "Kız Tevfik" diye
anılmaktadır. İmam çok bağnaz bir adamdır. Onun eğitimi ile yetişmiş olan
Emine kocasıyla geçinemeyerek yine baba evine döner. Tevfik İstanbul'un ünlü
bir sanatçısı olur. Bir gün oyunda karısının taklidini yaptığı için
İstanbul'dan sürülür. Emine'nin Tevfik'ten bir kızı olur, adını Rabia
koyarlar. İmam Rabia'yı da din eğitimi ile yetiştirir, hafız yapar.
Abdülhamit'in Zaptiye Nazırı Selim Paşa da Sinekli Bakkalda oturmaktadır.
Rabia, Selim Paşa ile karısı Sabiha hanım tarfından korunmaktadır.
Olağanüstü güzel bir sesi olan kıza aynı konağa gidip gelmekte olan Mevlevi
şeyhi Vehbi Dede, alaturka musiki dersi verir. Paşanın oğlu Hilmi'ye piyano
dersi vermek için konağa gelip giden İtalyan piyanist Peregrini, kızın
sesine hayran olur. Ünü bütün İstanbul'a yayılan Rabia, Kuran ve Mevlüt
okumak için cami cami dolaşmakta ve bütün kazancını imama vermektedir. Günün
birinde kızın babası Tevfik sürgünden döner , Sinekli Bakkal'daki eski
bakkal dükkanını yeniden açar. Rabia da dedesinden ayrılır, babasıyla
oturmaya başlar. Kızın sanatına hayran olan Vehbi Dede ve Peregrini
Tevfik'in evine gidip gelmaya başlarlar. Rabia Kuran'ı hele Mevlüt'ü o kadar
üstün bir sanatla okumaktadır ki Doğu musikisinde adeta bir çığır açmıştır.
Bu yıllarda Türkiye'de "Genç Türkler" Abdülhamit'in baskısını kaldırmak için
gizli gizli çalışmaktadırlar. Selim Paşa'nın oğlu Hilmi de bunlardandır.
Ortaoyununa "zenne" rolüne çıkan Tevfik, Hilmi'nin isteği üzerine bir güm
kadın kılığına girip, Türkler'in Avrupa'dan gelen ihtilalci gazetelerini
Fransız pastahanesinden alırken yakalanır. İş meydana çıkınca Hilmi ile
Tevfik Şam'a ötekiler de Yemen'e ve Fizan'a sürülür. Babasının arkadaşı bir
cüce ile yalnız kalan Rabia, bakkallık ve hafızlıkla geçinmektedir. Rabia'yı
sevmeye başlayan Peregrini o günlerde annesinden kalan serveti alarak
İstanbul'a yerleşir., Müsülüman olup Osman adini alir ve Rabia'yla evlenir.
Bu yıllarda imam ölür; Rabia kendi çevresinden ayrılmak istemez böylece
imamfdan kalan eve yerleşirler. Abdülhamit'e tam bir görev duygusuyla bağlı
bulunan ve padişah aleyhinde çalışanlara türlü işkenceler ettirmekten
çekinmeyen Selim Paşa, kendi oğlunu da sürdükten sonra, yavaş yavaş
değişmeye başlar. Babalık ve insan duyguları uyanır, görevinden ayrılır
1908'de Meşrutiyet ilan edilince Tevfik sürgünden döner, Rabia'nın bir
çoçuğu olmuştur, Sinekli Bakkal'da yine eski mutlu hayat başlar.